Görsel Alan ve Görsel Dünyanın Algılanması

Görme edimi iki farklı biçimde açıklanabilir.

Görsel dünya, daha önceki görsel deneyimlerimizden ve kültürümüzden kaynaklanan bilgilerle tanımladığımız sıradan nesnelerin tanıdık dünyasıdır.

Görsel alan görsel dünyanın azaltılmış karakterine sahiptir, görsel alanı fark etmek kişisel bir çaba gerektirir.

Görsel dünyamızda gördüklerimiz aşina olduğumuz nesnelerdir.

Görsel alanda ise köşeler, kenarlar, dokular vb.nden oluşmuş renk alanları görürüz.

Görsel dünyamız, içinde hareket eden nesneler olsa bile, sabit bir arka plan önündeki durağan nesnelerden oluşur.

Görsel Alan ve Görsel Dünyanın Görüntüsü: İnsanın kendi Görsel Dünyasını Oluşturması

Görsel alanın sınırları varken; görsel dünya, sınırsız uzama sahiptir.

Gözümüzü belli bir noktaya odaklayarak oluşturduğumuz görsel alanımız yatay olarak 180, dikey olarak 150 derece ile sınırlıdır. Oval bir şekle sahiptir.

Görsel alanın sınırlarını deneyimlemek için bir gözümüzü kapatırsak görüşümüzün burnumuzun sınırı ile 1/3 daraldığını görürüz.

Görüntü izleyicinin tavrına göre değişkenlik gösterir.

Paralel çizgilerin hiçbir zaman birleşmeyeceğini söyleyen Öklid’in bakış açısı, nesnel görsel dünya algısıdır.

Perspektif eğitimi almış bir kişinin kendisinden uzaklaşan paralel çizgilerin birbirine yaklaştığını görmesi ise görsel alan farkındalığıdır.

Görüntünün Değişiminde Baş ve Beden Hareketlerinin Etkileri

Göz bir noktadan diğerine doğru yönelirken iki nokta arasındaki uzaklık fazla ise baş da gözlerin hareketini takip eder.

Gözün ve başın hareketi ile görsel alanın sınırları değişir.

Gözün hareketi ile karakteristik özelliği durağan olan görsel dünyamızda nesnelerin bütünlük algısında bir değişim olmaz. Böylece dengemizi korumuş oluruz.

Yaşamın içinde birkaç olay bizim görsel dünya algımızı bozabilir. Örneğin hareketsiz bir taşıtın içindeyken, hemen yanımızdaki başka bir araç hareket ettiğinde kısa bir süreliğine içinde bulunduğumuz araç hareket etmiş gibi gelebilir.

Gözün doğal ve yapay iki hareketi vardır.

Baş ve beden hareketi görsel dünyamızı etkilemez, görsel alanı etkiler.

Hareketlerimizle Görsel Alanın Değişimi

Gündelik yaşamın içinde gözümüz uzun süre bir noktaya odaklanmaz. Dinlenme h âlindeyken bile küçük vücut ve baş hareketleri ile odağımızın sıklıkla değiştiğini gözlemleyebiliriz.

Göz, baş ve vücut hareketleri ile görüş alanımızın değişimi, görsel dünyamızın sürekliliğini sağlar.

Görsel alanımız gözümüzün ve vücudumuzun her hareketi ile gözümüze nesnelerden yansıyan görüntüler değiştikçe deformasyona uğrar.

Objelerin Görünür Boyutları ve Objelerin Birbirleri Tarafından Kapatılması

Görsel dünya, derinlik şekillerini içine alırken; görsel alan, yansıtılmış şekilleri içine alır.

İzleyicinin tavrına bağlı olarak nesneleri iki farklı şekilde algılarız:

Bizden uzaklaştıkça küçülen derinlik algımıza bağlı olarak.

Boyutlarının her şekilde aynı kalması.

Şeklin iki anlamı vardır: Birisi üç boyuttaki objelerin iki boyutlu yüzeylerde tanımlanması için yansıtılmış şekilleri, diğeri ise objelerin hangi açıdan bakılırsa bakılsın görünen şeklinin değişmemesidir.

Bakış açısı değiştikçe nesnenin göze yansıyan şekli de değişime uğrar.

Farklı bakış açılarına rağmen değişmeyen tek obje, küredir.

Bir bardağın üst kısmını göz hizasının biraz altında tutarsak bu kısmı elips şeklinde görürüz. Yavaşça göz hizasının altına doğru hareket ettirmeye devam edersek şeklin değiştiğini izleriz. Tam tepeden baktığımızda da daire şeklinde görürüz.

Görsel dünyada ilgimiz çeken objelere yönelirken objelerin arka planları ve birbirleri arasındaki boşluklarla ilgilenmeyiz.

Görsel alanı denetim altında tutuğumuzda boşlukların objeleri gösteren alanlar olmasının yanı sıra görsel bütünü oluşturan parçalar olduğunu da görürüz.

Gözümüze y ansıyan görüntüde arka planın objelerden hiçbir farkı yoktur.

Başımızı ve gözümüzün odağını sabit tutarak, nesnelerin kimliğine aldırmaksızın oluşturduğumuz görsel alanda görüntünün düzensiz renk alanlarından oluştuğunu görürüz.