Hayat Sigortaları
Hayat sigortası, bir gün her canlının tecrübe edeceği ölüm olayı sonucunda o kişinin ailesine belirli bir süre sonunda hayatta kalması halinde ise kendisine ekonomik değeri olan bir gelir sağlayan sigorta türüdür. Hayat sigortacılığının insan yaşamı üzerine sağladığı bu katkı, yüzyılı aşkın süredir sosyal güvenlik sistemleriyle de desteklenmektedir. Bu yapısıyla hayat sigortaları sosyal güvenlik sistemlerinin yükünü alır. Hayat sigortasında tazminat taraflarca kendi aralarında belirlendiği ve sigortacı da bu meblağı ödemekle yükümlü olduğu için bir meblağ sigortası türüdür. Eski dönemlerde bireylerin vefatına ilişkin tazminat ödemesi ön gören bu sigorta türü, günümüz modern toplumlarında çeşitli emeklilik veya yatırım fonlarında değerlendirilen, birikim sağlayan ve bireylerin emeklilik dönemlerinde rahat etmelerini amaçlayan bir içeriğe sahiptir. Özetle hayat sigortacılığı hem bireylerin vefatına ilişkin geride kalanların ekonomik kayıplarını engellemek hem de hayatta kalmaları durumunda emeklilik veya yaşlılık dönemlerini güvence altına almak amacını taşır.
Hayat sigortaları, hayat dışı sigortalardan çok önemli bir farkla ayrışmaktadır. O da riskin yani ölümün bir gün mutlaka gerçekleşecek olmasıdır. Oysa hayat dışı sigortalarda riskin hiç gerçekleşememe ihtimali de vardır. Sigortacılığın teorisine göre riskin gerçekleşmesinin kesin olduğu bir ortamda sigortadan bahsetmek imkânsızdır. Her ne kadar hayat sigortacılığında riskin gerçekleşmesi kesin gibi görülse de bunun ne zaman gerçekleşeceği de olasılıksal bir hesaplamayla netleştirilebilir. Ölüm istatistikleri bireylerin hangi yaşta daha ne kadar yaşayacaklarına ilişkin önemli çıkarımlar sağlamaktadır.
Hayat sigortası, can sigortalarının kapsamına giren bir sigorta dalıdır. Türk sigorta mevzuatına göre hayat sigortalarının tanımı Hayat Grubu Sigortaları Yönetmeliği’nde belirtilmiştir. “Sigortalıya yaşlılığında sıkıntıya düşmeden hayatını sürdürme imkânı sağlamak, ölümü halinde ise geride kalan bakmakla yükümlü olduğu aile fertlerinin ekonomik sıkıntıya düşmemesini sağlamak” hayat sigortasının ortaya çıkış nedenidir. “Ancak sigortanın mantığı ağırlıklı olarak ölüm ve yaşam olasılıkları üzerinden yürütülür. Örneğin, sigortacının ödeme zorunluluğu, sigortalının sözleşme süresi içerisinde ölmesi koşuluna bağlanmış olabilir (Sınırlı Süreli Hayat Sigortası). Bu süre 5- 10 yıl gibi belirli bir süre olabilir veya bütün bir ömür boyu devam etmek üzere düzenlenebilir (Tam Hayat Sigortası). Sigortalının sözleşme süresi içerisinde ölmesi halinde mirasçılarına hayat tablosunda belirlenen ölüm olasılıkları ve birikim katsayısı dikkate alınarak sigortacı tarafından ödeme yapılır.”
Diğer yandan sigortalının yaşama olasılığına karşı hayat sigortası türleri de bulunmaktadır. Belirttiğimiz gibi hayat sigortaları yalnızca ölüme karşı yapılan sigortalar değildir. Kapital ve Gelir amaçlı birikim içeren hayat sigortaları bunlara örnektir. Zaman içerisinde yaşam veya ölüm risklerinden birini tercih etmek istemeyip iki riski birlikte tercih eden kişiler nedeniyle karma hayat sigortası adı verilen üçüncü bir tür daha geliştirilmiştir. Kama hayat sigortası, kişinin belirli bir zaman aralığı (örneğin 5 yıl, 10 gibi) içinde hayatta kalması halinde kendine, bu zaman aralığında ölmesi durumunda ise birinci derece yakınlarına tazminat ödeyen bir sigortadır. Dolayısıyla bu sigortalarda riskin gerçekleşmeme şansı yoktur. Sigortacı mutlaka bu süre içinde veya sonunda tazminat ödeyecektir. Bu nedenle bu tür sigortalarda prim çok daha yüksektir. Zira sigortalı primi hem hayatta kalma riski hem de ölüm riski ödeyecektir.