Sigorta Gereksinimi ve Temel Sigorta Ayrımı
Gerek bireyler gerekse de işletmeler düzeyinde, en etkin risk transferi yolu olarak sigortayı tanımlayabiliriz. Sigortacılık sistemi, toplumların ekonomik ve sosyal gelişmişliğinin en temel garantisidir. Bir ülke için değer taşıyan ne kadar menfaat varsa bunlar ancak sigorta sistemiyle güvence altına alınabilir. Günümüz büyük işletmeleri ancak sigorta güvencesiyle uluslararası yatırımlarını gerçekleştirebilirler. Toplumlarda kaos ve çatışmaların önüne geçilmesinde, refahın sağlanmasında ve en önemlisi büyük tasarruflar yoluyla ülke ekonomisine fon yaratması sebebiyle sigortacılık sistemi dünyada eşi benzeri olmayan bir sistemdir. Güçlü bir sigorta sektörü, sosyal güvenlik sistemine alternatif ürünler yaratarak devlet bütçesi üzerindeki baskıyı hafifletir.
Literatürde sigorta türleri birkaç farklı şekilde ayrıştırılmaktadır. Çok eski çalışmalar incelendiğinde nakliyat ve nakliyat dışı ayrımı yapıldığı görülmektedir. Hukuk kaynaklarına bakıldığında ise zarar ve meblağ sigortası ayrımı yapıldığı dikkati çeker. Uygulamacıların ise mal, can ve sorumluluk sigortaları şeklinde üçlü bir ayrım yaptıkları fark edilir. Kitabımızın bu bölümünde biz, mal, can ve sorumluluk sigortaları şeklindeki ayrımı kullanmayı tercih edeceğiz.
Ancak bu ayrımın hemen öncesinde sigortanın uygulamacı perspektiften özel sigortacılık – sosyal sigorta şeklinde ayrıştırılarak ifade edilmesi daha uygun olacaktır. Sosyal sigortanın temel mantığı, bir toplumda her bir bireyin karışılacağı ortak ve kaçınılmaz risklere karşı devletlerin güvence sağlamasıdır. Özel sigorta ise devlet güvencesinden ziyade bu işi meslek edinmiş özel sigorta şirketlerince, bireylerin toplumsal hayatta başlarına gelebilecek olumsuz olayların ekonomik kayıplarından korunma sağlayan sigortalardır. Özetle özel sigorta, sosyal sigortaya kıyasla çok fazla sayıda riskin ekonomik kayıplarına çare olmaya çalışır. Özel sigortacılığın mal, can ve sorumluluk risklerine karşı sağladığı güvence, onu toplumsal yaşamın her alanında aktif kılar.
Literatürdeki ayrımlardan bir tanesi olan zarar & meblağ sigortası ayrımına kısaca değinelim. Zarar sigortaları, gerçekleşen zarar kadar tazminatın ödendiği sigortaları niteler. Bu tür sigortalarda tazminat, ortaya çıkan zararın piyasa rayici üzerinden hesaplanmış halidir. Konut, işyeri, makine, elektronik cihazlar, otomobiller ve benzeri birçok menfaatimiz için yaptırdığımız sigortalar bu gruba girmektedir. Buna ek olarak zarar sigortalarında üçüncü şahıslara vereceğimiz zararla da güvence altına alınır. Diğer yandan meblağ sigortası ise sigortalı ve sigortacı tarafından riskin gerçekleşmesi anında ödenmesi gereken tutarın önceden belirlendiği, daha açık bir ifadeyle bir meblağ ile sınırlandığı sigortalardır. Bu grup sigortalar çok çeşitli değildir. Hayat sigortası, meblağ sigortasına verilebilecek en güzel örnektir. Hayat sigortasında, sigortacı ile sigortalı tazminat tutarını birlikte belirler ve risk gerçekleştiğinde bu belirlenen meblağın tamamı ödenir. Zarar sigortalarında bir malın piyasa rayiç bedeli esas alınır ve bu değer bir kez sigortalanabilir. Daha açık bir ifadeyle örneğin bir otomobilimiz varsa, bu otomobile aynı süre için aynı sigortayı ikinci bir kez satın alamayız.
Biraz önce de değinildiği üzere bir diğer sık kullanılan ayrım ise aşağıdaki gibidir:
Mal sigortaları: Mal sigortaları, bireylerin sahip olduğu somut varlıklarında/menfaatlerinde meydana gelebilecek kayıplara karşı güvence sağlayan sigortalardır.
Can sigortaları: Can sigortaları, sigortalıların ölüm, sakatlık, hastalanma, kaza geçirme gibi tehlikelere karşı güvence altına alındığı sigortalardır.
Sorumluluk sigortaları: Üçüncü şahıslara verilecek zararlardan dolayı yöneltilecek tazminat taleplerinden korur.