Hukuk Kurallarının Somut Olaya Uygulanması
Hâkim, yazılı hukuk kurallarını sözü ve özüyle ilgili oldukları tüm konulara uygular. Bu ise söz konusu kanun hükmünün anlam, kapsam ve sınırlarını belirleyecek şekilde yorumlanmasını gerektirir. Dolayısıyla yorum, bir hukuk kuralının anlam, kapsam ve sınırlarının belirlenmesine yönelik fikri faaliyeti ifade eder.
Yorum türleri yasama, yargı ve bilimsel yorum olmak üzere üç adettir.
Yorum yöntemleri lafza göre, amaca göre ve sistematik yorum olmak üzere üç tanedir.
TMK m.1/1 hükmü uyarınca hâkim, kanun hükümlerini (yazılı hukuk kurallarını) sözü ve özüyle ilgili oldukları tüm konularda uygular. Bunun için hükmün (düz ve zıt) anlamını tespit etmek gerekir.
Kişilerin kesin olarak uymak zorunda oldukları, taraflarca aksinin kararlaştırılmasına izin verilmeyen kurallara emredici hukuk kuralları adı verilir.
Taraflarca aksi kararlaştırılabilen ve ancak taraflar aksini kararlaştırmadıkça uygulama alanı bulabilen kanun hükümlerine yedek (emredici olmayan) hukuk kuralları adı verilir.
Yedek hukuk kurallarının bazıları, tarafların yaptıkları bir sözleşmede düzenlemedikleri bir konuyu tamamlayıcı, yani sözleşmedeki bir boşluğu doldurucu bir rol oynarlar ve bunlara tamamlayıcı hukuk kuralları denir.
Yedek hukuk kurallarının bir kısmı ise tarafların sözleşmede kullandıkları ve ne anlama geldiğini açıklamadıkları bir hususun ya da kişinin bir davranışının veya beyanının ne anlama geldiğini açıklayıcı bir rol oynarlar ve bunlara yorumlayıcı hukuk kuralları denir.
Kanunda yer alan bazı hükümler kolaylıkla somut meseleye uygulanabilir niteliktedir. Ancak bazı hükümler örf ve âdete veya ahlaka atıf yapmakta, başka bir kanun hükmünün kıyasen uygulanması gerektiğini belirtmekte ya da hâkime takdir yetkisi vermektedir. İşte bu şekilde bir kanun hükmünün, bir olaya uygulanabilmesi için gerekli tüm unsurları içinde barındırmayıp, hâkime bir araştırma ve değerlendirmede bulunmak suretiyle hükmün unsurlarını tamamlama yetkisi verdiği hâllerde hüküm içi boşluk (bilinçli boşluk) söz konusu olur.
Kanunun takdir yetkisi tanıdığı konularda hâkim, hukuka ve hakkaniyete göre karar vermelidir.
Kural koyucu tarafından o somut olaya uygulanabilecek bir hukuk kuralının önceden ihdas edilmemiş olması nedeniyle uyuşmazlığın çözümlenmesine doğrudan uygulanabilecek bir hukuk kuralı olmayabilir. Bu durumda hukuk boşluğundan söz edilir.
Hâkimin hukuk boşluğunu doldurmakta başvurduğu yöntemlerin başında kıyas gelmektedir. Kıyas, özünde bir mantık yürütme süreci olup, hukuk boşluğunun söz konusu olduğu bir durumda, hukuki uyuşmazlığın, benzeri bir durum için konulmuş hukuk kuralının uygulanması suretiyle çözümlenmesini ifade eder.
Bir olayda hukuk boşluğunun kıyas yoluyla doldurulması, uyuşmazlığın kıyasa başvurularak çözümlenebilmesi için bazı şartlar vardır.
Öncelikle, kıyas yapılabilmesi için var olan hukuk boşluğunun gerçek bir hukuk boşluğu olması gerekir.
Ayrıca, hukuk boşluğunun olduğu olay ile hakkında düzenleme bulunan hâl arasında amaç birlikteliği (illiyet bağı) olması gerekir.