Kronik Hastalıklar

Kronik hastalıklar, bulaşıcı hastalıklardan farklı olarak genellikle uzun süreli olma eğilimindedir ve genetik, fizyolojik, çevresel ve davranışsal faktörlerin bir kombinasyonu sonucu ortaya çıkarlar. Kronik hastalıkların başında kalp hastalıkları, inme, kanserler, kronik solunum yolu hastalıkları (kronik obstrüktif akciğer hastalığı ve astım vs.) ve diyabet gelmektedir.

Kronik Hastalıkların Önemi

İnsanların yaşam süresinin uzaması, hareketsiz yaşam, sağlıksız beslenme davranışları, tütün ve alkol gibi zararlı alışkanlıklar, çeşitli çevresel faktörler gibi nedenler ile KH’da önemli artışlar görülmeye başlanmıştır. Kronik hastalıkların sıklığındaki artışın en başta gelen nedeni yaşlı nüfusun artması ile birlikte risk faktörlerinin etkilerinin kümülatif olarak ortaya çıkmasıdır. Türkiye halen %8,5 olan yaşlı nüfus oranı artmaktadır. Yükselen yaşlı nüfus oranları beraberinde KH’ın artan yüklerini de getirmektedir. Kronik hastalıklar, her yıl tüm dünyada meydana gelen ölümlerin %71’inin sebebini oluşturur ve yaklaşık 41 milyon insan KH nedeni ile ölmektedir.

Kronik Hastalıklar ve Hastalık Yükü Kavramı

KH’ın etkilerini değerlendirebilmek için standardize edilmiş hastalık yükü kavramı kullanılmaktadır. Hastalık yükünü ifade etmede yaygın olarak kullanılan ölçüt, yeti yitimine ayarlanmış yaşam yılı (DALY)’dır.

Dünya genelindeki ölümlerin % 70'i KH’a bağlı olarak görülmektedir. Hastalık yükü nedenlerine yönelik yapılan tahminler KH’ın muazzam etkisini ortaya koymaktadır. Ölüm nedenlerinin başında %42 ile KVH, ikinci sırada %21 ile kanserler gelmektedir. Kronik hastalıklara atfedilen DALY, sırası ile iskemik kalp hastalıkları, bel ve boyun ağrısı, KOAH, diyabet ve ruhsal hastalıklardan kaynaklanmaktadır. Ülkemizde erkeklerde DALY’e neden olan ilk üç risk faktörü tütün kullanımı, sağlıksız beslenme ve yüksek VKİ iken; kadınlarda yüksek VKİ, sağlıksız beslenme ve yüksek kan basıncıdır.

Kronik Hastalıkların Risk Faktörleri

Kronik hastalık yükünün çoğu temelde tütün dumanı, aşırı tuz tüketimi, alkol, yetersiz fiziksel aktivite gibi değiştirilebilir risk faktörlerine bağlıdır. Sigara içmek dünya çapında erken ölüm ve sakatlık için önemli risk faktörlerinin başında gelmektedir. Kronik hastalıkların temelinde yatan zararlı alışkanlıklardan birisi de alkol kullanımıdır. Alkol, insan sağlığına verdiği zararların yanında ciddi boyutlarda sosyal sorunlara da zemin oluşturabilmektedir. Aşırı ve sağlıksız beslenme, insan ve toplum sağlığını tehdit eden bir başka KH risk faktörüdür. Hipertansiyon, diyabet, KVH ve bazı kanserler beslenme ile ilişkilendirilmektedir. İnsanların değişen yaşam tarzı, yetersiz fiziksel aktivite problemini de beraberinde getirmiştir. Düzenli ve yeterli fiziksel aktivite, hipertansiyon, koroner kalp hastalığı, inme, diyabet ve meme ve kolon kanseri dahil olmak üzere birçok hastalığın riskini azaltır.

Kronik Hastalıkların Görülme Sıklığı

Kronik hastalıklar şu anda küresel olarak diğer tüm diğer nedenlerden daha fazla ölüme sebep olmaktadır.

Tüm kalp hastalığı kaynaklı ölümlerin %17’sine tütün kullanımı neden olmaktadır. Dünya genelinde 1 milyardan fazla sigara içicisi vardır. Küresel Yetişkin Tütün Araştırması verilerine göre ülkemizde tütün kullanma prevalansı %31’dir. KVH'a bağlı ölümlerin %80'i kalp krizi ve inmeden kaynaklanmaktadır. Yirmi yaş üzeri dünya nüfusunun yaklaşık dörtte birinden fazlası hipertansiyon hastasıdır.

Dünyada diyabetli yetişkinlerin sayısının 1980- 2014 yılları arasında neredeyse dört katına çıkarak, 108 milyondan 2014'te 422 milyona ulaştığı bildirilmektedir. Obezite prevalansı, dünya çapında 1980 ile 2008 arasında neredeyse iki katına çıkmıştır. DSÖ’ne göre 2016 yılında, 18 yaş üzeri nüfusun %39’u aşırı kilolu, %13’ü ise obezdir. Küresel olarak dört yetişkinden birinin yeterince hareket etmediği, bu oranın ergenlerde %80’lere çıktığı bildirilmektedir. Fiziksel aktivite konusunda yapılmış çalışmalara bakıldığında ülkemizde de aktivite düzeylerinin düşük olduğu görülmektedir. KVH, dünya çapında ölümlerin bir numaralı sebebidir. Bu ölümlerin %80’i kalp krizi ve inmeye bağlıdır. Ulusal Hastalık Yükü Çalışması sonuçlarına göre ülkemizde toplam hastalık yükünün %8’i KVH’a, %5’i serebrovasküler hastalıklara bağlıdır. Küresel Hastalık Yükü Çalışması sonuçlarına göre, 2016 yılında dünya genelinde 251 milyon KOAH vakasının bulunduğunu bildirilmektedir. KOAH prevalansı, ülkemizde 2000 yılında yürütülen Ulusal Hastalık Yükü Çalışması sonuçlarına göre %10,2, astım prevalansı ise %3,8’dir. IARC verilerine göre 2012 yılında kadınlarda en sık görülen ilk üç kanser sırası ile meme, kolorektal ve rahim ağzı iken; erkeklerde akciğer, prostat ve kolorektal kanserleridir. IARC verilerine göre dünyada en çok ölüme neden olan kanserlerin başında akciğer kanseri gelmektedir. TKrHRF çalışması sonuçlarına göre ülkemizde 2011 yılında kanser sıklığı 65 yaş üzeri nüfusta %3, tüm yaş gruplarında ise %1’dir. Kadınlarda sırası ile en sık meme, rahim ağzı ve rahim kanserleri görülürken; erkeklerde prostat, kolorektal kanserler ve non- hodgkin lenfoma görülmektedir.

Kronik Hastalıkların Önlenmesi ve Kontrolü

KH’ın bireyler ve toplumlar üzerindeki etkisini azaltmak için tüm sektörlerin etkili işbirliği yapması ve önleme politikalarının teşvik edilmesini gerektiren kapsamlı bir yaklaşıma ihtiyaç vardır.