İş Kazalarının Toplum Üzerindeki Etkileri
İşletmede yaşanan iş kazaları yalnızca kaza geçiren çalışanı etkilemekle kalmayıp çalışanın ailesini, yakınlarını, iş yerindeki çalışma arkadaşlarını, işletmenin çevresindeki işletmelerde çalışanları, aynı iş kolunda çalışan diğer işçileri, işverenleri, devleti dolayısıyla tüm toplumu etkilemektedir. Bu nedenle iş kazaları kazayı geçiren çalışandan, kazanın meydana geldiği işletmeden, işletmenin bulunduğu çevreden başlayan zincirleme etkilerle büyüyerek tüm toplumu etkileyen “sosyal bir olay” hâline dönüşmektedir. Dolayısıyla artan iş kazalarının toplumda oluşturacağı psikolojik ve ekonomik etkiler çalışma hayatında ciddi sorunlara yol açacaktır.
İş kazaları aslında engellenmesi mümkün olduğu hâlde çok sayıda insan bu nedenle yaşamını yitirmekte veya sakat kalmaktadır.
İş kazasında yaşamını yitirenlerin aileleri ise bir yandan kaybettiklerinin acısını yaşarken diğer yandan ailelerin aylık gelirindeki azalma veya kaza geçiren işçi sosyal güvenlik sisteminden yoksun ise ailesi herhangi bir ödenek alamayacağı için gelirinin tümden bitmesi nedeniyle geçim sorunlarıyla karşı karşıya kalmaktadır.
İş kazalarının çalışan açısından bir diğer sonucu çalışanın sakatlanması veya yaralanmasıdır. Böyle bir durumda işçiye sosyal güvenlik kapsamında olması hâlinde sürekli iş göremezlik geliri veya geçici iş göremezlik ödeneği ödenebilir.
Yukarıda da belirtildiği gibi bu durum çalışanın sigortalı olması hâlinde geçerlidir. Ülkemizde çalışanların %40’ının kayıt dışı olduğu dikkate alındığında iş kazalarının çalışan ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler açısından büyük zorlukları beraberinde getireceği görülmektedir. Bunun yanı sıra işini kaybetmesi sonucu gelir kaybına uğrayan çalışan ilerideki terfi olanağını yitirmekte, buna ek olarak, deneyim kazandıkça gelirinde ek artış sağlama imkânını kaybetmekte ve çalışırken fazla mesaiden dolayı elde ettiği gelirden de yararlanamamaktadır.
Ancak iş kazalarının bireyler üzerindeki etkileri sadece maddiyatla sınırlı değildir. İş kazası sonrası hem çalışanın sağlığını yitirmesi, bir veya birkaç doku ve/veya organının kullanımının kısıtlanması veya kaybetmesinden dolayı hem de statü, çevre ve arkadaş kaybı gibi yaşam tarzında oluşan değişiklikler dolayısıyla ruhsal ve psikolojik yönden bazı rahatsızlıklar ortaya çıkmaktadır.
İş kazalarının görünen mağdurları çalışanlar olmakla birlikte işveren ve topluma da zarar verdiği bilinmektedir. İş yerinde meydana gelen bir iş kazası işçi için olduğu kadar işveren için de büyük önem taşımaktadır. Çalışanın, yaşadığı bir iş kazası yüzünden sakat kalması veya ölmesi, işvereni manevi yönden etkilediği gibi işletme açıdan da önemli maliyetlere neden olabilmektedir.
Yaşanan iş kazalarının istatistiksel verilerde açıkça görülen önemli sonuçlarından biri sosyal güvenlik giderlerinde ciddi oranda artışa neden olmasıdır. İş kazaları çoğunlukla çalışanın hayatını kaybetmesi, sakatlanması veya yaralanması ile sonuçlanır. Böyle bir durumda karşılaşılan maddi kayıplar sadece ölümlü kazalarda yapılan tazminat ödemeleri veya hak sahiplerine bağlanan gelirlerle sınırlı değildir. Bunun yanında sürekli iş göremezlik raporu alanlar ve geçici iş göremezlik raporu alanlarda maddi yönden büyük bir yük getirmektedir.
Toplam iş günü kaybı ile o yılki çalışanların günlük kazançları üzerinden hesaplanan görünür ekonomik kayıplar incelendiğinde iş kazaları ve meslek hastalıklarının ülke ekonomisine olan ekonomik yükünün ciddi boyutlara ulaştığı görülmektedir. Belirtildiği gibi görünür ekonomik kayıp olarak da adlandırılan bu kayıp işletmeler, çalışanlar ve devlet organlarının farkında olduğu ve hesaplanabilen maliyetlerdir. Dolaylı ve görünmeyen maliyetler olarak adlandırılan işletmeler ve devlet organlarının rakamsal olarak hesaplayamadığı harcamalar, doğrudan harcamaların 4 ile 10 katı arasında gerçekleşmektedir. Uluslararası Çalışma Örgütü verilerine göre endüstrileşmiş ülkelerde iş kazaları ve meslek hastalıklarının toplam maliyetinin, bu ülkelerin gayrisafi yurt içi hasılalarının (GSYİH) %1’i ila %3’ü oranında değiştiği belirtilmektedir. Gelişmekte olan ülkeler için ise bu kayıplarının GSYİH'larının yüzde 4’ü kadar olduğu tahmin edilmektedir.