Tüketim Teorisi ve Fayda Analizi
Tüketiciler ihtiyaçlarını mal ve hizmetleri kullanarak tatmin ederler. İhtiyaçlar sınırsızdır. İnsanlar bir ihtiyacını karşılayınca bir diğerini de karşılamak isterler ki bu hep böyle sürer gider. İhtiyaçları tatmin eden mal ve hizmetler ile bunları satın almada kullanılan kaynaklar (mesela, tüketicilerin gelirleri) sınırlıdır. Tüketiciler sınırlı kaynakları ile mal ve hizmet satın almak zorundadır. Dolayısıyla, tercih yapma zorunluluğu hem düşük hem de yüksek gelir gruplarının ortak sorunudur. Sınırlı kaynaklarla sınırsız ihtiyaçları karşılama gereği iktisat biliminin ortaya çıkış sebebidir.
Fayda, mal ve hizmetlerin ihtiyaçları tatmin etme özelliğidir. Faydayı ölçmede kardinal ve ordinal fayda ölçüm teknikleri kullanılır. Kardinal fayda tekniğinde fayda sayma sayıları ile ifade edilirken, ordinal fayda tekniğinde sıralama sayıları kullanılır. Ancak bu artış azalan oranlı bir artıştır. Bu duruma azalan marjinal fayda (Birinci Gossen Kanunu) diyoruz. Azalan marjinal fayda ilave tüketimin toplam faydaya yapacağı ilave faydanın gittikçe azalacağını ifade eder.
Tüketicilerin amacı mevcut gelirleri ile ulaşabilecekleri en yüksek fayda seviyesine ulaşmaktır. Bu nedenle, gelirlerini satın alacakları mal ve hizmetler arasında öyle dağıtmalıdırlar ki elde edecekleri fayda düzeyleri maksimum olsun. Bunun için hangi ihtiyacın öncelikli olarak karşılanması gerektiğine karar verilmeli ve bir sıralama yapılmalıdır. Bu sıralama ihtiyaçların şiddetine göre rasyonel bir şekilde olmalıdır. Mesela, ders kitabı alması gereken bir öğrencinin bu kitap parası ile sinemaya gidip eğlenmesini beklemeyiz. Kitabı almak rasyonel bir karar olurken sinemaya gitmek faydasının düşük seviyede kalmasına yol açacaktır.
Tüketici dengesi elde edeceği faydanın maksimizasyonudur. Her bir mala harcanan son birer liraların sağlayacağı faydalar birbirine eşit olduğunda tüketici dengesi sağlanmış olur. Bu denge şartına eş marjinal fayda kanunu (İkinci Gossen Kanunu) diyoruz. Kayıtsızlık eğrileri iki mal tüketen tüketicinin elde edeceği toplam faydayı ölçmede kullanılır. Tüketici gelirini ise bütçe doğrusu ile gösteriyoruz. Tüketicinin bütçe doğrusunun eğimi (malların fiyatları oranı) ile kayıtsızlık eğrisinin eğiminin (marjinal ikame oranı) birbirine eşitlenmesi tüketicinin faydasının da maksimize olduğu mal bileşimlerini (tüketici dengesini) gösterir.
Tüketici dengesi malların fiyatlarının değişmesi ile değişir. Fiyat tüketim eğrisi, bir malın fiyatının değişmesi hâlinde tüketicinin ulaşacağı yeni denge noktalarının geometrik yolunu gösterir. Denge tüketici gelirinin değişmesiyle de değişecektir. Gelir tüketim eğrisi, tüketici gelirinin değişmesi durumunda tüketicinin ulaşacağı yeni denge noktalarının geometrik yolunu gösterir. Tüketici gelirinin artması yada azalması hâllerinde hep bu eğri üzerindeki mal bileşimlerini satın alacaktır.
Gelir değişmeleri karşısında satın alınacak mal miktarlarını gösteren fonksiyona Engel Eğrisi diyoruz. Engel eğrisi üzerindeki her bir nokta belli bir gelir ile ne kadar mal satın alınacağını gösterir. Malların niteliği bu eğrinin eğimini belirler. Normal mal, gelir arttığında daha fazla satın alınan mallardır. Düşük mal ise gelir arttığında daha az alınan mallardır. Normal bir malın Engel eğrisi pozitif eğimli, buna karşılık düşük bir malınki negatif eğimlidir.
Malların niteliği iki temel faktörce belirlenir. Bu faktörlerin birincisi sübjektif olup tamamen tüketici tercihlerini yansıtır. Tüketiciler kendi zevk ve istekleri doğrultusunda bir malı ister düşük isterse normal mal olarak kabul edebilirler. Bu sorgulanamaz. İkinci faktör objektif bir ölçüt olarak gelirdir. Gelir seviyesine bağlı olarak bir mal normal mal ya da düşük mal olabilir. Bir tüketici geliri düşük iken normal mal olarak kabul ettiği bir malı geliri yükselince düşük mal statüsüne sokabilir. Bu günlük hayatımızda da gözlemleyebileceğimiz bir durumdur. İnsanlar gelirleri az iken lüks bir mal olarak gördükleri bazı malları, gelirleri artınca daha fazla tüketirler.