İdil (Volga) Bulgar Hanlığı

İdil (Volga) Bulgar Hanlığı'nın Kuruluşu

Bulgarların ataları Ogurlar, çeşitli boylar halinde Avrupa Hun Devleti'ne bağlı olarak Karadeniz'in kuzeyinde yaşamaktaydılar. Attila'nın ölümünden sonra oğlu İrnek, kendisine bağlı boylarla birlikte daha kuzeye çekildi. Bu boylar, bölgedeki diğer Türk boyları ile birleşerek "Bulgar" adını aldılar.

VI. yüzyılda Göktürk hâkimiyetine giren Bulgarlar, bu devletin yıkılması ile birlikte başbuğları Kubrat'ın liderliğinde Büyük Bulgar Devleti'ni kurdular. Ancak 665 yılında Büyük Bulgar Devleti yıkılınca, Kutrigur Bulgarları Tuna Bulgar Devleti'ni kurarken, Otuz Ogurların dâhil olduğu Utigur Bulgarları İdil Bulgar Devleti'ni kurdular. İdil Bulgarları, Hazar Kağanlığı yıkılana kadar tam bağımsız olamadılar.

İdil Bulgarlarının İslâmiyeti Kabulü

İdil BulgarHanlığı'nın kurulduğu coğrafyanın ticarete oldukça elverişli olması Müslüman ülkelerden İdil Bulgar topraklarına Müslüman tacirlerin gelmesine sebep oldu. Bu Müslüman tacirler sayesinde İslâmiyet İdil Bulgar topraklarında yayılmaya başladı.

920 yılında İdil Bulgar Hanı Almış, hem Hazarlar'a karşı bir müttefik elde etmek hem de ülkesindeki Müslüman tebaaya İslâm dininin kurallarını öğretecek din adamlarının gönderilmesini temin etmek amacıyla Halife el - Muktedir Billâh'a bir elçi heyeti gönderdi. Halife bunun üzerine 922 yılında içinde İbn Fadlân'ın da bulunduğu bir heyeti İdil Bulgar topraklarına gönderdi. Almış Han, Cafer b. Abdullah adını aldı ve Halife'nin adı sikke ve hutbelerde geçmeye başladı. Bu olay ile birlikte İslâm, en kuzeydeki zaferini elde etmiş oldu.

İdil Bulgarları ve Ruslar

Hazar Kağanlığı yıkıldıktan sonra İdil Bulgarları bu kez Rus knezlikleri ile karşı karşıya geldi. Orta İdil ve Ural sahasında hâkimiyeti elde bulundurma isteği, zaman zaman ilişkilerin gerilmesine sebep oldu. İdil Bulgarları ve Ruslar arasındaki ilişkiler 1230 yılına kadar inişli çıkışlı bir şekilde seyretti. Ancak bu dönemde dünyanın büyük bir bölümünü etkileyen Moğol istilası 1230 yılında iki tarafı bir barış anlaşması imzalamaya mecbur bıraktı.

İdil Bulgarları ve Moğollar

XIII. yüzyılın ilk yarısında başlayan ve dünyanın büyük bir bölümünü kasıp kavuran Moğol istilası, İdil Bulgarlarını da etkiledi. Cengiz Han'ın generallerinden Cebe ve Subutay 1223 yılında Kalka Irmağı kıyısında birleşik Kıpçak -Rus ordusunu bozguna uğrattıktan sonra İdil Bulgar topraklarında göründüler. Ancak Moğol ordusu İdil Bulgarları tarafından bozuldu ve Moğollar pek çok askerini kaybetti.

1236 yılında Moğollar tekrar İdil Bulgar sınırında göründüler. 1223 yılındaki bozgunun intikamını acı bir şekilde alan Moğollar, İdil Bulgar topraklarını ele geçirdiler. Bundan sonra İdil Bulgar topraklarını da içine alan bir sahada Moğolların bir şube devleti olan Altın Orda Devleti kuruldu. Artık Altın Orda Devleti'nin bir parçası haline gelen İdil Bulgarları, bu devletin dağılma sürecinde kurulan Kazan Hanlığı'nın ana çekirdeğini oluşturdular.

Altın Orda ve Kazan Hanlığı İdaresinde İdil Bulgarları

Altın Orda Devleti kurulduktan sonra İdil Bulgarları, bu devletin bir parçası haline geldiler. Bulgarlar, Altın Orda'ya karşı zaman zaman isyan hareketlerine giriştiler. 1246 ve 1277 yıllarında başlatılan isyan hareketleri Altın Orda Hanları Batu ve Mengü Han tarafından bastırıldı. İdil Bulgarları daha sonra Altın Orda'nın içinde bulunduğu siyasî boşluktan istifade etmeye çalıştılarsa da, 1361 yılında Pulat Timur, İdil Bulgar topraklarını ele geçirdi.

1391 yılında Altın Orda Hanı Toktamış ile Timur arasında yapılan Kunduzça Savaşı'nda İidil Bulgarları zarar gördü ve bir kısmı Kazan'a çekildi. Bundan sonra önemi azalan Bulgar şehrinin yerini Kazan şehri almaya başladı.

Altın Orda tahtından azledilen Uluğ Muhammed Han, maiyetindekilerle birlikte Kazan'a çekilip, 1437 yılında burada Kazan Hanlığı'nı kurdu. Bölgede bulunan İdil Bulgarları, buradaki buradaki diğer Türk boyları ve Moğollarla karışarak "Tatar" adıyla bilinen yeni bir kimliği oluşturdular. İdil Bulgarları böylece tarihten silinmiş oldu.

İdil Bulgarlarında Teşkilât ve SosyoEkonomik-Kültürel Hayat

Hükümdar

Başlangıçta "ilteber" unvanını taşıyan hükümdarlar, İslâmiyet'in kabulü ile "emir" unvanını kullanmaya başladılar. Ancak beyler de "Emîr" unvanını kullandığından, ikisini birbirinden ayırabilmek için hükümdarlara "ulu emir" denilmiştir. Hâkimiyeti altındaki halkların askerî komutanı da olan hükümdarların yetkileri sınırsız değildi ve meclis tarafından sınırlandırılıyordu.

Askerî ve İdarî İşler

İdil Bulgar beylerinin idaresindeki kabileler birleşip orduyu oluşturmaktaydı. Çevre halklardan ve paralı askerlerden müteşekkil bir ordu da bulunmaktaydı. Zamanla İdil Bulgar toprakları ikta olarak dağıtıldı ve ihtiyaç halinde ikta sahipleri maiyetiyle birlikte orduya dahil oldular. Emîr ve beylerin idarî görevleri de bulunmaktaydı.

Tarım, Hayvancılık, Ekonomi ve Ticaret

Ortaçağ coğrafyacı ve seyyahların verdiği bilgilere göre İdil Bulgarları, pek çok hububat ürünü yetiştiriyorlardı. İnek, koyun, keçi, öküz, at da nüfusun gıda temininde başta gelen hayvanlardı. Ülkenin jeopolitik konumu, ekonomi ve ticareti doğrudan etkiledi. Ok, kılıç, kereste, hububat ürünleri, deri, kürk ihraç edilirken; kumaş seramik, cam gibi ürünler dış ülkelerden alınmaktaydı. Köle ticareti de ülke ekonomisinde önemli bir yere sahipti.

Şehircilik ve Kültürel Hayat

İdil Bulgar topraklarında yapılan ticaret, şehirlerin gelişimini de etkiledi. Bulgar şehirlerini gezen Macar keşiş Julian, şehirlerin ne kadar zengin olduğunu kaydetmiştir. Bulgar, Biler, Suvar, Oşely, Kremençuk, Cuketau, Kazan en önemli Bulgar şehirlerindendir.

İdil Bulgarlarının içinden pek çok âlim, tarihçi ve şair çıkmıştır.Taceddin el - Hasan bin Yunus el -Bulgarî, Burhaneddin İbrahim bin Yusuf el -Bulgarî, Hoca Ahmed el -Bulgarî, Yakub bin Numan, Süleyman bin Davud es -Saksınî, Kul Ali bunlardan bazılarıdır.