Çevre Kirliliği Afetlerinin Yönetimi
İnsanların içerisinde yaşadığı ortama çevre, denilmektedir. Çevre; hava, su ve toprak olarak bütün evreni içermektedir. Nüfus artışı, kentleşme ve endüstrileşmeden dolayı insan doğal kaynakları sürekli tüketmekte ve bunun sonucunda da çevreye atıklar vermektedir. İnsan faaliyetleri sonucunda atıklar havaya, suya ve toprağa doğrudan veya dolaylı olarak verilmektedir. Canlılar için büyük tehdit oluşturan bu atıklar nüfusun arıtması ile hızla artmaya devam etmiştir. Havaya verilen atıklar, yanma sonucunda oluşmaktadır. Isınmadan, motorlu araçlardan ve sanayiden kaynaklı atıklar dünyayı bölgesel ve küresel olarak tehdit etmektedir. Motorlu taşıtlardan kaynaklı atıklar çizgisel olup, sanayi ve ısınmadan kaynaklı atıklar noktasal atıktır. Özellikle fosil yakıtların tüketilmesinden dolayı hava kirliliği çok artmaktadır.
Artan sanayileşmeden dolayı katı atıklar da çevreye verilmektedir. Her gün milyonlarca ton çöp dünyaya verilmektedir. Atılan katı atıklar düzenli ve düzensiz depolama alanlarında toplanmaktadır. İlk başlarda oluşan bütün katı atıklar aynı yere atılmaktaydı. Tehlikeli ve tehlikesiz atık diye ayrılmamaktaydı. Daha sonra bazı atıkların diğer atıkları da kirlettiği ortaya çıkmıştır. Örneğin hastane atıkları içersinde hem tehlikeli hem tehlikesiz atıklar bulunmaktadır. Tehlikeli atıklar içerisinde patojenik atıklar olabilmekte ve bunlar insan ve canlı sağlığını daha çok tehlikeye atmaktadır. Çöplerin yanında tarım için kullanılan çeşitli yapay gübreler ve pestisit olarak adlandırılan zararlı ilaçları bilinçsiz ve aşırı kullanım sonucunda toprağın kirlenmesine ve canlılar için büyük problemler olmasına sebep olmaktadır. Sanayiden kaynaklı atılan katı atıklar da toprağı kirletmektedir. Bunun sonucunda da ya toprak ölmekte ya da toprakta birikmelere sebep olarak insan sağlığına geçmektedir. Ayrıca atık sular ve arıtma tesislerinden kaynaklı arıtma çamurları da toprağı kirletmektedir.
Dünyada artan nüfus ve gelişen sanayileşmeden dolayı mevcut temiz sular da kirlenmektedir. Özellikle arıtılmadan alıcı ortama verilen atık sular neticesinde temiz su kaynakları kirlenmektedir. Suların kirlenmesi insan ve canlı sağlığını etkileyerek toplu ölümlere kadar yol açmaktadır. Kanalizasyon sisteminin içme suyuna karışması ile birlikte toplu zehirlenmelere yol açmaktadır. Bunun yanında sanayiden kaynaklı kirlenme ile birlikte, sadece sularda yaşayan canlılar değil, tarım arazileri de kirletilmekte ve etki, tarım ürünlerinin satıldığı bütün alanları kapsamaktadır. Çevre kirliliğinin en fazla görüldüğü yerlerden biri denizler olup atık suların denize atılması, deniz taşımacılığı, petrol platformları, kaçak deşarj, sanayi kirliliğin asıl nedenlerini oluşturmaktadır. Denizlerin özellikle petrol sızıntılarından dolayı kirlenmesi büyük alanları kapsamakta ve temizlenmesi için yıllarca zaman gerekmektedir.
Artan bu kadar çevre kirliliğinden dolayı ülkeler, tekil ve toplu olarak önlemler almaya başlamışlardır. Çevre ile ilgili olarak ilk büyük toplantı Amerika Birleşik Devletleri'nde 1969 yılında yapılmış ve 1970 yılında ise bu gün, Dünya Günü ilan edilmiştir. Daha sonra 1972 yılında 5 Haziran Dünya Çevre Günü olarak kutlanmıştır. Artan hava kirliliği küresel sorunlara yol açmaya başladığı için Birleşmiş Milletler küresel ısıma ve iklim değişiklikleri konusunda 1997 yılında bir araya gelerek Kyoto Protokolü'nü imzaladılar. Kyoto Protokolü'nün en büyük özelliği o günkü tarihe kadar imzalanan küresel ısınma ve iklim değişikliğiyle ortak mücadeleyi sağlamaya yönelik tek uluslararası çerçeve belge olmasıdır. Daha sonra Paris İklim Anlaşması ile küresel ölçekli önlemler alınmaya başlanmıştır. Hava kirliliğinin yanında su ve toprak kirliliği bölgesel olduğu için bunlarla ilgili bölgesel yönetmelikler yer almaktadır.