Hz. Peygamber’in Aile Hayatı, Ahlaki Siyasi Ve Askeri Kişiliği

Hz. Peygamber, ilk evliliğini yirmi beş yaşına geldiğinde dul bir kadın olan Hz. Hatice ile yaptı. Bu evlilik yirmi beş yıl sürdü. Hz. Peygamber’in bu evlilikten ikisi erkek, dördü kız olmak üzere altı çocuğu oldu. İlk çocuklarına Kâsım ismini verdikleri için kendisi de Ebul-Kâsım künyesi ile anıldı. Oğulları Kâsım ve Abdullah, küçük yaşlarda vefat ettiler. Kızlarından Zeyneb, Mekke döneminde teyzesinin oğlu Ebul-Âs ile evlendi; 8/630 yılında Medine’de vefat etti. Rukıyye de Mekke döneminde Hz. Osman ile evlendi. Bedir Savaşı’nın hazırlıkları yapılırken hastalanan Rukıye, zafer haberi Medine’ye geldiğinde (2/624) vefat etmişti. Rukıyye'nin vefatından sonra Hz. Osman, Ümmü Gülsüm ile evlendi. O da 9/631 yılında Medine’de vefat etti. Hz. Peygamber'in iki kızı ile yaptığı bu evliliklerden dolayı Hz. Osman'a iki nur sahibi anlamında 'zünnureyn' denildi. Hz. Peygamber, en küçük kızı Fâtıma’yı 2/624 yılında Hz. Ali ile evlendirdi. Ümmü Gülsüm’ün çocuğu olmadı. Rukıye ve Zeyneb’in çocuklarının da soyu devam etmedi. Hz. Peygamber’in soyu kızı Fâtıma'nın oğulları Hasan ve Hüseyin kanalıyla devam etti. Bilindiği gibi Hz. Peygamber'in Mısırlı Mâriye’den olan oğlu İbrahim de küçük yaşta vefat etmişti.

Hz. Peygamber, ilk eşi Hz. Hatice vefat edinceye kadar ikinci bir evlilik yapmadı. Hz. Hatice vefat ettiğinde Hz. Peygamber elli yaşındaydı. Diğer hanımlarıyla olan evliliklerini bu yaştan sonra yaptı. İkinci evliliğini Hicretten önce Mekke’de yaşlı bir hanım olan Hz. Sevde ile yaptı. Hz. Âişe ve diğer hanımlarıyla Medine’de evlendi. Hz. Peygamber’in bâkire olarak evlendiği tek eşi Hz. Âişe’dir. Evlendiği hanımlar içerisinde önceki eşlerinden çocuk sahibi olanlar ise, Hz. Hatice, Hz. Ümmü Seleme ve Hz. Ümmü Habibe’dir. Ümmü Seleme, önceki eşinden olan dört çocuğu ile Ümmü habibe de kızı Habibe ile geldi. Hz. Peygamber, onların çocuklarına çok iyi baktı ve yaşları gelince kendilerini evlendirdi, yuvalarını kurdu.

Hz. Peygamber’in, hanımları, çocukları, torunları ve hanımlarının yakınları ile çok güzel bir geçimi vardı. Hanımlarına değer verir, çocuklarını ve torunlarını çok severdi. Her biri ile dini, sosyal ve siyasal bir gerekçe ile evlendiği hanımlarının yakınlarına da ayrı bir değer verir ve onlarla güzel diyaloglar kurardı.

Hz. Peygamber efendimizi bize öğreten ilim dalları siyer, meğâzi, hadis, şemâil ve delâil diye isimlendirilir. Siyer, onun hayatını anlatan ilim dalıdır. Meğâzî, savaşlarını anlatır. Hadis ilimi de söz, fiil ve takrirlerini anlatır.

Şemâil ilmi, Hz. Peygamber’in beşerî yönünü ve fizikî özelliklerini konu edinir.

Delâil ilimi de Hz. Peygamber’in nebevî yani peygamberlik yönünü konu edinir ve daha çok onun mucizelerini anlatır.

Hz. Peygamber efendimizin beşeri yönünün anlatıldığı kitaplara şemâil kitapları, onun yüz ve fizik güzelliğinin anlatıldığı edebî eserlere ve levhalara da Hilye adı verilir.

İbadet, Allah’a kulluk demektir; Yüce Allah’ın razı olduğu işler demektir. Bütün peygamberlerin imandan sonra üzerinde durdukları konu Allah’a kulluktur. Peygamberimiz, bu konuda da ümmetine örnek olmuştur.

Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de alçak gönüllü olmayı emretmiş; kibirli olmayı da yasaklamıştır. Hz. Peygamber efendimiz de Allah’ın emrini yerine getirmiş ve ashabı içerisinde alçak gönüllü olmuştur.Hilim, yumuşak huylu ve güzel ahlaklı olmak demektir. Ayrıca hiddetlenmemek ve acele etmemek manalarına da gelir. Hz. Peygamber efendimiz, hilmi ile de bizlere örnek olmuştur.

Hz. Peygamber efendimiz, hayatın her türlü sıkıntılarına karşı sabreden ve Yüce Allah’ın verdiği her nimete şükreden bir kuldu. O, bu güzel yönleriyle de bütün inananlara kıyamete kadar örnektir.

Yüce Allah, Hz. Peygamber efendimizi bütün alemlere rahmet olarak göndermiştir. O, yaşadığı hayat boyunca aile fertlerine ve bütün insanlara şefkat ve merhamet kanatlarını açmıştır.

Hz. Peygamber efendimiz, üstün bir hoşgörü sahibiydi. İnsanları farklılıklarıyla kabul ederdi. Hatası olanları ikaz ederken isimlerini söylemez, geneli muhatap alırdı. Kimseyi kırmaz ve herkesin gönlünü kazanırdı.

Hz. Peygamber efendimiz, azim ve cesaret sahibiydi. Karar verdiği haklı ve doğru işlerde geri adım atmaz, sonuna kadar sebat ederdi. Üstün bir cesaret sahibiydi. Bunun en güzel örnekleri Uhud savaşında ve Huneyn savaşında görülmüştür.

Hz. Peygamber efendimiz, çevresinde yaşadıklarından etkilenen duygulu bir kişiliğe sahipti. Güzel sesli birisinin okuduğu Kur’an-ı Kerimden etkilenir ve göz yaşı dökerdi. Göz yaşının rahmet olduğunu söylerdi.

Hz. Peygamber’in en öne çıkan iki özelliği doğrulu ve güvenilir oluşuydu. O, hayatında hiç yalan söylemedi ve hiç kimseyi aldatmadı. Mekkeliler bu iki özelliğinden dolayı ona ‘Muhammedü’l-Emin’ derlerdi.

Cömertlik, elde olanı Allah rızası için ihtiyaç sahiplerine vermektir. ‘Allah cömertir ve cömert olanı sever’ buyuran peygamberimiz, elinde olanı çevresindekilerle payşaşarak üstün bir cömertlik örneği sergilemiştir.

Hz. Peygamber efendimizi, vefakâr bir insandı. Kendisine ve İslam davasına yapılan iyilikleri hiçbir zaman unutmadı. İyilik sahiplarine din ve ırk farkı gözetmeden iyi davranarak vefakârlığın zirvesine çıktı.

Hz. Peygamber efendimiz, toplumun her kesimi ile iyi ilişkiler kurardı. Özellikle çocuklara çok ilgi gösterir ve onları sevindirdi. Kendi çocuklarını ve torunlarını ne kadar severse diğer insanların çocuklarını ve torunlarını da öyle severdi.

Hz. Peygamber efendimiz, şehit çocuklarına çok yakın ilgi gösterir ve onları evine götürürdü. Eşlerine de bu çocuklarla ilgilenmelerini söylerdi. Onun evi yetim çocukların barındığı bir yetimhane gibiydi.

Hz. Peygamber efendimizin çok yakından ilgilendiği toplum kesimlerinden birisi de gençlerdi. O, gençlere hem değer verir hem de görev verirdi. Onların yanlışlarını düzeltirken de kendilerini kırmazdı.

Hz. Peygamber efendimiz, gençlere değer verdiği gibi yaşlılara da gereken ilgiyi gösterirdi. Yaşlılalara ve bayanlara ayrı bir değer verirdi. İslam’ın yayılmasında gayreti olan bayanları her zaman onore ederdi.

Hz. Peygamber efendimiz, bayanların bilgi sahibi olmalarını da ister ve bu konuda gayret gösterirdi.

Hz. Peygamber efendimizin ilgilendiği toplum kesimlerinden biri de özürlü olanlardır. Onlardan şefkat ve merhametini eksik etmezdi.