Hac ve Umre I

Yüce Mevlâ, insanoğlunu zaman ve mekânla kayıtlamıştır. Hiçbir insan zaman ve mekândan bağımsız yerkürede yaşayamaz. Aynı şekilde insanın en önemli özelliği olan aklını kullanarak düşünebilmesi, zamansız ve mekânsız gerçekleşemez. İşte insanı zaman ve mekânla bağlamış olan Allah, zaman ve mekânla ilgili ibadetler koyarak kullarının yaratılışlarına uygun kulluk yapmalarını ve böylece rızasını kazanmalarını murad etmiştir. Namaz vakitlerledir, farz olan oruç Ramazan ayındadır, hac da Zilhicce ayında yapılabilir. Yeryüzünün ilk mabedi Kabe-i muazzamadır.

Kutsal mekânları ziyaret etme arzusu insanoğlunun yaratılışında vardır. Kâbe-i Muazzama ile insanın yeryüzündeki varlığı paralellik arz eder. Allah'ın evi olarak Kâbe-i Muazzama, müslümanın günlük hayatında önemli bir yere sahiptir. Bunun için Hz. Adem'den beri insanlık tarihinde ve özellikle Hz. Peygamber'in (sas) hayatında Kâbe-i Muazzama'nın konumunu iyi anlamak gerekir.

Nuh (as)’dan sonra Kâbe-i muazzamanın yeniden inşası ile Mekke-i Mükerreme şehrinin kurulmasında İbrahim (as), mübarek eşi Hacer validemiz ve sadık evladı İsmail (as)’in gözyaşlarını ve emeklerini inananlar olarak hatırdan çıkarmamak icap eder.

Resul-i Ekrem (sas)’in hayatında Kâbe-i Muazzama'nın çok önemli bir yeri vardır. Hicretten sonra Mekke müşrikleriyle onca savaş yaptıktan sonra altıncı yılda umre niyetiyle Hudeybiye’ye kadar gidişini, Hudeybiye Antlaşması'nı, ertesi yıl umrenin tekrar yapılışını, fetih senesinde Cirane umresini ve veda haccını düşündüğümüzde Peygamber (sav)’in getirmiş olduğu dinde Kâbe-i Muazzama'nın ne denli bir yer tuttuğu daha iyi anlaşılacaktır.

Kâbe’nin bölümlerini ve Harem’deki kutsal yerleri tanımak, müslümanın ibadet bilincini artırır. Hacerülesved, Mültezem, Makam-ı İbrahim, Hicr, Hatîm, Altınoluk, Zemzem, Mescid-i Haram, Arafat, Müzdelife, Mina tanınması gereken mekânlardır. Özellikle namazı günlük hayatın merkezine yerleştirmek için Kâbe'nin tekrar ortaya çıkartılmasındaki hatıraları o mekânlarda hissetmek lazım. Hac ve umrede özellikle ihramla ilgili hükümler konusunda Harem'in sınırları ve mikat yerleri iyi bilinmelidir.

Hac ve umrenin tanımı, hükümleri ve şartlarıyla ilgili bölümde hac ve umrenin birbirinden ayrı birer ibadet olduklarını, hüküm farklılıklarını öğrenme imkânı vardır. Haccın farz olması ve sahih olması için gerekli olan şartlar bu başlık altında incelenir.

Hac ve umrenin çeşitlerini uygulamalarıyla öğrenmek çok önemlidir. Edası bakımından haccın çeşitlerinde umrenin hac ibadetiyle birlikte yapılmasının etkili olduğu görülmektedir. Tek başına yapılan haccın ifrad haccı olduğu, umre ile birlikte yapıldıklarında her ikisi için ayrı ayrı ihrama girilmesi gerektiği ve bunun temettu haccı olduğu, bir ihramla her ikisinin yapılması hâlinde ise kıran haccının gerçekleştiği ayrıntılı bir şekilde incelenmiştir. Umrenin ise farz, vacip ve nafile olmak üzere üç çeşidinin olduğu vurgulanmıştır. Hac ve umrenin faziletiyle ilgili rivayetlere de yer verilmiştir.

Hac ve umrenin farzları, vacipleri, sünnetleri ve âdabını birarada değerlendirebilmek için müstakil bir başlık altında toplanmışlardır.

İhrama girmek haccın şartı, Arafat’ta vakfe yapmak ve Ziyaret tavafını yerine getirmek haccın rükünleridir. Haccın vacipleri ve sünnetleri ise mezheplere göre değişkenlik arz etmektedir.

Hanefi mezhebinde ihrama girmek umrenin şartı, tavaf etmek de rüknüdür. Malikî mezhebinde sa’y etmek umrenin farzlarındandır. Şafiî ve Hanbelî mezhepleri ise tıraş olarak veya saçları kısaltarak ihramdan çıkmayı da umrenin farzlarından saymışlardır.