İdari Yargının Görev Alanı, Kapsamı ve Sınırları

Görev, Yetki ve İdari Dava Kavramları

“Görev”, bir yargı yerinin, dava konusu bakımından (bu dava hangi mahkemede görülür) yetkisini, “yetki” ise, bir mahkemenin yer bakımından (hangi yerdeki mahkeme yetkili) yetkisini ifade etmektedir. Mahkemeler kendi görev alanı dışındaki davalara bakamazlar. Görev konusu kamu düzenindendir. Taraflar anlaşarak görevli mahkemeyi değiştiremezler. Görev itirazları, davanın taraflarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi, mahkemece resen de dikkate alınır. Öte yandan görevsiz olarak davaya bakılması bir temyiz nedenidir.

İdari dava, idarenin tasarruflarının hukuka uygunluğunun denetlendiği (iptal davası) ve idarenin faaliyetlerinden bir zarar doğduğunda, bu zararların tazmin ve telafisi için açılan davalardır(tam yargı davası).

İdari Yargının Görev Alanının Tespiti

İdarî yargının görev alanının tespitinden kasıt, idarenin taraf olduğu davalardan hangilerinin idarî yargının görev alanına girdiğinin belirlenmesidir. Bu tespitin yapılmasında muhtelif ölçütler geliştirilmiştir.

  • Kamu Gücü Ölçütü
  • Kamu Hizmeti Ölçütü
  • İdari İşlev Ölçütü

İdari Yargının Görev Alanına Giren ve Girmeyen Konular

(1) Organik anlamda idarenin idari faaliyetleri

(2) Özel hukuk kişilerinin idari işlemleri

(3) İşlevsel anlamda idarenin idari işlemleri

(4) İktisadi kamu kurumlarının kamu hukukuna tabi faaliyetleri

(5) İdarenin ekonomik kolluk işlemleri

İdarîiYargının Görevine Girmeyen Konular

(1) Yasama ve yargı işlevine giren konular

(2) Yürütmenin siyasi işlemleri

(3) Kanunla adli yargının görevli kılındığı konular

(4) İktisadi kamu kurumlarının özel hukuka tabi faaliyetleri

(5) İdarenin taşıt araçlarının karıştığı kazalardan doğan davalar

(6) Kamu görevlilerine karşı açılan davalar

(7) İdarenin kişilere karşı açacağı davalar

(8) İdarece yapılan haksız ödemelerin geri alınması

(9) İdarenin yargı alanına ilişkin işlemleri

(10) Fiilî yol uygulaması sonucu çıkan uyuşmazlıklar

Yargı Denetimi Dışında Olan İşlemler

Hukuk devleti ilkesinin geçerli olduğu bir sistemde, yargı denetimi dışında kalan idari işlem ve eylemler olmamalıdır. Ancak bazen anayasa ve yasalarca, kimi idari işlemlerin yargı denetimi dışında tutulduğu görülmektedir. İdari işlemlerin anayasa ya da yasayla yargı denetimi dışında tutulmasına “yasama kısıntısı” adı verilmektedir.

Anayasa'nın 125. maddesinde “Yüksek Askerî Şûranın terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç her türlü ilişik kesme kararlarına karşı yargı yolu açıktır.” hükmü yer almaktadır.

Yargılama Yetkisinin Sınırı

Anayasa'nın 125. maddesinde “Yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz. Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idarî eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez.” hükmü yer almaktadır.

Hukuka Uygunluk Denetimi

İdari işlemlerin hukuka uygun olup olmadığının, başka bir ifade ile hukukilik denetimi, İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-a maddesinde ifadesini bulan, idari işlemlerin unsurları bakımından yapılan denetimdir. İdari işlem, yetki, şekil, sebep, konu ve maksat unsurlarından oluşmaktadır ve bunlara aynı zamanda iptal nedenleri de denilmektedir. Hukuka uygun bir işlem, bu unsurların tam olarak bulunması ile mümkün olabilmektedir. Bu unsurlarda bir eksiklik varsa işlem hukuka aykırı hâle gelir ve bunun yaptırımı da işlemin yargı yerince iptal edilmesidir.

Hukuka uygunluk denetimi: İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-a maddesinde “hukuka aykırılık” deyimi kullanılmıştır. Bu bakımdan yargı yeri denetim yaparken, idari işlemin kanuna değil, hukuka uygun olup olmadığını araştıracaktır. Hukuka aykırılık deyimi, iç hukuk bakımından başta anayasa olmak üzere, kanun, tüzük, yönetmelik ve diğer tüm düzenleyici işlemleri kapsamaktadır. Ancak burada yer alan “hukuk” deyimi, sadece ülkede yürürlükte olan pozitif düzenlemeler değildir. Başta hukuk devleti ilkesi olmak üzere anayasada yer alan temel ilkeler, hukukun genel ilkeleri, ulusalüstü düzenlemeler, yetki ve usulde paralellik ilkesi gibi içtihatla geliştirilen ilkeler de hukuka uygunluk denetiminde esas alınmaktadır.

Bağlı yetki: Bir idari işlemin unsurlarının, hukuk kuralları tarafından önceden belirlenerek, idareye belli bir yönde hareket etme hususunda bir tercih tanınmamışsa veya idareye belli bir tasarrufta bulunması kesin olarak emredilmişse bağlı yetkiden bahsedilir.

Takdir yetkisi: İdarenin belli bir konuda karar alıp almama, birden fazla karar arasında seçim yapma, harekete geçme zamanını belirleme, iş için gerekli araç ve gereci belirleme konusunda tercih imkânına sahip olmasıdır.

Yerindelik Denetimi Yasağı

Anayasa'da “yargı yetkisi,…hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz”(m.125) ve İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda “idari mahkemeler, yerindelik denetimi yapamazlar” hükmü yer almaktadır.

Yerindelik kavramının içeriğinin neler olabileceğini şu şekilde belirleyebiliriz:

(a) Faaliyete geçme zamanını belirleme.

(b) Faaliyetin yerini belirleme.

(c) Amacı gerçekleştirmeye en uygun araç, gereç ve yöntemi belirleme.

(d) Karşılaşılan sorunu çözmek için en iyi çözümü belirleme.

Yerindelik içinde yer alan hususlar, yargı denetimi dışındadır. Takdir yetkisinin yargısal denetime tabi olamayacağının, “açık takdir hatası” ve “ölçülülük denetimi” şeklinde iki istisnası bulunmaktadır.

(a) Açık takdir hatası: Bunlar öyle hatalardır ki, bunların yanlış olduğunu anlamak için uzman olmaya gerek yoktur.