Charles Sanders Peirce’ın Göstergebilim Yaklaşımı
Amerikan Göstergebilimi
Göstergebilim çeşitli ülkelerde gelişme göstermiştir. Amerika’daki göstergebilimin öncüleri başta Charles Sanders Peirce olmak üzere Charles William Morris, Thomas Albert Sebeok, Michael Riffaterre ve Paul de Man adlı düşünürlerdir. Morris mantıktan esinlenerek göstergeleri geliştirmeye çalışmıştır. Tasarladığı göstergelerde üç bileşenden söz eder. Bunlar sırasıyla sözdizim, anlambilim ve edimbilimdir. Morristen sonra önde gelen diğer düşünür Sebeok, göstergeleri tanımlarken göstergeleri sadece insana özgü bir kavram olarak görmez ayrıca diğer canlılarıda göstergeler tanımlamasına ekler. Bu bağlamda geliştirmiş olduğu gösterge türleri Antroposemiyotik ya da İnsan Göstergebilimi, Endosemiyotik ya da Beden İçi Göstergebilimi ve Zoosemiyotik ya da Hayvan Göstergebilimi şeklindedir. Sebeok’un göstergebilimi tümcanlıları kapsayan Biyosemiyotik ya da Canlılar Göstergebilimidir. Amerikalı diğer düşünür ise Riffaterre göstergebilimin kuramsal çerçevesi içerisinde yer alan araştırmaların yanında yazınsal sorunlara yapısal açıdan yaklaşan bu bağlamda hem dilbilimin hem biçembilimin (stilistik ya da üslupbilim) hem de göstergebilimin ilkeleri ile çalışmaktadır. Ona göre biçem okurun ilgisini çeken bir tarzda olmalı ve okur buradaki belirginliği metni bozmadan anlamamalıydı. Amerika’da bir değer önemli düşünür Man Avrupa'daki biçimci yaklaşımları eleştirir ve Avrupa’daki yazınsal göstergebilim çalışmaların dilbilgisel yapılarla, retorik yapıların birlikte kullanıldığını aralarında bir ayrımın olabileceğinin ele alınmadığını söyler.
Peirce'in Gösterge Ayrımları
Mantıkçı ve felsefeci olan Peirce göstergelere çeşitli ayrımlar getirmiş ve göstergeleri sınıflandırmıştır. Göstergeleri sınıflandırmada göstergeleri üçlü öbeklere ayırma metodunu izlemiştir. Bu üçlü ayrımlar birinci öbek, ikinci öbek ve üçüncü öbek olarak sıralanabilinir. Bu öbekler içerisinde üçer kavram bulunmaktadır.
Birinci Öbek
Birinci öbekteki kavramlar Nitel gösterge, Tekil gösterge ve Kavramsal/Kural göstergedir. Nitel gösterge, duyumlanan bir göstergedir. Tüm göstergeler yorumlanana kadar bir niteliğin yansımasından ibarettir. Nitel gösterge duyularlarla algılanan fakat yorumlanmayan gösterge türüdür . Tekil gösterge, tek ve belirtili bir durumu ifade eden göstergedir. Tekil Gösterge belli bir anlayışın simgesine dönüşürse ve genelleşirse Kavramsal/Kural bir göstergeye dönüşür. Kavramsal/Kural gösterge genelleme içerir ve uzlaşımsaldır.
İkinci Öbek
İkinci öbekteki kavramlar ise Görüntüsel gösterge/İkon, Belirtisel gösterge/İndeks ve Simgedir. Görüntüsel gösterge/İkon temsil ettiği şeye benzeyen göstergeler için kullanılır. Belirtisel Gösterge/İndeks, bir neden sonuç ilkesine dayandırılır. Simge , temsil ettiği olguyla ilişkisini bir uzlaşım sonucunda kurar. Simge çeşidindeki göstergeler gösteren ile gösterilen arasındaki bağın nedensiz olduğu göstergelerdir.
Üçüncü Öbek
Üçüncü öbekteki kavramlarda Sözcebirim/Terim, Önerme ve Sav/Kanıt Çıkarmadır. Peirce fikirlerin, düşüncelerin hatta insanların bile göstergesel olduğunu söyler. Ona göre her gösterge başka bir göstergeye gönderme yapmaktadır ve göstergeler zinciri bu şekilde devam edip gitmektedir. İnsanı insan yapanda bu göstergeler zinciridir. Gösterge, yorumlayan ve nesne kavramları Peirce’ün önemli ayrımlarındandır. Nesne ile gösterge arasında bir ilişki kurulabilmesi için temel bir bağıntı gereklidir. Bu bağıntı gösterge, yorumlayan ve nesne bağıntısına bir dördüncünün eklenebilmesine olanak sağlamaktadır.
Peirce ve Saussure Arasındaki Farklar
Göstergebilimde iki önemli eğilim vardır. Saussure ve Peirce bu ikili eğilimin başlıca isimleridir. Göstergebilim bu iki eğilim üzerinde gelişimini göstermektedir. Birçok göstergebilimci alanı ve ilkeleri belirlemekle uğraşmıştır. Peirce göstergeleri mantıki olarak sınıflarken Saussure metinleri ve toplumsal uygulamaları araştırmak için çeşitli yapısal yöntemlerin gelişmesini sağlamıştır. Bunların çoğu kültürel olguların araştırılması için yapılan çalışmalardır. Peirce, Saussure’den farklı olarak göstergeyi ikili değil üçlü bir yapı olarak değerlendirmiştir. Bu üçlü modelde gösteren/temsil eden, göstergenin biçimini, yorum göstergenin oluşturduğu anlamı, nesne ise göstergenin gönderide bulunduğu olguyu belirtir. Peirce’ün göstergelere getirmiş olduğu en önemli yenilik farklı boyutları birbirlerini dışlayan öğeler olarak görmemesinde yatar. Saussure’ün aksine Peirce göstergelerden birini diğerine yeğleme gibi bir şey göstermemiştir. Peirce her üçüne dayalı bir mantık kurmak istemektedir. Saussure göstergenin rastlantısal boyutunu vurgulamıştır. Gösterge ona göre nedensizdir. Saussure tamamıyla rastlantısal olan göstergeler ideal göstergebilim açısından diğerlerinden daha uygundur derken, Peirce göstergelerin en mükemmelinin görüntüsel gösterge, belirti ve simgesel göstergenin mümkün olduğu kadar eşit düzeyde parçalar halinde alınarak oluşturulan göstergeler olacağını söyler. Peirce’e göre dilbilimsel gösterge dar ve bilimsel anlamda bir simgedir. Saussure’e göreyse dilbilimsel gösterge rastlantısaldır.