Hudeybiye’den Hz. Peygamber’in Vefatına Kadar Medine Dönemi
Hudeybiye Antlaşması, İslam'ın Medine döneminde yeni bir sürecin başlangıcı oldu. Mekke müşriklerinin Medine İslam Devleti'ni resmen tanıdığı bu antlaşmayla, davet için bir sulh ortamının sağlanmasının yanı sıra, düşman ittifakı da parçalanmış, İslâm düşmanlığının ikinci merkezi haline gelen Hayber yalnız bırakılmıştı. Hz. Peygamber, bir taraftan hükümdar ve emirlere dâvet mektupları gönderdi, bir taraftan da Hayber'in fethini gerçekleştirdi. Ayrıca İslam'ın yayılışı hızlandı, bazı kabileler, kendilerinden Medine'ye siyâsî heyetler göndermeye başladılar. Bu arada Kazâ umresi yerine getirilip Kâbe ziyaret edildi. Bu ziyaret Mekkeliler'in Müslümanlar hakkındaki düşüncelerini müsbet yönde etkiledi.
Resul -i Ekrem bütün insanlığa son peygamber olarak gönderilmiştir. Hudeybiye Antlaşması'ndan sonra Bizans ve Sâsânî imparatorlarına, Habeş hükümdarına, Mısır mukavkısı'na, Umân melikine mektup gönderip İslam'a dâvet etmesi bunu göstermektedir.
Hz. Peygamber'in amacı insanlara İslam'ı anlatmaktı. Son çare olarak başvurduğu savaş ise caydırıcı olmak ve İslam'ın önündeki engelleri kaldırmak içindir. Bununla birlikte o, savaş durumunda da insani ilkelerden taviz vermemiştir. Gönderdiği birliklere önce muhataplarını İslam'a dâvet etmelerini istemiş, savaş sırasında kadın, çocuk ve yaşlıların öldürülmemesini, ağaçların kesilmemesini, mamur yerlerin yıkılmamasını emretmiştir.
8 /630 yılında Mekke'nin fethinin ardından Kureyşliler'in, Huneyn Savaşı'nın ardından da kalabalık Hevâzin kabilesinin İslam'ı kabul etmesi, İslamiyet'in kısa süre içinde bütün Arabistan'a yayılmasına zemin hazırladı. Tebük Seferi’yle de önemli siyasi bir zafer kazanılmış; ayrıca Arabistan'ın kuzey kısmı İslam hâkimiyetine girmişti. Bu gelişmeler üzerine, Arabistan'ın çeşitli bölgelerinde yaşayan kabileler, Medine'ye heyetler göndermeye başladılar. İslam’a girmek için adeta Kureyş'in İslamiyeti kabulünü bekleyen bu kabileleri temsil eden heyetlerin sayısı gittikçe artıyor; Medine'ye gelen heyetler Hz. Peygamber'e İslam’a girdiklerini açıklıyorlardı. Kabile heyetleri en yoğun olarak hicretin 9. yılında (630 -631) geldiler. Onun için bu yıla "heyetler yılı/senetü’l -vüfûd" denildi. Heyetlerin gelişi onuncu yılda da devam etti. Hz. Peygamber'in vefatı sırasında İslam bütün Arap Yarımadası’na yayılmış bulunmaktaydı.
İslam'da insanın sadece insan olması itibariyle birçok hakkı vardır. Can ve mal emniyetinin sağlanması, din ve vicdan hürriyeti bunların başında gelir. Irk ve renk ayrımı yoktur. Allah katında herkes eşittir. Üstünlük takva iledir. Hz. Peygamber, hicretin onuncu yılında ashabıyla birlikte hacca giderek ilk ve son haccı olan Veda Haccı'nı ifa etti. Bu haccı sırasında yaptığı konuşmalarda, İslâm dininin en önemli ilkelerini veciz bir şekilde açıkladı. Temel insan haklarını dile getirdiği Veda Hutbesi sırasında ashabıyla vedalaştı.