Devlet Kavramı ve Unsurları

İnsanoğlu iş bölümü ihtiyacından kaynaklı olarak toplu yaşamaya başlamış ve devlet adlı hukuki ve siyasal yapılanmayı kurmuştur. Tarihte bilinen ilk devletler Mezopotamya’da şehir devletleri şeklinde ortaya çıkmışlardır.

Modern devlet anlayışı üç unsur teorisine dayandırılmaktadır. Bu teori ilk defa George Jellinek tarafından ilk baskısı 1900 yılında yayımlanan “Genel Devlet Teorisi” kitabında belirtilmiştir. Bu teoriye göre devlet, insan (millet), toprak (ülke) ve egemenlik (hukuki ve siyasi yapılanma) unsurlarının bir araya gelmesiyle oluşmuş bir varlıkdır.

Günümüzde devletlerin kurulmasının iki yolu bulunmaktadır: Barışçıl yol ve kuvvet kullanma yolu. Barışcıl yolların en yaygın olanı Birinci Dünya Savaşı sonrası oluşturulan Milletler Cemiyeti bünyesinde kurulan manda sisteminden devletlerin bağımsızlığını ilan edebilmesinin hukuki alt yapısını sağlayan self - determinasyon ilkesidir. Self–determinasyon ilkesinin uluslararası hukuktaki gelişimi ve uygulamalar dikkate alındığında, bu hakkın sömürge altındaki halkların bağımsızlığını elde etmeye yöneldiğinin altını çizmek gerekir.

Devlet, kendisini oluşturan unsurlarından bağımsız, kendine has hukuki kişiliği olan bir varlıktır. Dolayısıyla devlet millet, ülke ve egemenlik şeklinde belirtilen unsurlarından herhangi birine indirgenemez. Devletler bir tüzel kişiliğe sahip oldukları için hukuki işlemler yapabilir, malvarlığı edinebilir, hak sahibi olabilir, borç altına girebilir, davacı ve davalı olabilirler. Akdeden gerçek kişiler değişse bile uluslararası antlaşmalar; yasama ve yürütme organında yer alanlar görevlerini bıraksalar bile hukuk kuralları yürürlükte kalmaya devam eder.

İlahi hukuk teorisinde devletin kaynağı ve niteliği bir yaratıcıya dayandırılmaktadır. Devlet Tanrı tarafından yaratılmış ve Tanrı insanların yönetilmesi görevini bir kişiye, aileye veya gruba vermiştir.

Aile teorisine göre devlet, çekirdek ailenin zamanla büyümesi ve aynı kandan oluşan ailelerin birleşerek genişlemesi suretiyle oluşmuştur. Aileler birleşerek gensleri (sülaleleri), gensler birleşerek tribü (boy veya aşiret) şeklindeki geniş toplulukları oluşturmuşlardır. Ailelerin kalabalık yapılara dönüşmesiyle birlikte kargaşa içerisinde bir düzene ve güvenliğe ihtiyaç duyulmuştur.

Biyolojik teoriye göre devlet, biyolojik gelişmenin bir aşamasından ibaret olan ve canlı bir varlık olarak kabul gören, kendiliğinden meydana gelen ve diğer canlılar gibi doğan, büyüyen ve nihayet varlığını kaybeden büyük bir organizmadır.

Ekonomik teoriye göre insanlar ekonomik sebeplerin etkisiyle hareket ederler ve devlet, ekonomik olayların sosyal ve siyasal olaylara etkisi sonucunda ortaya çıkmıştır.

Sosyal sözleşme teorisini savunan yazarlar, devlet öncesinde insanların doğal yaşam döneminde hayatlarını sürdürdüklerini, fakat bazı nedenlerden ötürü bilinçli bir biçimde bir araya gelerek sözleşme yapıp devleti kurduklarını iddia etmektedirler.

John Locke ve onun sosyal sözleşme teorisine dayanan liberal devlet, devletin görevlerini mümkün olan en dar alana çekerek, bireylerin en geniş özgürlük alanından yararlanması gerektiğini ileri süren devlet anlayışıdır. Devletin faaliyet alanı savunma, güvenlik ve adalet hizmetleriyle sınırlı olmalı, bunların dışında kalan diğer alanlara devlet müdahale etmemeli ve piyasanın kendi koşullarıyla şekillenmesini sağlamalıdır.

Özel teşebbüsün söz konusu olmadığı sosyalist devlet anlayışında, üretim araçlarının özel mülkiyetine izin verilmez; ekonomi, bakanlıklar ve planlama komitelerinin oluşturduğu çalışma ağları tarafından idare edilen merkezi bir planlama çerçevesinde şekillenir.

Sosyal devlet 1929 ekonomik krizi ve iki büyük dünya savaşının yol açtığı derin bunalım nedeniyle, liberal devletin dönüşümü sonucu ortaya çıkmıştır. Özellikle 2. Dünya Savaşı'ndan sonra batılı devletlerin bir çoğunda uygulama alanı bulmakla birlikte, 1970’lerden itibaren yeni sağın güç kazanması ve neo - liberal politikalar neticesinde gerilemiştir.

Millet devletin beşeri unsurudur ve bir devletin kurulabilmesi için gerekli olan ilk şeydir. insanları bir birine bağlayan bağların bir kısmının dil gibi nesnel nitelik taşıdığı, bir kısmınında duygu, ülkü, gelenek ve görenek birliği gibi öznel nitelik taşıdığı görülmektedir. Dolayısıyla iki farklı millet anlayışından söz etmek mümkündür: Objektif millet anlayışı ve sübjektif millet anlayışı: Objektif millet anlayışında din, dil ve ırk gibi objektif unsurlardan birinin veya birden fazlasının bir araya gelmesiyle milletin oluştuğu düşünülmektedir. Sübjektif millet anlayışana göre ise insanları birbirine bağlayan unsurlar mazi, hatıra, amaç, ideal, istikbal, ülkü birliği gibi sübjektif unsurlardır.

Devletin ikinci unsurunu oluşturan ülke sınırlandırılmış coğrafi mekanı ifade eder.Devletin üzerinde egemenlik tesis ettiği alan olan ülke, üç boyutlu olup bunlara devletin kara ülkesi, deniz ülkesi ve hava ülkesi denilmektedir.

Devletin üçüncü unsuru hukuki ve siyasal yapılanmayı anlatan egemenlik unsurudur. Devletin egemenliğinin üç temel işlevi vardır. Kural koymak, var olan kuralları uygulamak, kuralın varlığına ilişkin veya uygulanmasından kaynaklı ortaya çıkan uyuşmazlıkları gidermektir. Bunlar yasama, yürütme ve yargıdır.

“Tek yapılı”, “basit yapılı” veya “tekil devlet” şeklinde de adlandırılan üniter devlet, güçlü bir merkezi otoriteye sahip ve bütün yetkilerin başkent teşkilatında tutulduğu devlet şeklidir. Tek bir yasama, yürütme ve yargı organı vardır. Tek bir anayasa bulunmaktadır.

Bölgeli devlet üniter devlet ile federal devlet arasında bir modeldir. Başkent teşkilatının klasik anlamda üniter devletten daha yetkisiz, bununla birlikte federal devletin başkent teşkilatına nazaran çok daha yetkili olduğu devlet türüdür.

Federal devlet, federe devletlerin birleşiminden oluşmaktadır. Her federe devlet, ülke, millet ve egemenlik şeklindeki devlet olmanın tüm unsurlarını taşırlar. Ancak her biri bağımsız birer devlet olan federe devletler uluslararası kimliklerini federal devlete bırakmışlardır. Federal devlet bir anayasaya sahiptir. Federe devletlerinde birer anayasası vardır. Federe devlet yasama, yürütme ve yargı organına sahiptir. Federe devletlerde federal devlette var olandan bağımsız yasama, yürütme ve yargı organına sahiptir.