Genel Haciz Yoluyla Takip (Takip Talebi -Ödeme Emri ve Kesinleşmesi)

Her takip yolunda olduğu gibi, genel haciz yoluyla takip de alacaklının icra dairesine yapacağı bir takip talebi ile başlar (İİK m. 58). Genel haciz yoluyla takibe başvurabilmek için, alacaklının herhangi bir belgeye dayanmasına dahi gerek yoktur.

Ödeme emri, bir icra takibinde borçluya karşı yapılan icra takip işlemlerinden birincisidir. Genel haciz yoluyla takip talebini alan icra müdürü, takip talebinin İİK 58. maddedeki kayıtları içerdiğini tespit etmesi hâlinde, talepten itibaren en geç “üç gün” içinde bir ödeme emri düzenleyerek borçluya gönderir (İİK m. 61).

Borçlunun borçlu olmadığını veya alacaklının takip yapma yetkisi bulunmadığını icra dairesine bildirmesine, ödeme emrine itiraz denir. Ödeme emrine karşı itiraz, imzaya itiraz şeklinde olabileceği gibi borca itiraz şeklinde de olabilir.

Alacaklının bir adi senede dayanarak takip yapması durumunda, borçlu bu senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığı yönünde itiraz ederse, bu imzaya itirazdır (Resmî senet altındaki imzaya itiraz edilemez.) İmzaya itirazın dışındaki bütün itirazlar borca itiraz olarak kabul edilir.

Genel haciz yoluyla takipte, ödeme emrine itiraz ödeme emrinin borçluya tebliğinden itibaren yedi gün içinde yazılı veya tutanağa geçirilmek üzere sözlü olarak takibin yapıldığı icra dairesine yapılmalıdır (İİK m. 60 b. 3, m. 62). Borçlu kusuru olmaksızın bir engel nedeniyle, yedi gün içinde ödeme emrine itiraz edememişse, bu itirazını sonradan yapabilir. Buna gecikmiş itiraz denir (İİK m. 65).

Borçlunun usulüne uygun itirazı ile icra takibi olduğu yerde durur. Alacaklının, itiraz ile duran takibe devam edebilmesi için borçlunun itirazını hükümden düşürtmelidir. Bunun için alacaklının başvurabileceği iki yol vardır: 1 -İtirazın iptali davası 2 -İtirazın kaldırılması yolu.

Takip konusu alacak İİK m. 68 ve m. 68/a’da belirtilen belgelerden birine bağlı olsun veya olmasın alacaklı ödeme emrine karşı itirazı hükümden düşürebilmek için genel mahkemede itirazın iptali davası açabilir. İtirazın iptali davası normal bir eda davasıdır. Takip alacaklısı tarafından takip borçlusuna karşı genel mahkemelerde açılır.

İtirazın kaldırılması ise bir dava değildir. Burada alacaklı, alacağını yalnız İİK m. 68 ve m. 68/a’daki belgelerden biri ile ispat edebilir. Borçlu da itirazını kural olarak yalnız belge ile ispat edebilir. Bu nedenle, elinde İİK m. 68 ve m. 68/a’daki belgelerden biri bulunmayan alacaklı bu yola başvuramaz. Borçlunun itirazı borca itiraz ise başvurulacak yol itirazın kesin kaldırılması; imzaya itiraz ise itirazın geçici kaldırılmasıdır.

Menfi tespit ve istirdat davaları borçlu tarafından genel mahkemelerde takip konusu alacağın borçlusu olmadığının tespiti amacıyla açılan davalardır. Menfi tespit davası, borçlunun henüz borcu ödemeden önce borçlu bulunmadığının tespiti için açabileceği bir davadır. Borçlu menfi tespit davası devam ederken, borçlu olmadığı bir parayı cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalırsa, menfi tespit davası kendiliğinden istirdat davasına dönüşür. İstirdat davası normal bir eda davası olup, bu dava ödenmesi lazım gelmeyen bir paranın cebrî icra tehdidi altında ödenmiş olması nedeniyle geri verilmesi amacıyla açılır.

Mal beyanı ile borçlu, kendisinde ve üçüncü kişilerde bulunan mal ve haklarının borca yetecek kadarını çeşit ve nitelikleriyle birlikte icra dairesine bildirmelidir. Borçlunun hiçbir malvarlığı yoksa borçlu bu durumu bildirir.