Çerçeveleme ve Kompozisyon

Çerçeveleme, teknik olarak kamera ya da görüntü kaydedici aracın izleyicide oluşturulmak istenen etki, psikolojik duygu ve kurgu kuralları ekseninde sahnenin içine dâhil edilmesine yönelik olarak kurulan kadrajdır. Evrensel olarak ortak bir uzlaşım olmamasına rağmen kabul göregelen çerçeveleme biçimleri en genelden en dar açıya şu şekilde sıralanmaktadır; Panoramik çekim, uzak çekim, genel çekim, boy çekim, omuz çekim, bel çekim, yakın çekim ve ayrıntı çekim. Çerçeveleme ile ilişkili bir diğer önemli kavram çerçeve oranlarıdır.Görüntünün kayda alınması hem de izleyicilere sunulması noktasında çerçeve oranı (ing. aspect tatio) olarak kavramlaştırılan bir teknik yöneliş doğrultusunda gerçekleşir. Televizyon ekranındaki görüntü oranı, görüntünün genişliğinin yüksekliğine oranını ifade eder. Uzun bir süre boyunca standart televizyon yayıncılığı üç birim dikey (yükseklik), dört birim yatay (genişlik) olarak 4:3 (1.33:1) oranını kullanmıştır. Televizyon ve sinemaya yönelik eserler kamera aracılığıyla çeşitli çekim açı ve ölçekleri kullanılarak kayda alınırlar. Çekim ölçekleri, yönetmen ve görüntü yönetmeninin ortak tercihine göre birer anlatı aracı olarak kullanılırlar. Bu açı ve ölçek seçimi yönetmen açısından kişisel bir üsluba da karşılık gelir. Görüntünün belirli amaçlar doğrultusunda dramatize edilmesi için pek çok çekim ölçeği kullanılır. Evrensel bir uzlaşı olmamasına rağmen sıklıkla tercih edilen çekim ölçeklerini küçükten büyüğe şu şekilde sıralayabiliriz: Ayrıntı çekimi, yakın çekim, bel çekimi, diz çekimi, boy çekimi, genel çekim, uzak çekim. Kamera hareketleri sahnenin kompoze edilmesi noktasında çeşitli dramatik etkileri yaratmak ve içerikle biçimsel anlatıyı bütünlemek için çeşitli şekillerde gerçekleştirilirler. Bu hareketler, yukarı ve aşağı çevrinme (tilt), sola ve sağa çevrinme (pan), sola ve sağa doğru kaydırma (doly), yukarı ve aşağı kaydırma (crane) gibi temel hareketlerden oluşmaktadır. Çekim sürecinde kayda alınacak nesne ve kameranın hareketi birbirinden ayrılmamalıdır, çünkü nesnenin hareketi genellikle kamera hareketini yönlendirir. Nesne ve kamera hareketleri arasında olası dört temel kombinasyon şu şekildedir: Sabit nesne ve sabit kamera, hareket eden nesne ve sabit kamera, sabit nesne ve hareket eden kamera, hareket eden nesne ve hareket eden kamera. Görsel estetiğin en önemli öğelerinden bir diğer ise kompozisyondur. Bir araya getirme eyleminden türeyen kompozisyon kelimesinin anlamı görüntünün hareketsiz en temel birimi olan fotoğraf söz konusu olduğunda bir araya getirme ve dışarda bırakma edimleri üzerine kuruludur. Görüntü yönetmeni ve yönetmen, seyirciyi estetik açıdan etkilemek ve yapımın amacına uygun atmosferi oluşturmak için kayda alınacak görüntüleri belirli kurallar çerçevesinde düzenlerler. Sinema perdesi ya da televizyona yönelik olarak üretilen yapımın görsel olarak estetize edilmesi çerçeve içerisine alınan ögelerin ne şekilde kompoze edileceğine yani düzenleneceğine bağlıdır. Çerçevede yer alan ögelerin tek başına veya birbirleriyle ne şekilde ilişki içerisinde olacakları, içeriğin biçime yansıması, dinamizm ve denge kurulması sahnenin kompozisyonuyla sağlanır. Kompozisyonu oluşturan öğeleri kısaca açıklamak anlamaya yardımcı olacaktır. Kompozisyonu oluşturan en önemli öge belirginliktir. Kompozisyon içerisinde verilen mesajın belirgin ve anlaşılır olması görüntünün anlamlandırılmasını kolaylaştırır. Belirginlik tek başına bir öge olarak karşımıza çıkmaz, belirginliği tamamlayıp ortaya çıkaran diğer ögeler; sadelik, şemalar, ritm, uyum, kontrast, ışık, renk, perspektif, keskinlik, doku, hız ve hareket izlenimidir. Bütünlük, görüntüyü oluşturan ögelerin bir uyum ve bütünlük içerisinde verilmesidir.

Denge ise kompozisyonumuzu oluşturan tüm ögelerin belli bir denge ve oran dâhilinde yerleştirilmesine karşılık gelir. Derinlik, kadrajımızdaki bazı ögeleri yakın bazılarını uzakta bırakarak fotoğrafımıza perspektif kazandırma ve net alan derinliğini kontrol ederek fotoğrafa derinlik duygusu katmayı amaçlar. Kompozisyonda farklı bakış açıları kullanmak önemlidir. Fotoğraf makinası ya da kamerayı yukarıdan, aşağıdan, sağdan, soldan, ön ve arka cepheden konumlandırarak psikolojik anlamda pek çok farklı anlamların üretilmesi mümkündür. Bir diğer kompozisyon öğesi çizgilerdir. Fotografik görüntüyü oluşturan ögelerin temeli çizgidir, çünkü her cisim çizgisel bir alanda yer kaplar. Alan derinliği kompozisyonumuz içerisinde ön plana veya arka plana atmak istediğimiz ögelerin belirginleştirilmesinde veya etkisizleştirilmesinde, ilgi merkezinin vurgulanmasında sıklıkla başvurduğumuz teknik bir düzenleme şeklidir. Görüntünün kompozisyonel olarak tasarlanmasında bir diğer önemli başlık altın orandır. Altın Oran, matematiğin estetik güzelliğe etki ettiği her alanda karşımıza çıkan bir kavramdır. Kutsal Oran, Mükemmel Oran olarak da bilinen Altın Oran'ın çok çeşitli tanımları verilebilir ama Altın Oran, neticede matematiksel bir kavramdır. Altın Oran hem sanat tarihi içerisindeki pek çok eserde hem de sinema ve reklam filmlerinde pek çok yönetmen ve görüntü yönetmeni tarafından kullanılmaktadır. Fotoğraf, sinema ve televizyonda Altın Oran kavramıyla ilişkili olarak bir diğer kompozisyon düzenlemesi ise Üçler Kuralı'dır. Çerçeveleme kadar önemli olan başka bir konu da, yönetmenin çerçevenin sınırına yönelik tutumudur. Eğer çerçevenin görüntüsünü içeren ögeler kendi içinde yeterliyse, o zaman buna “kapalı kompozisyon” deriz. Eğer yönetmen her zaman için çerçevenin dışındaki alanın varlığının bilinç dışı düzeyinde farkında olmamızı düşünerek çekimi düzenliyorsa, o zaman biçim “açık kompozisyon” olarak değerlendirilir.