İdari Yargının Gelişimi ve Türk Yargı Teşkilatı

İdare ve kişiler arasındaki uyuşmazlıklara çözüm arayışları bağlamında, 13 Aralık 1790 tarihinde Conseil d’Etat (Fransız Danıştayı) kurulur. Kişilerle idare arasındaki uyuşmazlıkları inceleme görevi bu kurula verilir. Kurul ilk dönemlerde kendisine görev verilen konularda sadece raporlar sunmuştur. (Tutuk adalet) Fransa’da II. Cumhuriyet Dönemi'nde, 24 Mayıs 1872 tarihli kanun ile Conseil d’Etat’ya bağımsızlık ve uyuşmazlıklar hakkında “kesin karar verme yetkisi” verilerek, tam bir idari yargı mercii konumuna getirilmiş, böylece “tutuk adalet” sisteminden “devredilmiş adalet” (justice déléguée) sistemine de geçilmiş oldu. Bu aşamadan sonra Conseil d’Etat, idarenin yargısal denetimi konusunda etkin bir çaba sarfetmiş ve aynı zamanda içtihatlarıyla idare hukukunun oluşmasını sağlamıştır.

En geniş anlamıyla “hukuk devleti" hukukun üstün olduğu, hukuk kurallarının, onu koyanlar da dâhil olmak üzere her kişi ve kuruluşu bağladığı, kişilere hukuk güvenliğinin sağlandığı devleti deyimler. Bir hukuk sistemine hukuk devleti denebilmesi için, anayasasında hukuk devleti olduğunun yazılı olması yeterli değildir. Hukuk devletinin işlerliğini sağlayacak unsurların var olması gerekir. Temel hak ve özgürlüklerin anayasal güvenceye bağlanması, kuvvetler ayrılığı, demokratik yönetim ve kanuni idare ilkelerinin benimsenmesi, kamu gücü kullanan idarelerin yargı denetimine tabi olması ve yargı yerlerinin tarafsız ve bağımsızlığının sağlanması gibi unsurların varlığı gerekir.

İdarenin yargısal denetiminde 2 sistem karşımıza çıkmaktadır. Yargı birliği sisteminde tek bir yargı düzeni vardır. Hem kişiler arasında hem de kişiler ile İdare arasında meydana gelen uyuşmazlıklar genel mahkemeler olan adli mahkemelerde çözüme kavuşturulmaktadır. Yargı birliğini, adli yargı düzeninin üstünde yer alan yüksek mahkeme sağlamaktadır. Yargı birliği sistemi genel olarak AngloAmerikan ülkelerinde (İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri) uygulanmaktadır. İdari yargı sistemi, idarenin yargısal denetimini gerçekleştirmek üzere, adli yargının dışında kendine özgü kuralları ve yargılama yöntemleri bulunan ayrı bir yargı düzenini ifade etmektedir. İdari yargı sistemi idari rejimin bir unsurunu oluşturmaktadır. İdari rejim, özel bir kamu idaresi yönetim biçimi ve sisteminin adıdır.

İdari yargı sistemi Fransa’da ortaya çıkmıştır. Fransa’da ilk olarak görevi krala danışmanlık yapmak, kendi adına kararnameler ve ilamlar yayınlamak ve adalet dağıtmak olan parlömanlar ihdas edilmiştir. Fransız İhtilalli'nden (1789) sonra, Eski Düzen (Ancien Régime) parlömanlarının, idarenin işleyişine fazla karışmasına bir tepki olarak, 1790 tarihli Kanun çıkarılmıştır. İdari ve adli makamların ayrılığı ilkesini kesin olarak yürürlüğe koyan bu kanun ile mahkemelerin idari davalara bakması yasaklanmış, davalara bakanlar için hapis cezası öngörülmüştür.

Cumhuriyetin Dönemi'nde, 1923 yılında, idari yargı ile görevli olmak üzere yeniden Şurayı Devlet’in kurulması yönünde, hükümet tarafından Meclise bir tasarı sunulur. Ancak bu tasarı yasalaşmadan 1924 Anayasası yürürlüğe girer. 1924 Anayasası yapılırken, idari yargının yeniden oluşturulması düşünülmüş ve bu amaçla Anayasanın 51. maddesinde “idari dava ve ihtilafları rüyet ve hal… etmek üzere bir Şûrayı Devlet teşkil edilecektir” hükmü ile idari yargının ve idarenin yargısal denetimi öngörülmüştür. Bu hüküm ile ilk defa “idari dava” ve bunun karşıtı olarak idari olmayan dava kavramı hukuk literatürümüze girmiştir. Anayasa'nın söz konusu hükmünün gereği olarak 23 Kasım 1925 tarih ve 669 sayılı Kanun yürürlüğe konulmuş ve Şûrâyı Devlet de fiilen 1927 yılında görev yapmaya başlamıştır.

1961 Anayasası da idari yargı sistemini kabul etmiş ve 140. maddesinde Danıştay’a yer vermiştir. Bu dönemde 521 sayılı Danıştay Kanunu yürürlüğe girmiştir. 1982 Anayasası döneminde de 1961 Anayasası'nın benimsediği temel ilkeler devam ettirilmiştir. Millî Güvenlik Konseyi Dönemi'nde (1980) idari yargı sistemi bir bütün olarak ele alınmış ve 1982 yılı başlarında idari yargıyı düzenleyen üç temel kanun yürürlüğe sokulmuştur; 2575 Sayılı Danıştay Kanunu, 2576 Sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun, 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu.kişilerle idare arasında, idare hukukundan doğan uyuşmazlıklar ise idari mahkemelerce karara bağlanmaktadır.

Danıştay: Anayasa 155. maddesinde, genel idari yargı alanında yüksek mahkeme olarak Danıştay'ı düzenlemiştir. Anayasa'nın düzenlemesine göre Danıştay esas olarak idari yargıda bir temyiz merciidir.

Bölge idare mahkemeleri: İdari davalarda ikinci derece mahkemesidir. İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararlara karşı istinaf merciidir.

İdari mahkemeler: Bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinden oluşmaktadır.

Ülkemizde ise Tanzimat’a kadar Osmanlı uygulamasında idari yargı ve İdarenin yargısal denetimi söz konusu değildir. 1868 yılında Fransa örneğine uygun olarak “Şûrâyı Devlet”in kurulması ile idari yargıya da ilk adım atılmış olur. “Şûrâyı Devlet” (Danıştay), Mithat Paşa’nın başkanlığında 10 Mayıs 1868 tarihinde çalışmaya başlamıştır. Çok görevli bir kuruluş olarak örgütlenen Şurayı Devlet’in görevleri arasında “hükümet ile eşhas beyninde” (İdare ile kişiler arasında) olan davalara bakmak da yer almaktadır. Ne var ki, Şuranın diğer görevleri gibi idari yargıya ilişkin görevleri de sınırlı idi. Aynı zamanda tutuk adalet ilkesi geçerliydi. Şuranın kararları Sadrazam’ın onayı ve Padişah’ın iradesi ile uygulanma kabiliyetine sahipti. 1876 Anayasası, kişiler ile İdare arasındaki davaların adliye mahkemelerinde görüleceğini hükme bağlayarak, idari yargıdan vazgeçmiştir.