Halkla İlişkilerde Görsel İletişim

İnsan gözü ile görülen, algılanan her şey görseldir. Görme duyusu yoksa, görsel iletişim sürecinden söz etmek de olanaksızdır. Ancak, görsel iletişim sürecinin sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için, nesnenin sadece “görülebilir” olması yeterli olmamaktadır. Kaynak, mesajı gönderirken hedeflediği amaçlara uygun, tutarlı ve etkin olmalıdır. Bu nedenle de sürecin sağlıklı işlemesi ve görsel iletişim aracının, doğru bir şekilde tasarlanmış olması gerekmektedir.

Bir tasarım eylemi gerçekleştirilirken tasarımcı çeşitli evrelerden geçmektedir. Bu evreler, tasarım konusunun belirlenmesi, bilgi toplama evresi, yaratıcı evre, fikrin bulunması evresi, fikrin somutlaştırılması evresidir. Fikrin somutlaştırılmasının ardından ortaya çıkan materyaller hedef kitleye ulaştırılmaktadır. Tüm bu sürecin hedef kitlenin özelliklerine uygun olarak işlenmesi en önemli nokta olarak görülmektedir. Bu bağlamda insan algısı büyük önem taşımaktadır.

İnsanoğlu, çevreden gelen uyaranları, duyu organları ile alımlar ve karmaşık pek süreç sonucunda da çevreden edindiği bilgileri algılayarak yorumlar .

Algılama, duyumdan farklı bir süreçtir. Duyum tamamen fizyolojik olarak gerçekleşirken algılama, psikolojik pek çok sürecin birleşimiyle ortaya çıkmaktadır.

Bazı durumlarda da baktığımız yerde gördüklerimiz gerçeğin kendisinden oldukça farklı olabilmektedir. Bu duruma “algı yanılmaları” adı verilmektedir. Algı yanılmalarının tümü görsel iletişim sürecinde önemli bir yere sahiptir ve görsel iletişim sürecinin etki boyutunda önemli ölçüde katkı sağlamaktadır. En bilinen algı yanılmaları, ponzo, damalı gölge, Müller -Lyer, poggendorff, wundt, zöllner, bourdon, artimaj ,belirsiz imge, kafe duvarı ve ebbinghaus yanılsamlarıdır.

İnsan beyni, çevresindeki uyaranları algılarken, belirli özellikler göstermektedir. Bu çerçevede algıda seçicilik ve algısal örgütleme, algısal süreçleri meydana getirmektedir. Algısal seçicilik, insanın, çevreden gelen uyarılardan sadece kendisi ile ilgili ve kendisi için gerekli olan uyaranları seçerek algılamasıdır. Algısal örgütleme ise insanın uyaranları düzenleme ve sistemleştirme eğilimidir. Gestalt kuramı, algısal örgütlemeyi tanımlamaktadır. Şekil -zemin ilişkisi, tamamlama, devamlılık, yakınlık, benzerlik algısal örgütlemenin türlerini tanımlamaktadır. Ayrıca insanın doğduğu andan itibaren edindiği yaşamsal deneyimler nedeniyle değişmez algısal özellikleri bulunmaktadır. Bunlar, büyüklük değişmezliği, biçim değişmezliği ve renk ve parlaklık değişmezliği olarak adlandırılmaktadır.

İnsan beyni iki boyutlu göz yapısına rağmen, gözün fizyolojik özellikleri nedeniyle üç boyutlu olarak algılayabilmektedir. Bu durum insana, derinlik ve uzaklık algısı yeteneği kazandırmaktadır.

Görsel iletişimde kullanılan çeşitli görsel tasarım ilkeleri bulunmaktadır. Bunlar, nokta ve çizgi, renk ve ton, doku, biçim, ölçü, yön, görsel hiyerarşi ve orantı, denge ve tipografi olarak sıralanabilmektedir.

Bir kurumun halkla ilişkiler departmanı için en önemli konu, o kurumun imajıdır. Halkla ilişkilerin görevi, kurum imajını en iyi şekilde oluşturmak, olumsuz yönleri olumluya çevirmektir. İmaj oluşumunda ise görsellik, dikkate alınması gereken noktaların en başında gelmektedir.

Kurumun görsel kimliği tasarlanırken, öncelikli olarak ele alınması gereken unsur ise hedef kitlenin algılama biçimidir. Başarılı bir imaj için, kurumun görsel kimliği tasarlanırken ve yapılandırılırken, imajın oluşumunda alıcıların çözme ve algılama biçimlerinin baskın bir rol oynadığı unutulmamalıdır.