Tasnif Çalışmaları (Hicri II. Asır)

Hadisler, Hz. Peygamber döneminden itibaren öğrenilip öğretilmeye, sonraki nesillere aktarılmaya başlanmıştır. İlk dönemlerde ağırlıklı olarak ezber yoluyla korunan hadisler, zaman içerisinde yazılı olarak da kaydedilmiştir.

Hicri ikinci asrın başlarında Halife Ömer b. Abdülaziz, hadislerin kaybolabileceği endişesiyle valilere mektup yazarak bölgelerindeki hadislerin yazılıp gönderilmesini istemiştir. Bunun üzerine hadisler pek çok âlim tarafından yazılıp hilafet merkezine gönderilmiştir. Konularına ve ravilerine bakılmaksızın toplanan bu hadisler, kolayca istifade edilebilmesi için daha sonra belli sistemlere göre tasnif edilmiştir.

Hadislerin konularına veya ravilerine göre sınıflandırılması anlamına gelen tasnif, hicri ikinci asrın ortalarına doğru başlamış ve bu dönemde ilk musannef eserler ortaya çıkmıştır. Bu dönemde, günümüze ulaşan/ulaşmayan pek çok eser tasnif edilmiştir. Hadis kitaplarının tasnifi faaliyetleri, hicri II. asrın ortalarından IV. asrın ortalarına kadar devam etmiştir. Tasnif faaliyeti üçüncü asırda olgunluk dönemine ulaşmış ve en meşhur hadis kitapları olan Kütüb -i Sitte, yani altı kitap bu dönemde telif edilmiştir.

Kitapların tasnifinde iki ana metot; ale’r -rical ve ale’l -ebvab tasnif sistemi esas alınmıştır. Sonraki dönemlerde bu ikili tasnif sistemi yanında farklı tasnif sistemleri de geliştirilmiştir.

Ale’r -rical sistem; hadislerin, konularına bakılmaksızın ya ilk ravilerine ya da son ravilerine göre tasnif edilmesidir. Senedin sonundaki ravilere (sahabilere) göre tasnif edilen sistemde sahabi raviler, farklı kriterlere göre sıralanır ve her birinden rivayet edilen hadisler, konularına bakılmaksızın isimleri altına kaydedilir. Kriter olarak da sahabilerin Müslüman olmadaki önceliği, Hz. Peygamber’e yakınlık derecesi vb. özellikleri dikkate alınır. Müsned diye isimlendirilen bu türün en meşhur örnekleri Ebû Dâvûd et -Tayâlisî (ö. 204/819) ile Ahmed b. Hanbel’in (ö. 241/855) el-Müsned adlı eserleridir.

Senedin başındaki ravilere (müellifin hocasına) göre tasnif edilen sistemde ise müellif, kendi hocalarını alfabetik sıraya koyar ve her birinden rivayet edilen bazı hadisleri isimleri altına kaydeder. Bu şekilde tasnif edilen eserlere mu‘cem denir. Bu türün en meşhur örneği Taberânî’nin el-Mu‘cemu’l -evsat ile el-Mu‘cemu’s -sağîr adlı eserleridir.

Ale’l -ebvab sistemde ise hadisler, kimin tarafından rivayet edildiğine bakılmaksızın ihtiva ettiği konulara göre tasnife tabi tutulur ve aynı konudaki hadisler alt başlıklarıyla birlikte bir araya getirilir. Hicri ikinci asırda ale’l -ebvab sistemle tasnif edilen hadis eserleri genellikle câmi‘ler, musannefler ve sünenlerdir.

Câmi‘, hadis ilminde dinin hemen her alanıyla ilgili hadisleri konularına göre bir araya toplayan eser türüne denir. Câmi‘ler hicri ikinci asırdan itibaren tasnif edilmeye başlanmış olup bu türün ilk örneği Ma‘mer b. Râşid’in (ö. 153/770) el- Câmi‘ adlı eseridir.

Musannef, hadis edebiyatının bir telif çeşidi olarak daha çok; merfu, mevkûf ve maktu rivayetlerin fıkıh konularına göre tertip edildiği kitap anlamında kullanılmıştır. İmâm Mâlik’in el -Muvatta ve Abdürrezzâk b. Hemmâm’ın el - Musannef adlı eserleri de ale’l -ebvab sistemin günümüze ulaşan ilk örnekleridir.

Sünnetler anlamına gelen es -sünen, fıkıh bâblarına göre tanzim edilen ve daha çok ahkâm hadislerinden oluşan eser türüne denir. Sünenler, hicri II. asrın ortalarından itibaren ortaya çıkmaya başlamış ve sonraki dönemlerde pek çok sünen tasnif edilmiştir.

Hadislerin konularına göre tertip edildiği bir başka eser türü de el -Âsâr adıyla anılan kitaplardır. Bu eserlerde hadisler, fıkıh konularına göre bir araya getirilmiştir.