Haber Toplama Yöntemi Olarak Görüşme, Röportaj ve Söyleşi
“Haber toplama”nın en yaygın ve en bilinen yolu görüşme/konuşmadır. Gazeteciler öteden beri haber olabilecek şeyleri öğrenmek için görüşme tekniğini kullanmış, mülakat/söyleşi ve röportaj yapmıştır.
Röportaj denince akla gelen yüz yüze/karşılıklı görüşmedir. Edebi yönü ağır basan röportajlar olduğu gibi, önemli/ilginç bir olayın ardından çabucak yazılmış kısa röportajlar da vardır.
Özde soru‐cevaba dayalı mülakat, tür olarak ilk kez, İngiltere ve ABD’de kullanılmıştır. ABD’de, 1830’lardan sonra bazı yazar, düşünür ve gazete yöneticilerinin haberlere yeni bir boyut katmak için sokaktaki sıradan insanın yaşamını yansıtma çabası gazete sütunlarında kendini göstermiştir.
1832’de İngiltere’de yayımlanmaya başlanan magazin gazetelerinde “insanı ilgilendiren haberler” (human interest news) mülakatları da kullanarak yazılmıştır. Fransa’da bu türün en güzel örneklerini de Honoré de Balzac ve Emile Zola gibi yazarlar vermiştir.
William Churchill ile Howard Russell Kırım Savaşı’nda muhabirlik yaparak gönderdikleri haberlerle röportaj türünün Türk basınındaki ilk örneklerini ortaya koymuştur.
Türk basınında röportaj türünün en önemli isimlerinden biri Yaşar Kemal’dir. Yaşar Kemal’in Yanan Ormanlarda Elli Gün (1955) Çukurova Yana Yana (1955) Peri Bacaları (1957) Bu Diyar Baştan Başa (1971) Bir Bulut Kaynıyor (1974) adlı kitapları Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan ve Çukurova’daki tanıklıklarına, görüşmelerine konuşmalarına dayanan röportajlardan oluşmuştur.
Türkiye’de 1940 ve 50’li yıllarda anılan isimlerin çabalarıyla gelişen ve yaygınlaşan röportaj türü, basın özgürlüğüne bağlı olarak gelişme kaydetmiştir. 1970’li yıllarda Abdi İpekçi, Halit Çapın, Cüneyt Arcayürek, 1980’lerde Emin Çölaşan, Mehmet Ali Birand, Uğur Dündar bu dalın başarılı isimleri oldu. 1990’lardan itibaren de özellikle kadın röportajcılar (Neşe Düzel, Nilgün Cerrahoğlu, Nuriye Akman, Ayşe Arman, Sedef Kabaş, Balçiçek Pamir) öne çıktı.
Türk Dil Kurumu sözlüğünde Fransızca “reportage” sözcüğünden Türkçeye geçtiği belirtilen “röportaj” sözcüğüne şu karşılık verilmiştir: “Konusu bir soruşturma, araştırma olan gazete veya dergi yazısı.”
Günümüzde daha çok “söyleşi” diye adlandırılan “mülakat”, üçüncü kişilere aktarılmak amacıyla, belirli konu ya da konularda, herhangi bir kaynağa sorular yönelterek bilgi, görüş, düşünce derlemeye dayalı bir yazı türüdür. Söyleşi, günümüz gazeteciliğinde de geniş ölçüde kullanılmaktadır. Haberden ziyade eğlendirme, vakit geçirme, rahatlatma amaçlı görüşmenin/konuşmanın adı olan mülakat/söyleşi, konusu/içeriği kadar formatı bakımından da farklılık gösterir.
Röportaj yazısı kavramı ile kastedilen gazetecinin/röportajcının ciddi/önemli bir konuda, önceden hazırlıklar yaparak konunun uzmanı, ilgilisi, yetkilisi ile konuşması ve elde ettiği bilgileri, beyanları, iddiaları düz yazı formatında aktarmasıdır.
Karşılıklı konuşma türlerini anlatmakta kullanılan kavramların sayısının çokluğu aradaki farkları anlamayı zorlaştırmaktadır.
Haber, verilen bilgilerin gerçek ve kanıtlanır olması gereken bir türdür. Buna karşılık röportajda kanıtlama durumu söz konusu edilemez.
Röportaj yazarı okuyucuda inanç uyandırmaya çalışır. Oysa haberde, inanç, kanaat oluşturma, yönlendirme yapmaktan sakınmak gerekir.
Haber günlüktür ve tüketim ömrü kısadır. Röportajda ise bazen zaman unsuru çok önemli olmayabilir.
Röportaj; konusu, alanı, konuşulan kişi, yayınlanacak ortam vs. yönleriyle çok farklı boyutları olan bir yazı türüdür.
Duygusal içerikli röportaj, Biyografik röportaj, Tarihi röportaj, Araştırmacı ve yorumlayıcı röportaj, Renkli röportaj, Macera ve kişisel hikâye röportajı, Yerel bir durumu anlatan röportaj gibi türleri vardır.
Röportaj konuları çoğunlukla toplumsal gündemle ilgili konulardan seçilir. Bununla birlikte röportajın mutlaka toplumsal gündemle ilgili olması şart değildir. Röportajın konusunun toplumla ilgili olması daha uygundur. Yoğun gündem sebebiyle göz önünde olmayan ama toplumsal hayatla ilgili konular da büyük ilgi görebilir.
Başarılı bir röportaj, ön çalışma gerektirir. Ön çalışma, çok uzun zaman alabileceği gibi röportajcının rutin çalışma düzeni gereği sürekli de olabilir. Bazen de (özellikle söyleşi tarzındaki görüşmelerde) kişi odaklı çalışmak gerekir; böyle durumlarda belirli bir konuya odaklanılmaz, seçilen kişiyi tanıtıcı, ilginç, dikkat çekici, etkileyici, heyecan uyandırıcı, duygulandırıcı vs. cevapların alınması hedeflenir. Hazırlık aşamasında randevu alınır; Röportaj verecek kişi ile ilgili bilgi derlenir; Arşivlerden yararlanılır; Konu hakkında bilgi sahibi olunur; Sorular hazırlanır, düzenlenir. Yedek sorular ve Kullanılacak malzemeler hazırlanır.
Sorular açık‐seçik ve anlaşılır olmalı, Kapalı sorulardan uzak durulmalı, Açık sorular tercih edilmelidir.
Röportajın en önemli aşaması hiç şüphesiz görüşme aşamasıdır. Görüşme sırasında karşı tarafın tavır ve davranışlarına göre hareket etmek yararlı olacaktır; ancak yüzden gülümsemeyi eksik etmemek gerekir. Röportajı verenle konuşulan konu dışında tartışmaya girmemek gerekir. Temkinli ve tedbirli olunmalıdır; ses kaydı yapılıyor olsa da kısa kısa not almayı ihmal etmemek gerekir. Gazeteci konuştuğu konuya ve hazırladığı sorulara hâkim olmalıdır.
Görüşmenin/konuşmanın başarısı ‘iyi bir dinleme’ ile de yakından ilgilidir. Görüşen kişi duygu ve düşüncelerini tamamen yaptığı iş üzerinde odaklaştırmalıdır. Görüşmeci dinlemeyi sadece konuşmamak şeklinde algılamamalıdır. İyi bir dinleyici olan röportajcı karşı tarafın sessizliğinin/isteksizliğinin nedenini araştırır ve bunu gidermeye çalışır.
Başarılı bir görüşmenin/konuşmanın iyi bir röportaj olabilmesi röportajcının/gazetecinin konuşmayı yazıya aktarma becerisiyle de yakından ilgilidir. Okurların konuyu en iyi biçimde anlayabilmesini sağlamak için elverişli bir metin/öykü oluşturulmalı, kafa karıştıracak, merak veya kaygıya neden olacak unsurlar yazıya konulmamalı, konunun anlaşılmasını kolaylaştıracak görüşme dışı unsurların eklenmesi ihmal edilmemelidir. Elde edilen bilgiler ve açıklamalar “haber” olarak değerlendirilecekse haber kurallarına uygun olarak, “Önemli ne dedi?” sorusunun yanıtı verilerek metne başlanır ve genellikle “ters piramit” tekniği tercih edilerek yazılır. Görüşme/konuşma röportaj yazısı biçiminde değerlendirilecekse, oluşturulacak metin edebi yönü baskın bir hal alır. Karşılıklı konuşmaların geçtiği bir roman bölümü gibi kurgulanabilir. Görüşmenin/konuşmanın söyleşi tarzında soru - cevap formatıyla yazılması en kolay yöntemdir. Soru - cevap formatlı yazımlarda, röportaja ‘giriş yazısı’ yazmak, çalışmayı daha değerli kılabilir.