Endüstriyel Kaynaklı Afetlerin Yönetimi

Afetler genel olarak doğal ve teknolojik afetler olmak üzere iki bölüme ayrılmaktadır. Teknolojik afetler insan kaynaklı afetleri içermektedir. Doğal afetler arasında deprem, sel, toprak kayması, volkan patlaması, kuraklık, kasırga, çölleşme ve dev dalgalar yer alırken, teknoloji kaynaklı afetlerde ise nükleer ve kimyasal kazalar, endüstriyel kazalar, uçak, gemi ve demiryolu kazaları ile terör olayları yer almaktadır. Günümüzde teknolojik afetlere insan eliyle gerçekleşen ve küresel ölçekte gitgide daha da hayati bir öneme sahip olan çevre kirlenmesi de eklenmiştir. Endüstriyel kazalar teknolojik afetler içerisinde yer alırlar ve endüstriyel kazalar endüstriyel şirketlerin ya kaza ile veya ihmal veya beceriksizliklerinin birer eseri olarak endüstriyel afetleri meydana gelirler. Endüstriyel afetlere neden olan sektörler arasında savunma sanayisi, imalat, madencilik, enerji ve kimya endüstrileri başta gelmektedir.

Endüstriyel Afetlerin Ortaya Çıkması

İnsanlar yüzyıllar boyunca sel, deprem, volkan patlamaları, kuraklık, kasırgalar ve tsunami gibi çeşitli doğal afetlerle karşı karşıya kalmışlardır. Yaşanan tüm bu afetlerde insanoğlunun sorumluluğu olmayıp, ortaya çıkan afetler gezegenin doğal süreçlerinin bir sonucu olarak yaşanmıştır. 19. yüzyılın başlarından itibaren endüstri çağına giren insanlık yavaş yavaş kendi afetlerini oluşturmaya başlamıştır.

Gelişen teknoloji ile birlikte günlük yaşantımızda endüstriyel kaynaklı çeşitli kazalar meydana gelmektedir. Kazalar mal kaybına, yaralanma veya ölümle sonuçlanan önceden planlanmamış ve kontrol edilemeyen olaylar olarak tanımlanır. Etkisi çok sınırlı, yerel bir kurum veya kuruluşun imkânlarıyla baş edilebilen istenmeyen durumlara olay denilirken, birden fazla kurum veya kuruluşun müdahalesiyle kontrol edebilen durumlara acil durum denilmektedir.

Endüstriyel afetler hızlı sanayileşme nedeniyle giderek daha fazla oluşan çok daha geniş ölçekli kazalardır. Artan sanayileşme endüstrinin ve çevrenin daha fazla tehlike, risk ve savunmasız bir hâlde olmasına neden olmaktadır. Modern endüstrinin ve üretim sistemlerinin merkezinde yer alan kimyasal maddeler ve bu kimyasalları içeren kazaların oluşturduğu riskler hükûmetler, şirketler ve toplumda ciddi bir endişe kaynağı oluşturmaktadır. Endüstriyel afetler diğer kazalara nazaran daha az sıklıkta oluşmasına karşın, oluşturduğu can kayıpları, çevresel etkileri, maddi ve sosyoekonomik etkileri - kayıpları açısından son derece yüksek riskler taşımaktadır.

Endüstriyel afetler kaza, ihmal veya yetersizliklerden dolayı ortaya çıkabildiği gibi, kimyasal, mekanik, inşaat, elektriksel ve diğer işletim hatalarından da kaynaklanmaktadır. Endüstriyel kazalarda meydana gelen olaylar mal ve can kaybına yol açan yangın, patlama, kimyasal maddelerin etrafa sıvı veya gaz hâlde bulaşması şeklinde gerçekleştiğinde afet halini alır ve yarattığı olumsuz etkiler endüstrinin olduğu fabrikanın dışına, hatta bulunduğu yerleşim yerinin ötesine kadar uzanabilmektedir. Endüstriyel afetler genelde az sayıda meydana gelmekle birlikte, ciddi mal kaybına, ölüm ve yaralanmalara, önemli çevresel etkilere neden olurlar. Endüstriyel afetler insan hatalarından, eski ve yetersiz donanım kullanılması ile tehlikeli kimyasalların dikkatsiz kullanılması sonucu oluşmaktadır. Bir kimyasalın yanıcı/ve/veya patlayıcı, zehirli, son derece reaktif, aşındırıcı ve radyoaktif özelliklerden bir veya daha fazlasına sahip olması tehlikeli olduğu anlamına gelmektedir.

Özellikle imalat, petrokimya, tarım kimyasalları, gübreler ve ilaçların üretimi, vb kimya ve ilgili sektörlerden kaynaklanan endüstriyel afetlerin son zamanlarda sıklığının ve şiddetinin artması, artan nüfus ve tüketimin bir yansıması olarak değerlendirmektedir. Giderek kalabalıklaşan şehirlerin daha fazla kimyasal madde depoları ile dolu olması da bu türden afetlerin riskini artırmakta, canlıları ve çevreyi daha savunmasız hale getirmektedir. Kimyasal maddelerden kaynaklı endüstriyel afetlerde afet riskinin tipi, büyüklüğü ve ne kadar zarar verebileceği, endüstrinin türü, kullanılan tehlikeli kimyasalların cinsi, endüstrinin kurulu olduğu alandaki iklim koşulları ile yerleşim yerlerinin coğrafi konumuna bağlıdır.

Endüstriyel afetlerin sadece kullanılan ekipman ve yazılımların arızalanması veya yetersizliği sonucu değil, insan kaynaklı birçok nedenin ve çevre koşullarının da eklenmesi ise ortaya çıktığı görülmektedir. Çoğu afetin atmosferik şartlar gibi dışsal faktörlerin etkisi altında daha trajik sonuçları olan boyutlara genişlediği görülmektedir. 2011 yılında Japonya’daki deprem ve tsunami sonrası yaşanan nükleer santral kazası da bu dışşal etkilere bir başka örnek olarak verilebilir. Endüstriyel kaynaklı afetler endüstriyel üretim, ürünlerin depolanması veya işlenmesi esnasında ortaya çıkmaktadır. Yine endüstriyel afetler ürünlerin nakliyesi sırasında çıkabildiği gibi prosesler sonucu ortaya çıkan atıklar dahil, tehlikeli maddeleri içeren diğer olaylardan da kaynaklanabilmektedir.

Dolayısıyla bir endüstriyel afet birden çok faktörün bir araya gelmesi nedeniyle oluşmakta ve meydana geldiğinde ise birçok kurum ve kuruluşun ilgi alanına girmektedir. Oluşan tehlikenin azaltılması ve hasarın hızlı bir şekilde rehabilite edilmesi için de daha etkin kurumsal mekanizma, koordinasyon ve stratejilerin geliştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır.

Endüstriyel Afetlerin Etkileri

Endüstriyel afetlerin çok fazla sayıda etkisi vardır. Bu etkiler; ölümler, yaralanmalar, sakatlık, bulaşıcı hastalıkta artış, psikolojik problemler, gıda sıkıntısı, ilaç ve tıbbi malzeme sıkıntısı, sosyoekonomik kayıplar ve çevresel bozulmadır.

Endüstriyel Afet Yönetimi

Endüstriyel afet yönetiminin amacı afetlere hazırlıklı olmak, oluşacak zararları en aza indirgemektir. Kaza meydana geldiğinde planlama yapılmaz. Oluşacak afetin türü, büyüklüğü, şiddeti, sağlık ve güvenlik etkileri ve afet için yapılabilecek pratik müdahale yöntemleri öngörülmelidir. Tüm afet yönetimleri gibi endüstriyel afet yönetiminde de yönetim planları afet öncesi ve sonrası olmak üzere iki grupta incelenmelidir. Afet öncesi için yapılan risk yönetimi ile olası risklerin azaltılması amaçlanırken, afet sonrası yönetimde afet anında ve sonrasında yapılan faaliyetlerin yönetimi ele alınmaktadır.