Belgesel Fotoğraf
Belgesel terimi, fotoğrafçılığa yedinci sanat olarak kabul edilen ve fotoğrafın bir uzantısı olan sinemadan geçmiştir. Terim, bugün kullandığımız anlamıyla ilk kez 1920'li yıllarda konusunu gerçek yaşamdan alan ve kurgusal olmayan sinema filmlerini tanımlamak üzere İngiliz film yapımcısı ve eleştirmen John Grierson tarafından belgesel sinemanın öncülerinden Robert Flaherty'nin Moana (1926) adlı filmini eleştiren yazısında kullanılmıştır.
Belgesel Fotoğrafın Tanımı ve İşlevleri
Belgesel fotoğrafçılık, konusunu gerçek yaşamdan almakta ve insanoğlunun içinde bulunduğu duruma dair görsel hikâyeler anlatmaktadır. Bir sözlü kültür geleneği olan hikâye anlatıcılığı ile de özdeşleştirilen belgesel fotoğraf yaklaşımı, insana dair belli bir tema etrafında şekillenmiş bir dizi fotoğraftan oluşan uzun süreli fotoğraf projeleri olarak tanımlanabilir. Çoğunlukla bu fotoğraflara konuyu açıklayan kısa bir metin eşlik etmekte, gerektiğinde fotoğraf altı yazılar da kullanılabilmektedir. Belgesel fotoğraf belli bir grup hakkında başka bir gruba bilgi aktarmaktadır. Belgesel fotoğrafın bu işlevi geleneksel hümanist jargonda "tanıklık" ve "insana insanı anlatma" olarak ifade edilmektedir. Günümüzün en etkili fotoğrafçılarından Salgado belgesel fotoğrafın bu fonksiyonunu "vektörel işlev" olarak kavramsallaştırır.
Belgesel Fotoğrafçının Gerçeklikle İlişkisi ve Çalışma Yöntemi
Belgesel fotoğraf yaklaşımı referanslarını dış dünyadan almakta ve bu dünyayı nesnel bir yaklaşımla yansıtmaya çalışmaktadır. İmgenin belge niteliğine sahip olabilmesi onun nesnel ve tarafsız bir yöntemle üretilmesini gerekli kılmaktadır. Gerçeğe dayalı olması beklenen bu fotoğrafik hikâyelerde gerçek mekânlar ve o mekânı gündelik pratikleriyle deneyimleyen gerçek kişiler yer almaktadır.
Doğrudan Fotoğraf Yaklaşımı
Doğrudan fotoğraf, gerek çekim sırasında gerekse çekimden sonra yapılacak fotoğrafik olmayan her türlü manipülasyon ve hilenin reddedildiği bir yaklaşımdır. Belgesel fotoğraf yaklaşımı tarafından fotoğrafın icadını izleyen ilk yıllardan itibaren benimsenen "doğrudan" fotoğraf düşüncesi, bu yaklaşımlar çerçevesinde görüntü üreten fotoğrafçıların da görsel dili olmuştur.
Belgesel Fotoğrafta Zaman ve Olay Algısı
"Geri dönüşsüz zaman" kavrayışı, modernist belgesel fotoğrafı tanımlayan temel niteliklerin başında gelmektedir. Fotoğraf medyumunun kendi olanak ve sınırlarının en önemli niteliği de sadece şimdiyi gösterebilmesidir. "Doğrudan" yaklaşımı benimseyen ve aracın sınırlarıyla yetinen fotoğrafçı sadece yaşanılan anı betimleyebilir. Zamanı an olarak kavramak, fotoğrafçının olay algısını da belirlemekte, yaşanan olayın bizzat içinde yer almasına neden olmaktadır.
Belgesel Fotoğraf ve Haber Fotoğrafı
Bir haber fotoğrafçısı ile belgeselcinin çalışma takvimi farklılık göstermekte, görüntülerin üretim süreci karşılaştırıldığında haber fotoğraflarının üretimi genellikle bir günü aşmazken belgesel fotoğraf projeleri tıpkı bir sosyolojik araştırma gibi bazen aylar, bazense yıllar boyu sürebilmektedir. Haber fotoğraflarında genellikle haber metnini destekleyen bir ya da en fazla iki görsel kullanılırken belgesel fotoğrafta tek bir fotoğrafla hikâyenin tüm boyutlarıyla ele alınması mümkün olmamakta, dolayısıyla hikâyeyi oluşturan fotoğraflar on ila otuz arasında değişen sayılara ulaşabilmektedir.
Toplumsal Belgeci (Sosyal Belgesel) Fotoğraf
Sosyal belgesel ya da diğer adıyla toplumsal belgeci yaklaşım, belgesel fotoğraf pratiğinin sosyal değişimle ilişkilendirilen bir alt türüdür. Bu fotoğrafik yaklaşım sosyal değişimi amaçlar, izleyicisini ikna ederek bu sorunların düzeltilmesi ve ortadan kaldırılması yönünde mücadele eder.