Anadamar İletişim Araştırmaları III: Güçlü Etkilere Dönüş
Kitle iletişim araçlarının ortaya çıktığı günden beri, medyanın bireyler ve toplum üzerindeki etkilerine yoğunlaşan ana akım iletişim araştırmalarının genel odak noktası, bu etkinin derecesi olmuştur. Medyanın toplum üzerindeki etkilerine ilişkin olarak yapılan araştırmalar üç farklı dönemde incelenir. Bu dönemler içinde güçlü etkilere geri dönüş özellikle 1960’lı yıllardan günümüze kadar uzanan dönemde birçok kuramla iletişim araçlarının etkilerini anlamaya ve anlamlandırmaya çalışmıştır. Yapılan birçok araştırma kimi zaman birbirini destekleyen kuramsal açıklamalar yaparken birçok defada bir önceki kuramı eleştirmiş, eksik gördüğü yanlarını tamamlamaya gitmiştir.
Farklı zamanlarda ve süreçlerde ortaya çıkan bu kuramlarının tümü medyayı ve onun güçlü etkisini incelemiştir. Ortaya atılan hipotezlerin uzun ya da kısa vadede izleyicisine, dinleyici ya da okuyucusuna olan etkisi ve geçerlilik düzeyi farklı olurken, her kuram kitle iletişim araçlarının bir başka etkisinin altını çizmiştir. Bu anlamda bütün bu kuramların ortak noktası, kitle iletişim araçlarının bireyler ve toplum üzerinde çok güçlü etkileri olduğudur.
Güçlü etkilere geri dönüş dönemi içinde bakılacak olan kuramlar şöyle sıralanmaktadır;
- Kültürel Göstergeler ve Ekme, Yetiştirme Kuramı,
- Gündem Belirleme Kuramı,
- Suskunluk Sarmalı Kuramı,
- Eşik Bekçiliği Kuramı,
- Bilgi Gediği Hipotezi
- Bağımlılık Kuramı
Kültürel Göstergeler ve Ekme, Yetiştirme Kuramı
George Gerbner ve arkadaşları tarafından 1960 yılında geliştirildi. Televizyonun eğilimleri, tercihleri ekmekte etkin olduğu varsayımından hareket ederek, iletişimsel eylemin genelleşmiş imajların istikrarlı yapılarını besleyen mesaj sistemlerinin üretimi ve algılanması olarak tanımladılar.
Gerbner, televizyonda yaratılan şiddetin miktarını içerik analizi yöntemi kullanarak saptamaya çalışırken, televizyonun izleyicilerin gündelik yaşamlarındaki düşüncelerini nasıl ve ne kadar etkilediğini araştırdı. Televizyon izlemek doğrudan şiddet davranışına sebep olmaksızın dünyadaki şiddet hakkında insan zihnini biçimlendirebilir. Gerbner medyanın bir kültürde var olan egemen değer ve tutumları ektiğini öne sürer.
Gündem Belirleme Kuramı
Gündem belirleme kuramı, kitle iletişim araçlarının toplumun gündemini belirlemedeki etkisi üzerinde durur. Bernard Cohen gündem belirleme kuramını “Medya insanlara ne düşüneceklerini değil, ne hakkında düşünmeleri gerektiğini söyler” önermesiyle açıklar.
Eşik Bekçiliği Kuramı
White tarafından geliştirilen kuramda, haber üretim sürecinin ilk aşamasında karar alan, medya mesajlarını belirleyen, neyin haber olup olmayacağına karar veren kişilere, kurum ve süreçlere ”Eşik Bekçileri” denilmektedir. Bu kişiler haber kanalının eşiğinde yer alarak eşiği aşıp, kanal aracılığla izleyiciye ulaşacak olan haberlerden seçim yaparlar. Eşik bekçileri verilecek haberin sırasını, süresini, sıklığını belirlemenin yanı sıra çalıştıkları kurumun ve dolayısıyla toplumun gündemini belirlemeye katkı sağlayan haber editörleridir.
Suskunluk Sarmalı Kuramı
Neumann tarafından, psikolojik temelde bir felsefe ile kitle iletişimi etkisini konu alan, kamuoyunu anlamaya yönelik olarak geliştirilen bir kuramdır. Kuram politik alanda oy verme davranışı ile kamuoyu algısı arasındaki ilişkiyi araştırıp onunla ilgili kuramsal bir çerçeve oluşturmaya çalışır.
Kuramın en önemli noktasını dışlanma korkusu oluşturur. Kamuoyu ile aynı düşünmeyen birey bu dışlanma korkusu nedeniyle kamuoyuyla aynı düşünceyi paylaşıyormuş gibi davranmaya ve fikirlerini o yönde açıklamaya karar verir. Neumann “dışlanma korkusu”nun görüşler üzerindeki etkisini vurgulayıp, kuramı da bu temellerin üzerine kurmuştur.
Bilgi Gediği Hipotezi
Tichenor, Donohue ve Olien’den oluşan bir ekibin geliştirdiği medya ve medya kullanımının merkezi bir rol oynadığı üzerine kurulu kuramdır. Bu hipoteze göre medyanın verdiği enformasyonu daha iyi eğitim almış, sosyo - ekonomik anlamda daha iyi bir statüde olan insanlar daha düşük eğitim almış sosyo -ekonomik düzeyi düşük insanlardan daha çabuk ve daha doğru alma eğilimindedirler.
Bağımlılık Kuramı
DeFleur ve Rokeach'ın, medyanın kimi zaman güçlü kimi zamansa zayıf bir etkiye sahip olduğunu açıklamak amacıyla geliştirdiği kuram, dış dünyadan haberdar olmak için bireylerin medyaya daha çok bağımlı olduğunu ileri sürer. Kurama göre, sanayileşmiş toplumlarda, izleyiciler, medyaya bir bilgi kaynağı olarak bağlıdırlar. Kişiler gereksinimlerini karşılamak adına ne kadar çok kitle iletişim araçlarına başvururlarsa onlara olan bağımlılıkları o derece artar. İzleyicilerin araçlarla bilgi bağlılık derecesi bu iletişim araçlarının izleyicinin inanç, duygu ve davranışlarını ne zaman ve neden değiştirdiğini anlamada temel değişkendir.
Bu ünitede medyanın güçlü etkilere geri dönüş döneminde ortaya çıkan bu kuramlar çerçevesinde nasıl yorumlandığına, etkilerinin neler olduğuna ve bu etkilerin birbirleriyle olan uyumları ya da çatışan noktalarına bakılmıştır. Bölüm içinde adı geçen kuramların ortaya çıkışları, insanlar ve toplum üzerindeki etki alanları ve diğer kuramcıların getirdikleri eleştiriler doğrultusunda nasıl şekillendiklerine bakılmıştır.