Marksizm v e Gündelik Hayat: Henri Lefebvre
Marksist düşünce içerisinde gündelik hayata ilişkin görüşler kısaca ele alınarak, burjuva toplumundaki gündelik hayata yönelik getirilen eleştirel yaklaşımlar değerlendirilmiştir. 20. yüzyıl Marksizminin kültürel olana verdiği ağırlık bağlamında, gündelik hayat konusu başta Lefebvre olmak üzere, Antonio Gramsci, Georg Lukacs, Ernst Bloch, Frankfurt Okulu, İngiliz Kültürel Çalışmalar Ekolü, Terry Eagleton gibi önemli isimlerce çeşitli biçimlerde ele alınmıştır.
Marx’ın yabancılaşma kuramı genel olarak Marksist gündelik hayat çalışmaları için kalkış noktası niteliğinde olmuştur. Yabancılaşma kuramına göre, kapitalist toplumdaki üretim ilişkileri ve buna bağlı olarak ortaya çıkan toplumsal eşitsizlik, meta üretimi ve para ekonomisi insanları genel bir yabancılaşma ile karşı karşıya bırakmaktadır. Kapitalist toplumda çok boyutlu olarak gerçekleşen yabancılaşma, emeğin, üretimin, toplumun özgül koşullarının, yani yaşamsal pratiğin bütününün dönüştürülmesiyle ortadan kaldırılabilecektir.
Yabancılaşmanın yanı sıra Lefebvre’nin gündelik hayat yaklaşımı, Gramsci’nin hegemonya ve Lukacs’ın şeyleşme ve toplumsal bütün kavramlarından etkilenmiştir.
Marksist Kuram içerisinde ele aldığı gündelik hayat ve kent gibi özgün temalarla ayrıcalıklı bir yeri olan Henri Lefebvre'nin bir filozof ve sosyolog olarak uzun süren akademik kariyeri tanıtılmıştır.
Makro ölçekli değişimlerle ilgili bir düşünce sistemi olarak bilinen Marksizm'i insani olanın en özel alanlarına, gündelik yaşantının mikro ölçeğine uygulayan Lefebvre'nin Marksist hümanizmi gündelik hayat bağlamında incelenmiştir.
Lefebvre gündelik hayatı modern topluma özgü bir olgu olarak tanımlarken, onu modern toplumu bütünlüğü içerisinde tanımlayacak bir incelemenin hareket noktası olarak görmüştür. Marksist burjuva toplumu eleştirisi paralelinde gündelik hayat yaklaşımı, bireyselliğin, mistifikasyonların, paranın, ihtiyaçların, çalışmanın ve özgürlüğün eleştirisini de içermektedir.
Lefebvre gündelik hayatı felsefenin bir nesnesi haline getirmeyi amaçlamıştır. Bütünsel bir toplum eleştirisi için bilimlerin kendi sınırlarına çekilmiş alanlarında üretilmiş kısmi bilgilerin yetersiz kalacağını, felsefenin bu parçalanmış bilgileri bir araya getirebilecek araçlara sahip olduğunu iddia etmiştir.
Modern kapitalist toplumu, toplumun yukarıdan örgütlenmesi, bürokratik rasyonalitenin hakim kılınması, tüketimin ön plana çıkarılması, hegemonik denetim mekanizmalarının geliştirilmesi gibi farklı açılardan eleştiren Lefebvre'nin"bürokratik yönlendirilmiş tüketim toplumu" ile " "terör toplumu" kavramları tanıtılmıştır.
Bürokratik yönlendirilmiş tüketim toplumu kavramı, 20. yüzyılın ortalarında artık modern toplumun bürokratik bir akılcılıkla kitlelerin tüketim kalıpları üzerinden manüpülasyona uğratılarak hegemonik bir kontrol mekanizmasına tabi kılındığı bir bir düzen eleştirisine işaret etmektedir.
Terör toplumu kavramı ile Lefebvre modern toplumun bir öz bastırma toplumu haline geldiğini vurgulamak amacındadır. Terör toplumda sistemin yeniden üretilmesi için uygulanan baskı artık devlet ya da diğer egemen güçler tarafından aile gibi küçük gruplara ve hatta doğrudan bireyin kendisine devredilmiştir.
Lefebvre, toplumsal hayatın merkezine yerleştirdiği gündelik hayatın dönüştürülmesi neticesinde gerçek anlamda bir toplumsal dönüşümün gerçekleşebileceğini vurgulamaktadır. Bu çerçevede gündelik hayat eleştirisi, gündelik hayatın büyüsünü bozarak, onu bilinebilir ve müdahale edilebilir bir nesneye dönüştürmeyi amaçlamaktadır.
Bir toplumsal dönüşüm projesi içeren Marksizmin yeni bir versiyonu olarak Lefebvre'nin devrim stratejisi, bu ünite bağlamında özetlenmeye çalışılmış, onun görüşleri çerçevesinde gündelik hayatın dönüşümü ve toplumsal/kültürel devrim tartışılmıştır .