Dünyada Yaşlanma Eğilimi: Nedenler ve Öngörüler
Nüfus artış hızındaki azalma eğilimi ve ortalama yaşam beklentisinin yükselmesi genel nüfus içinde yaşlı nüfus oranının artmasına yol açmakta ve dünyamız giderek demografik yaşlanma sürecine girmektedir. Demografik yaşlanma olarak adlandırılan bu eğilimin üç temel nedeni söz konusudur.
Bunlardan ilki, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra gündeme gelen barış, kardeşlik, dostluk ortamında ön plana çıkan “savaşma seviş” sloganıyla yaşanan bebek patlaması (babyboomer) ve o kuşağın şimdilerde yaşlanma trendine girmesi, ikincisi geriatrik tıpa olan yoğun ilgi, üçüncü ve en son olarak bilimde meydana gelen kaçınılmaz ilerlemedir.Doğum ve ölüm oranlarının düşük olduğu Amerika’da 65 yaş üstü nüfus diğer yaş gruplarına oranla daha dramatik bir artış göstermektedir.
Amerikan Nüfus Sayımı Bürosu verilerine göre; on dokuzuncu yüzyılın ortasında Amerika’da ortalama yaşam süresi kırk yıl iken, yirminci yüzyılın başında bu süre kırk dokuz yıla yükselmiş ve 1988’e gelindiğinde yetmiş beş yıla çıkmıştır. Bugün Amerika’da ortalama yaşam beklentisi 77.1'dir.Yapılan projeksiyonlarda gelecek otuz yıl içerisinde her beş Amerikalıdan birinin altmış beş yaş ve üzerinde olacağı ve seksen beş yaş üzerindekilerin sayısının dokuz milyona ulaşacağı tahmin edilmektedir . Çok ihtiyar ya da kocamış olarak adlandırabileceğimiz yüz yaş üstü nüfus grubunda (centenarians) da önemli derecede artış söz konusudur. Gelecek on yıl içerisinde yüz yaşın üzerindeki Amerikalıların iki yüz bine, elli yıl içerisinde ise bir milyona ulaşacağı tahmin edilmektedir .
Ortalama yaşam beklentisi en uzun ülke Japonya’dır. Nüfusunun yaklaşık beşte biri yaşlılardan oluşan ülkede 2025 yılında her dört kişiden birinin yaşlılık dönemi içinde yer alacağı tahmin edilmektedir. Doğum ve ölüm oranlarının çok düşük olduğu ülkede yıllık nüfus artış oranı %0,2’dir. İkinci Dünya Savaşı’ndan bugüne Japonya’da ortalama yaşam beklentisi erkeklerde 52 kadınlarda ise 57 yıl artmıştır. Nüfusu hızla yaşlanan bir teknoloji ülkesi olan Japonya’da iş gücü açığı yaşlı nüfusun önemli oranda çalışma hayatına devam etmesi ile kapatılmaya çalışılmaktadır.
Gerontologlara göre nüfusunun %14’ünden fazlası altmış beş yaş ve üzeri bireylerden oluşan toplumlar yaşlı olarak adlandırılmaktadır. Bu nedenle Avrupa için yaşlı bir kıta nitelemesini kullanmak mümkündür. Geçtiğimiz yüzyılın sonunda nüfus artış oranının durduğu Avrupa’nın belirli bölgelerinde nüfusun 2015 yılından sonra bir düşüş eğilimi içerisine gireceği görülmektedir. 1995 yılında Avrupa genelinde nüfusun %31,1’ini 0-24 yaş arasındakiler oluştururken 2015 yılında bu yaş grubundakilerin oranının %27’ye düşeceği ve genç nüfusta on bir milyonluk bir azalmanın gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Buna karşın altmış beş yaş üzerindeki nüfus grubu Avrupa’nın her yerinde çok hızlı ve durdurulamaz bir artış süreci içerisindedir.
Ülkemiz son yirmi yılda hızlı bir yaşlanma eğilimine girmişse de gerek yaşlı nüfus oranı gerekse ortalama yaşam beklentisi açısından Avrupa’nın çok altındadır. Türkiye’de ortalama yaşam beklentisi kadınlarda 71,9, erkeklerde 67,7, toplamda ise 69,8’dir.