KOBİ’lerin Arkasındaki İtici Güç: Girişimcilik

Girişimcilik ülkemizde de en önemli konulardan biri h âline gelmiştir. Girişimciler, risk alarak toplumun ihtiyaç duyduğu mal ve hizmetleri temin ederler.

Uygun risk alma, sorumluluk, başarı için kendi yeteneklerine güven, yüksek enerji seviyesi, organizasyon yeteneği, parayla ölçülen bir başarma isteği gibi özellikler girişimcilerin ortak özellikleridir.

Girişimci, belirsizlik ortamında kâr ve büyüme hedeflerine ulaşmak için fırsatları tespit eden, bu fırsatlarla ilgili kaynakları bir araya getirerek yeni bir iş kuran kişidir. Girişimciler kendi hayatları üzerinde kontrol sahibi olmak, bağımsız olmak, topluma katkıda bulunmak ve sevdikleri işi yapmak gibi nedenlerle kendiişlerini kurarlar.

KOBİ açılım olarak küçük ve orta boyutlu işletmeler demektir. Bir işletmenin KOBİ olabilmesi ve KOBİ’ler için yapılmış düzenleme, teşvik ve hibelerden yararlanabilmesi için öncelikle yapısal ve mali özelliklerinin ilgili resmî tanıma uygun olması gerekmektedir. Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin (KOBİ) Tanımı ve Nitelikleri Belirleyen Yönetmelik, günün şartlarına göre revize edilerek 24 Haziran 2018 tarihli Resmî Gazete' de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yönetmelik kapsamında yapılan değişiklikler arasında, KOBİ tanımının kriterlerinden “yıllık net satış hasılatı” ve “mali bilanço” üst limiti 40 milyon TL’den 125 milyon TL’ye yükseltilirken, yıllık çalışan personel sayısı üst limiti 250 çalışan olarak korunmuştur.

Küçük işletme kurmanın bazı olumsuz yönleri vardır. Kurulan bir işletmenin varlığını devam ettirmesinin ve kâr etmesinin bir garantisi yoktur. Yeni bir işletmeyi yönetmek için gereken zaman ve enerji işletme sahibi ve aile üyeleri arasında gerginliğe sebep olabilir.

Girişimciliğin bir kahraman gibi görülmesi, ekonomik ve demografik faktörler, hizmet ekonomisine kayma, teknolojik ilerlemeler, daha bağımsız bir hayat tarzı ve artan uluslararası fırsatlar girişimciliğin önemini artırmıştır.

Küçük işletmeler ülke ekonomisinin büyük bir kısmını oluşturmaktadır. İstihdam ve üretim açısından da önemli yer tutmaktadır.

Yeni kurulan işletmelerin büyük bir kısmının ilk beş - altı yıl içerisinde kapandığı görülmektedir. Yetersiz yönetim, zayıf finansal kontrol, planlamada başarısız olma, yanlış yer seçimi, stok kontrolünün yetersiz olması, uygun olmayan yönetim tutumları ve yetersiz “girişimci dönüşümü” işletmelerin başarısız olma nedenleri arasında yer almaktadır.

Hızlı değişim nedeniyle oluşan belirsizlik ortamında bir iş kuran girişimci başarısızlık faktörünün kendi hayatının bir parçası olduğunun farkındadır. Ancak bu korku onları felç etmemelidir. Başarısızlıklarından ders alarak daha iyisini yapmak için bunu bir fırsat olarak görmelidir. Başarılı girişimciler başarısızlığı, başarıya giden yolda bir atlama taşı olarak görürler.

Küçük işletme yönetiminde ortaya çıkabilecek sorunlar analiz edilmeli ve bunları önlemenin yolları bulunmalıdır. Başarısızlıktan kaçınmak için küçük işletme yöneticisinin kullanabileceği birçok taktik vardır. İşin bütün detayları ile bilinmesi, gerçekçi bir iş planının hazırlanması, finansal kaynakların etkin bir şekilde kullanılması, finansal tabloların anlaşılması, çalışanların etkin bir şekilde yönetilmesi, işletmenin rakiplerden farklılaştırılması ve girişimcinin kendi hızını ayarlaması gibi konularda girişimci bilgi sahibi olmalıdır.