Sıvı-Elektrolit, Asit-Baz Dengesi, Dengesizlikleri ve Şok

Yaşam için iki temel madde, su ve oksijendir. Organizmadaki (vücut) bütün metabolik olaylar su ile gerçekleşir ve artık madde yine su ile taşınarak organizmadan uzaklaştırılır. Sıvı ve elektrolitler vücudumuz için önemli maddelerdir. Vücudumuza alınan su ve elektrolitler ile çıkardığımız su ve elektrolit miktarı eşit olmalıdır. Aksi takdirde sıvı elektrolit dengesizliği ortaya çıkar. Önce organizma bazı mekanizmalar ile dengesizliği düzeltmeye çalışır. Düzelmediği takdirde tıbbi olarak tedavi gerekir.

Sıvı elektrolit bozukluklarına neden olan başlıca faktörler:

  • Sıvı-elektrolitlerin az olması
  • Sıvı-elektrolitlerin fazla olması
  • Sıvı-elektrolitlerin bedende tutulması
  • Düzenleyici sistemlerin bozulması

Sıklıkla görülen sıvı elektrolit bozuklukları ise;

Hipernatremi (Kanda sodyum yoğunluğunun fazla olması): Sodyum değerinin 145 mEq/l’nin üzerinde olmasıdır.

Hiponatremi (Kanda Sodyum yoğunluğunun az olması): Sodyum değerinin 135 mEq/l’nin altında olmasıdır.

Hiperkalemi: Serum potasyumunun düzeyinin 5 mEq/l’ nin üzerinde olmasıdır.

Hipokalemi: Serum potasyumunun 3,5 mEq/l’ nin altında olmasıdır.

Hiperkalsemi: Serum kalsiyum düzeyinin % 10,5 mg/dl’nin üstünde olmasıdır.

Hipokalsemi: Serum kalsiyumunun %8,5 mg/dl’ın altında olmasıdır.

Hipermagnezemi: Serum magnezyum (Mg) düzeyinin 2,7 mEq/l’nin üstünde olmasıdır.

Hipomagnezemi: Serum magnezyum düzeyinin 1,5 mEq/l’nin altında olmasıdır.

Asit-baz denilince aklımıza hidrojen iyon dengesi gelir. Herhangi bir nedenle denge bozulduğu zaman düzeltilmesi gerekir. Vücuttaki tampon sistemler, böbrekler ve akciğerler bazı fonksiyonları ile durumu düzeltmeye çalışır.

Asit-baz dengesizlikleri: Solunum Asidozu (Respiratuar Asidoz): Akciğerlerden CO2 ’in atılmasında bozukluk olmasıdır.

Metabolik Asidoz: Vücut sıvılarında bikarbonat (HCO3 - ) yoğunluğunun düşmesiyle birlikte H+ artması nedeniyle gelişir.

Solunum Alkalozu (Respiratuar Alkoloz): Solunum hızı ve derinliğinin artmasıyla bedenden fazla miktarda CO2 kaybıyla gelişir. Yoğun bakım ünitelerinde en sık görülen asit-baz dengesizliğidir.

Metabolik Alkaloz: Plazmada HCO3 - ’ ın yükselmesi ya da H+ yoğunluğunun kaybı sonucu ortaya çıkar. Kan pH’ ı yükselir ve alkali tarafa kayar.

Kan gazı analizi, asit-baz dengesizliklerini tanılamak amacıyla sıklıkla kullanılmaktadır.

Analiz genellikle arterial kan gazı örneği ile yapılır. Kan gazları; hasta kanının pH’ ını, akciğerlerin kan akımına ne kadar O2 verdiğini (pO2), akciğerlerin hücrelerin artığı olan CO2 ’i ne kadar elimine ettiğini (pCO2) gösterir.

Şok, organizma için acil olarak tedavi edilmesi gereken bir durumdur. Farklı çeşitleri vardır ve her tipinin belirti ve bulguları farklılık gösterdiği gibi tedavileri de çeşitlilk göstermektedir.

Şokun Sınıflandırılması

Altta yatan nedene göre şok için farklı gruplandırmalar yapılmıştır.

Şokun Evreleri

Şok, genel olarak 3 evrede incelenebilir. Bunlar:

  • Evre [Başlangıç evresi (kompanse evre)]
  • Evre (Dekompanse şok evresi)
  • Evre [Geri dönüşsüz (Irreversible) ya da geç şok evresi]

Hipovolemik Şok: Hipovolemik şok, intravasküler volümün azalmasına bağlı gelişen ve en yaygın görülen şok tipidir.

Kardiyojenik Şok: Kardiyojenik şok, kardiak outputun yeterli doku perfüzyonunu sağlayamadığı durumlarda oluşur. Kalbin pompa gücünün bozulması sonucu ortaya çıkar.

Septik Şok: Genellikle gram (–) mikroorganizmaların, stafilokok ve enterokokların neden olduğu şok tipidir. Virüs ve mantarlar da, özellikle immün sistemi yetersiz olan kişilerde septik şoka neden olabilir.

Nörojenik Şok: Nörojenik şokta vazodilatasyon gelişir ve kardiyak output düşer. Nörojenik şok; beyne ilişkin hastalıklar, derin genel anestezi, spinal anestezi, spinal kord yaralanmalar, hipoglisemi, uzun süre sıcağa maruz kalma, aşırı dozda sedatif, barbitürat ya da narkotik ilaçların alınması sonunda ortaya çıkar.