Atların ve Domuzların Davranışları
Atlar günün büyük bir kısmını otlayarak geçiren, egzersiz yapan ve birbirleri ile iletişim kuran sosyal hayvanlardır. Pek çok farklı vahşi türden MÖ 3000’lerde evcilleştirilmiştir.
Doğada sürüler hâlinde organize olan yabani ve vahşi at grupları, en çok kısraklar ve onların yavruları olmak üzere 1 -5 aygırdan oluşan 2 -25 birey arasında değişebilir. Ana aile grubu harem grubu olarak bilinir. Her harem grubu, harem aygırı olarak bilinen bir olgun aygır, birkaç olgun kısrak ve genç yavrularından oluşur.
Gençler, 1 -3 ya da daha fazla yıl bir arada kalacakları doğmasal (natal) gruplarıyla ilk yıllarını büyük oranda oyunla geçirirler.
1-2 yaşındaki gençler, diğer harem gruplarından gençlerle yakın ilişki kurma eğilimindedir. At sürüleri, kısrakları olmayan erkek gruplarını da içerir. Bu aygırlara bekâr denir.
Genç dişiler, yaklaşık 1 yaşında olgunlaşırlar ve ilk yavrularını 2 -3 yaşlarında doğurabilirler. Genç erkekler de 1 -2 yaşlarında olgunlaşırlar.
At gruplarında, grup içi hiyerarşi başlangıçta kurulur ve nadiren meydan okuma davranışları görülür.
Atların sergilediği bazı duruş ve yüz ifadelerinin , iletişimin önemli görsel öğeleri olduğu, burun delikleri, göz, baş, boyun, kulak veya kuyruk pozisyonunda çok ince değişikliklerin at grupları içinde ve gruplar arasında bilgi iletmek için kullanıldığı belirtilmektedir.
Atlar, büyük olasılıkla sürü tarafından algılanan ve iletişim görevi gören kişneme, tiz kişneme, homurtu, hırıltı, kızgın homurtu gibi çeşitli ses ve vokalizasyon davranışları sergilerler.
Aygırlar ya da gençler arasında yapılan karşılıklı tımar, oyun başlatmak ayrıca, katılımcılar arasında güven ve bağ kurmak için önemlidir.
Atların başının her iki tarafında bulunan büyük gözlerinin olması, baş yüksek tutulduğu zaman, neredeyse 357 derecelik geniş bir görsel alana ulaşmasını sağlar. Bu aynı zamanda burnunun önünde bir kör noktasının olduğu anlamına da gelir. At renki görür ve tapetum hücre tabakasına sahip olması nedeniyle, iyi bir gece görüşü vardır.
Atlar geniş ve 180 °ye kadar dönebilen hareketli kulaklarına rağmen sesin yerini çok etkili bir şekilde belirleyememektedir
Atlar dikkat ve iletişim için dört temel vokalizasyon kullanır; Kişneme , yumuşak kişneme , tiz bir sesle bağırma ve inilti . Bunun dışında homurdanma ve burundan şiddetli soluma ile rüzgar çıkarma benzeri vokalizasyonlar da vardır.
Atlarda koku duyusu, çevreyi keşfetmek, beslenme materyallerini tanımak ve grubun üyelerini ve diğer bireyleri ayırt etmek için önemlidir. At flehmen davranışı ile feromonları burun boşluğunun tabanında bulunan vemoronazal organa yönlendirerek, taşıdığı bilgiyi algılar.
Günün büyük bir kısmını otlaklarda otlayarak geçiren atlar, gün boyu aynı türden yemlerle az az beslenmeye uyarlanmış bir sindirim sistemine sahiptirler. Günde 2 - 3 kez 2 -10 dakikalık sürelerde su tüketirler ve su içilen yerde idrar ve dışkı yapılmaz.
Atlar, otlakta veya tavlada bir alanı idrar ve dışkı çıkarma alanı yapma eğilimindedirler. Atlar beslendikleri ve otladıkları alanlara defekasyon yapmazlar.
Aygırlar, kısrakları östrus döneminde tespit etmek için Flehmen davranışını kullanır. Kısrakta östrus gösterdiğinde, aktif olarak aygır arar, yaklaşmasına izin verir ve çiftleşir. Çiftleşme ilkbaharda, sonbahar ve kıştan daha fazladır.
Kısraklar temel olarak gün uzunluğuna ve mevsime bağlı poliöstrik hayvanlar olarak tanımlanırlar. İlkbahar, yaz ve sonbaharın ortalarına kadar düzenli siklik (östrus) aktivite gösterirler. Dişi taylar pubertaya eriştikten sonra her 21 günde bir düzenli olarak östrus gösterirler. 5 ile 9 gün süren östrus sırasında birkaç kez çiftleşebilirler.
Atta gebelik, yaklaşık 11 aydır. Daha çok ilkbaharın sonlarına doğru doğumlar görülür. Doğum boylu boyunca yatarken meydana gelir.
Taylar oldukça hızlı gelişir. Tımar, otlama, lokomotor hareketler gibi at davranışlarının çoğunu ilk gün ve sonraki günlerde yapabilir. Sosyalleşme dönemi 2 -3 aylıkken başlar.
Atların kapalı bir alanda bakılması, hareket imkânlarının kısıtlanması, gıdalarının tümünün bir arada verilmesi, yemlerindeki lif oranının düşürülmesi ve birbirlerini görmelerinin engellenmesi gibi durumlar stereotipik davranışların ortaya çıkmasının nedenleri olarak gösterilmektedir. Atlardaki stereotipler; oral stereotipler ve lokomotor stereotipler olarak sınıflandırılır.
Domuzun evcilleştirilmesi yaklaşık MÖ 7.000 yıl önce Yakın Doğu'da yapılmıştır. Evcil domuz, Sus scrofa ve Sus vittatus’nun melezlemelerinden oluşmuştur.
Anaerkil topluluklar hâlinde bulunan yaban domuzu sürüleri bir veya birkaç dişi domuz ve onların yavrularından oluşur. Erkek domuzlar sadece üreme döneminde dişi sürülerine katılır. Dişi sürülerin grup büyüklüğü yaklaşık 2 -6 bireydir.
Bir domuz grubunda, istikrarlı bir hiyerarşi vardır. Gruplarda dişi domuz dominant bireydir ve kendi grubunun içinde linear bir hiyerarşiyi de sağlar.
Çiftleşme mevsiminde, dişi ve yavru grubuna bir erkek domuz katılarak üreme grubu oluşturulur. Bu dönemde erkek domuz dominantlığı üstlenir.
7–8 aylıkken gruplarından ayrılırlar ve 2 -3 genç domuzdan oluşan küçük gruplar oluşturulur. 3 yaşından büyük erkek domuzlar yalnız bir yaşamı tercih eder.
Bir dişi domuz, doğurmak için anne -yavru grubundan geçici olarak ayrılır.
Domuzlar, 100 -2500 hektar menzile sahip alanlara yuva olarak bağlılık gösterir.
Dominant domuzlar, çevreyi metakarpal bezleri ile baskınlık izi ve üreme sinyalleri için işaretlerler. Erkeğin tükürük feromonları ve prepusyal feromonlar, dişi domuzun östrus belirtilerinin ortaya çıkmasını sağlar. Dişiler ise östrus sinyalini idrarları ile yayar.
Domuzlar, homurdanma, tiz sesle sızlanma, hırıltı ve inleme gibi sesleri; kur yapma, annelik, zıtlaşma ve yardım çağrısı gibi amaçlarla kullanırlar.
Opak göz zarı olan domuzlar temel olarak görsel sosyal davranışlardan etkilenmezler.
Domuzlar omnivor hayvanlardır ve beslenme tercihlerini kolayca değiştirebilirler. Ot, kök, çilek, tohum, meyve gibi bitkisel kaynakların yanında solucan, kurbağa, yumurta, yavru kuş ve kemirgen de tüketirler.
Domuzlar normal olarak diürnaldir (gündüz aktif), ancak noktürnal (gece aktif) aktiviteye kolayca geçebilir.
Domuzların çok az ter bezi olduğu için ve neredeyse derileriyle nefes alamazlar. Bunun yerine, ortam sıcaklığı yükseldiğinde vücutlarını soğutmak için su veya çamur içinde yuvarlanmayı tercih ederler.
Gebe olmayan domuzlar 21 gün aralıklarla 3 gün süren kızgınlık gösterirler. Çiftleşme uyarımı sonbaharda zirve yapar, ancak yılın herhangi bir zamanında çiftleşme ve yavrulama gerçekleşebilir.
Domuzların kur yapma ve çiftleşme davranışları her iki tarafın karşılıklı sinyal ve uyarılma dizileri ile karakterizedir.
Ortalama 115 günlük gebelik süresi sonunda domuzlar, gruplarından ve yuva alanlarından ayrılarak yuva ve doğum yapacak uygun bir yer ararlar. Domuzlar yuva yapma davranışı gösteren tek toynaklı türdür.
Doğum 4 -6 saat sürer. Doğum esnasında domuzlar genellikle yan yatar hâlde dururlar. Bir batında 10 ve üzeri yavru doğuran domuz, yeni doğan yavrularını yalamaz ve nadiren onları koklar.
Domuzlar genellikle bir yana doğru yatarak ve homurtular çıkararak yavrularını emzirirler. Doğar doğmaz yavrular bir meme başına yönelir ve sonra hep aynı meme başını kullanır.
Kapalı yerde tutulan domuzlar sıklıkla ısırma, kemirme ya da çiğneme taklidi gibi sterotipik davranışlar yaparlar.
Genç domuzlarda özellikle sütten erken kesme ve kalabalık ve kötü koşullarda tutma, şişmanlatma gibi durumlar; böğür ve göbek emme, karına burun atma ve kulak ya da kuyruk ısırma gibi sterotiplere neden olabilir.