Üretim ve Maliyet Teorisi

Üretim tesisi, üretim faktörlerinin mal ve hizmetlere dönüştürülmesi süreci ve bu ilişkilerin bütünü bu kısımda ele alınmaktadır. Üretim faktörleri üzerinde her türlü fayda veya kullanım değeri artışı oluşturan tüm işlemlere üretim denilmektedir. Yani malların sadece şekil ve miktar yönünden dönüştürülmesi değil aynı zamanda nakliye depolama gibi işlemler de üretim sayılmaktadır. Sermaye, iş gücü, toprak ve müteşebbis şeklinde ifade ettiğimiz üretim faktörleri ile üretilen mal ve hizmet miktarları arasındaki teknik ilişkiye üretim fonksiyonu diyoruz. Firmalar sabit bir tesiste, kısa dönemde sadece bir kısım faktörleri artırarak ya da azaltarak üretim yapabilirler. Bu durumda değiştirilen faktörün üretim ile ilişkisi artan ve azalan verim kanunu ile açıklanır. Üretim miktarındaki artış oranı değişir faktördeki artış oranından fazla ise artan verim; az ise azalan verim kanunu geçerlidir.

Kullanılan işgücü ile üretim miktarı arasındaki ilişki artan ve azalan verim kanunu olarak tanımlanmaktadır. Kullanılan değişken faktör (işgücü) miktarı arttıkça öncelikle üretim miktarı artan oranlarda artacaktır. Artan verimler kanunu dediğimiz bu durum, her ilave işgücünün bir öncekinden daha fazla üretime katkı yapmasını ifade eder. Bunun sebebi, işgücünün azlığı nedeni ile kullanılmayan kapasite veya bazı makinelerin atıl kalmasıdır. Aslında çalıştırılan işçilerin kullanacağından çok daha fazla sermaye vardır ve bunlar kullanılmamaktadır. Diğer taraftan, ilave işçilerin gelmesi ile her işçiye daha sınırlı bir iş verileceğinden sadece o sınırlı işi yapan işçiler uzmanlaşacaklardır. Uzmanlaşma da verimliliği artıran bir diğer durumdur. Gerek atıl kapasitenin kullanılması ve gerekse uzmanlaşma, artan verime sebep olacaktır.

İlave işgücünün belli bir seviyeden sonra azalan verime yol açacağı da bilinmektedir. Nitekim atıl kapasitenin ortadan kalkması ve işgücü ile sermaye arasında en uygun faktör bileşiminin sağlanmasından sonra hâlâ işgücü ilavesine devam edilirse üretimde ortaya çıkacak artış azalacaktır. Azalan verim kanun denilen bu durum, her ilave işgücünün bir önceki çalışana göre daha az üretimi artırması anlamına gelir. Özet olarak ifade etmek gerekirse; her değişken faktöre isabet eden sabit faktörün bolluğu artan verime, her değişken faktöre isabet eden sabit faktörün azlığı da azalan verime sebep olur.

İlave işgücü kullanıldığında toplam ürün miktarında görülecek artışlara marjinal ürün denilmektedir.

Uzun dönemde ise sabit tesis yoktur. Firma tüm faktörleri değiştirebilir. Bu ise ölçek ekonomileriyle açıklanan bir faktör – üretim ilişkisini gösterir. Eğer faktörlerin artış oranı üretimin artış oranından az ise ölçeğe göre artan getiri; fazla ise azalan getiri şartlarında üretim yapıldığını söyleriz. Belli bir kaynağa sahip üreticiler, bu kaynaklar ile elde edebilecekleri en yüksek üretim miktarını sağlayacak faktör bileşimini (optimal faktör bileşimi) kullanarak üretim yaparlar ki buna üreticinin üretim maksimizasyonu ya da üretici dengesi diyoruz. Üreticinin kaynak seviyesini temsil eden eş maliyet doğrusu üzerindeki her faktör bileşimi satın alınabilir faktör miktarlarını vermektedir. Bu eş maliyet doğrusu üzerindeki farklı faktör bileşimlerinden sadece bir tanesi diğerlerinden daha yüksek üretimin gerçekleşmesini sağlar. Bu faktör bileşiminden gelen eş ürün eğrisi, ulaşılabilir en yüksek üretimi temsil etmektedir. Üretici dengesinin sağladığı bu faktör bileşiminde eş ürün eğrisinin eğimi (MTİO) ile eş maliyet doğrusunun eğimi (w /i) birbirine eşittir.

Firmaların üretim yapabilmesi için kullanacakları üretim faktörlerinin bedelleri üretim maliyetlerini oluşturur. Faiz, ücret, kira ve kâr şeklinde faktör fiyatlarını sıraladığımızda, bunların toplamı, firma maliyetleridir.

Firma üretim yaparken kendisinin ödediği bedeller dışında zaman zaman çevreye ve topluma da bir maliyet yükler. Bunlara sosyal maliyetler diyoruz. Çevre kirliliği, gürültü vs. sosyal maliyet örnekleridir.

Firmalar üretimlerini sabit tesiste (kısa dönem) yapıyorlarsa, maliyetlere de kısa dönem maliyetler diyoruz. Uzun dönemdeyse sabit maliyetler yoktur. Zira tüm maliyetler değişir maliyetlerden oluşur.

Firmaların uzun dönemde tüm maliyetlerinin değişir nitelikli olduğunu bilinmektedir. Zira uzun dönem tüm üretim faktörlerin artırabilir ya da azaltılabilir olduğu dönemlerdir. Dolaysıyla, firmaların uzun dönem üretim fonksiyonlarındaki tüm üretim faktörleri değişkendir.

Kısa ve uzun dönemin farkı, kısa dönemde tesisin sabit kapasitesini kullanma zorunluluğu varken, uzun dönemde bu tesisi büyüterek daha çok ya da küçülterek daha az üretim yapmak mümkündür. Aslında uzun dönemde üretilecek mal ve hizmetlerin en düşük maliyetli faktör bileşimi seçilebilmektedir. Hâlbuki kısa dönemde sabit unsurlar bulunduğundan üretim maliyetlerini düşürme imkânları kısıtlı olacaktır. Bu yönüyle ele alındığında uzun dönem ortalama maliyet eğrileri bir planlama eğrisi haine gelmektedir. Zaten uzun dönem ortalama maliyet eğrisinin bir diğer adı da planlama eğrisidir.