Risk Değerlendirmesi ve İş Sağlığı ve Güvenliği Kültürü
Risk değerlendirme çalışmaları, ön hazırlık gerektiren yani herhangi bir kaza veya meslek hastalığı meydana gelmeden bu kaza veya hastalığı meydana getirebilecek koşulların ortadan kaldırılmasını sağlayacak çalışmaların yapılması işlemidir. Risk değerlendirmesi, iş yerinde ortaya çıkabilecek tehlikelerin ve bunlardan doğabilecek sonuçların olasılıklarına bağlı olarak nitelik ve niceliklerinin belirlenmesi amaçlanır ve böylelikle iş yerinde alınacak tedbirler buradaki şartlara uygun bir şekilde gerçekleştirilir.
Risk değerlendirmesi yapan şahıslar yeterli deneyime sahip olmalı; özellikle bir riskin meydana gelme olasılığını, kötü sonuçların niteliğini, risklere ilişkin mevzuatları, bu mevzuatlardaki alınacak önlemleri ve bunların yeterliliğini, uygulanabilir koruma derecesi gibi gereken belirlemeyi yapabilmelidir.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 4'üncü madde hükmüne göre işveren; çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup bu çerçevede; mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hâle getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapmalıdır.
Risk Değerlendirmesin de
1. adım, tehlikelerin tespit edilmesi iş yerinde sağlık konusunda olumsuz etki oluşturabilecek durumların olup olmadığı değerlendirilir ve bütün tehlikelerin listesi yapılmalıdır.
2. adım, maruziyetin değerlendirilmesi İş yerindeki çalışanların tehlikelerden ne düzeyde etkilendiklerini belirlemek için ölçümler yapılır. Bu ölçümler iş yeri koşullarında yapılabildiği gibi, bu iş yerinde çalışan insanların vücutlarında da bazı tahliller uygulanabilir.
3. adım, riskin karakterizasyonu yani, iş yerinde ne türden risk faktörlerinin mevcut olduğu, bu faktörlerin kaç insanı etkilediği ve hangi seviyede tesir etdiği şeklinde olasılıklar belirlenir. Değerlendirmenin uygun adımlarla yapılması ve her adımdaki olası tehlikelerin ve bu tehlikelerden doğabilecek risklerin iyi bir şekilde belirlenebilmesi, başarılı sonuç alabilmenin odak noktasıdır.
İşyerlerinde mevcut olan ya da dışardan gelebilecek tehlikelerin, çalışanlara iş yerine ve çevresine verebileceği zararların ve bunlara karşı alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla yapılması gerekli çalışmalar olduğundan, kullanılacak yöntem bu açıdan yol gösterici olmalıdır. Bunlardan matris yöntemi, yaygın olarak kullanılan en basit sistematik yöntemlerden biridir ve bu olayın gerçekleşme ihtimali ile gerçekleşmesi durumunda sonucunun derecelendirilmesi ve ivedi önlem alınması gereken durumlarda tespit edilen riskler için gerekli önlemlerin alınması mantığına dayanır.
Risklerin ortadan kaldırılması İş sağlığı ve güvenliğinin temel amacıdır. Fakat riskin tamamen ortadan kaldırılması mümkün değilse riskin olabildiğince azaltılması istenir. Bu amaç doğrultusunda riskin derecesi, tehlikenin tanımlanması ve riskin azaltılması için bilgilerin yeterliliği ve bunu yaparken de uygulanacak yöntemler çok önemlidir.
İş güvenliği ile ilgili faaliyetlerin süreçlerinin kayıtlarının tutulması, yapılan çalışmaların takip edilmesi, gelinen noktanın belirlenmesi açısından çok önemlidir. Ayrıca mevzuat açısından yükümlülüklerin ispatı konusunda da yazılı kayıtlar büyük önem taşımaktadır.
Çalışanlar, bazen çok büyük riskleri göze alabilirken bazen de çok düşük düzeydeki risklerden kaçınabilir, dolayısıyla kişinin riski nasıl algılama bu kapsamda çok önemlidir. Risk algılama çeşitli faaliyetler ile ilgili yargıları inceleyerek kişilerin tehlikelere yanıtlarını önceden belirleyip değerlendirerek çalışanlar, teknik uzmanlar ve yöneticiler arasında risk bilgisi iletişiminin geliştirilip risk analizlerine katkı sağlanmaktadır.
Risk değerlendirme faaliyetlerinin sadece çalışanların sağlığı bakımından olumlu değil aynı zamanda bu faaliyetler sonucunda iş yeri şartlarının sağlıklı ve güvenli hale getirilmesi çalışanların sağlığı ve güvenliği açısından olumludur.
Güvenli faaliyetlerin yapılması, çalışanların devamlılığının sağlanabildiği huzur ortamına ulaşabilmeleri için çözülmesi gereken problemlerin ilki İş sağlığı ve güvenliği kültürünün oluşturulmasıdır. Bu kapsamda güvenlik kültürünün tüm çalışanlara benimsetilmesi ve uygulanması gerekmektedir.
Güvenlik kültürünün çalışanlar tarafından işyerlerinde yeterli düzeyde algılanmasının ilk basamağı, üst yönetimin yükümlülüğü olarak adlandırılan kısımdır. İşveren veya vekilleri tarafından işletmede güvenlik kültürü oluşturulmasına yönelik yatırımlar yapılması çalışanlara, gerekli eğitimlerin aldırılması, kişisel koruyucu donanımların hazır tutulması, işletme içerisinde ve çalışanlarla beraber iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili konuların değerlendirilmesi, gerekli prosedür ve talimatların hazırlanması ve en önemlisi de güvenliği üretimden ve işten önde tutulması, üst yönetimin yükümlülüğü basamağının gereklilikleridir.
İşletmede güvenlik kültürü oluşturmanın ve yerleştirmenin ikinci adımı, orta yönetim olarak nitelendirilen başmühendis, mühendis, şef, usta ve eğitici gibi çalışanların, verdikleri talimatlarda iş sağlığı ve güvenliği gerekliliklerini gözetmesi ve çalışanların yaptıkları işlere denetlerken iş sağlığı ve güvenliği gerekliliklerine uygun şekilde davranmalarını gözetmeleridir.
Güvenlik kültürü oluşturmanın üçüncü basamağı, iş yerinde bir iş sağlığı ve güvenliği sistemi kurulmuş olması gerekliliğidir.
Ayrıca İş sağlığı ve güvenliği kültürünün geliştirilmesinde Devlet, Üniversiteler ve Meslek örgütlerine de çeşitli görevler düşmektedir.
Ülkemizde de iş sağlığı ve güvenliği kültürünün oluşturulması için, İş sağlığı ve güvenliği standardı oluşturma ve uygulama, İş sağlığı ve güvenliğinin özendirilmesi, İş kazalarının azaltılması için teşvikler sağlanması, İş kazalarının ve meslek hastalıklarının önlenmesi ve nedenlerinin araştırılması, eğitim ve öğretim hizmetlerinin yürütülmesi, denetim hizmetlerinin yürütülmesi, profesyonel iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin sağlanması gibi faaliyetler bulunmaktadır.