İktisat Bilimi ve Temel Kavramları
İktisat bilimi sonsuz insan ihtiyaçlarının kıt kaynaklarla nasıl karşılanacağının araştırılmasından doğmuştur. İnsan ihtiyaçları sonsuz fakat bu ihtiyaçları tatmin etmekte kullanılacak mal ve hizmetleri üretebilmek için gereken kaynaklar kıttır. Kıtlık, tüm istenilen malların üretimine yetecek kadar kaynağın bulunmaması demektir. Kaynak kıtlığını bir ölçüde aşmanın iki yolu vardır: Birincisi karşılıklı olarak her iki tarafın rızası ile yapılan mübadele (değişim) yoluyla. İkincisi zorla ve güç kullanarak kaynak edinme. İkincisinin de sık sık tercih edilen bir yol olduğunu, dünyadaki savaşların önemli bir kısmının ekonomik nedenli olmasından anlamaktayız.
Ülkelerin ellerindeki kıt kaynaklar ile üretebilecekleri maksimum mal ve hizmet miktarları üretim imkânları eğrisi ile gösterilir. Ekonomiler dış borç kullanarak üretim kapasitelerini artırabilirler.
İktisat bilimi iki temel alt bilim dalına ayrılır. Mikroiktisat ve Makroiktisat. Mikroiktisat, bireysel ekonomik karar vericilerin (tüketici-üretici) iktisadi davranışlarını inceler. Makroiktisat ise, iktisadi karar ünitelerinin bir bütün olarak (tüm üreticilerin, tüm tüketicilerin, devletin) iktisadi kararlarını konu edinir.
Pozitif iktisat, iktisadi olayları neden, nasıl şeklinde bir neden sonuç ilişkisi bakımından ele alır. Var olan resmi betimler. Bazı nedenlerden dolayı hangi sonuçların ortaya çıkacağını inceler. Normatif iktisat ise, iktisadi olayları ne olması gerektiği anlayışı ile ele alır. Kurallar koyar. Kurallar koyması nedeniyle değer yargılarına dayanır. Toplumun temel değer yargılarının zaman zaman ekonomik kararları etkilediğini görürüz. Benzer şekilde ülkenin toplam gelirinin arttırılması bir hedef olarak belirlendiğinde, buna ulaşmak için neler yapılması gerektiği incelendiğinde, normatif bir analiz yapılmış olur.
Bir ekonomide üretilen tüm mal ve hizmetler mal ve hizmet piyasalarında tüketicilere sunulur. Piyasa, alıcı ile satıcının karşılıklı iletişim içerisinde olduğu ortamı ifade eder. Firmalar bu mal ve hizmetleri üretebilmek için üretim faktörlerine ihtiyaç duyarlar. Üretim faktörleri (işgücü, sermaye, toprak) de tüketiciler tarafından faktör piyasalarında faktörleri (işgücü piyasası, sermaye piyasası gibi) üreticilere sunulurlar. Klasik iktisadi doktrin, eğer bu piyasalara müdahale edilmez ise kendiliğinden en iyi şartlarda çalışacağını belirtir. Bu kurama kısaca 'Görünmez El Prensibi' denilir.
Tüm ekonomilerin temel iktisadi sorunları şunlardır: Ne, ne kadar, nasıl, nerede üretilecek ve kimlere paylaştırılacak.
Üretim faktörlerinin mal ve hizmetlere dönüştürülmesi işlemlerine üretim diyoruz. İnsan ihtiyaçlarını karşılamada kullanılan her şey ise mal ve hizmetler olarak bilinmektedir. Üretim faktörleri mal ve hizmet üretmek için kullanılan kıt kaynakları ifade etmektedir. Üretim faktörleri dört grupta toplanır: Emek, sermaye, toprak ve müteşebbis.
Karşılandığında mutluluk karşılanmadığında üzüntü veren hislere ihtiyaçlar diyoruz. İhtiyaçların mal ve hizmet kullanarak giderilmesi ile fayda sağlanır. Fayda, mal ve hizmetlerin tüketimi ile elde edilen tatmin hissi veya mutluluktur.
İnsanlar üretim sürecini farklı kişilerin yapmasıyla üretimin hızla arttığını fark etmişler ve böylece iş bölümüne gitmişlerdir. İş bölümü sonucunda ise uzmanlaşma ortaya çıkmış ve bu da üretimi çok yüksek oranlarda artırmıştır.