Finansal Yönetime Giriş
Genel Olarak Finansal Yönetim ve Gelişim Süreci
İşletmelerin kurulması, faaliyete başlaması ve devam etmesi için ön koşul, bu süreçte ihtiyaç duyulan varlıkların edinilmesi için gerekli sermayenin (fonların) sağlanmasıdır. Faaliyet gösterilecek fiziki mekânların, faaliyetlerin sürdürülebilmesi ve üretim yapılabilmesi için gerekli araç-gerecin, demirbaş ve donanımın, insan kaynaklarının, yeteri kadar nakdin ve stokların temini, kısacası tüm işletme fonksiyonlarının yerine getirilebilmesi, ancak hedeflenen işletme ölçeğine uygun miktarda ve nitelikte sermayeye sahip olmakla mümkündür.
Teknolojik gelişmelerin üretim sistemlerinin gelişimini ve üretimin kısa sürede ve yüksek miktarda gerçekleşmesini mümkün hâle getirmesi, firmaların bu olanakları elde etmeleri için ihtiyaç duydukları kaynakların da artmasına yol açmıştır. Aynı zamanda siyasal ve ekonomik ortamın değişmesi ve serbest ticaret anlayışının yaygınlaşması, firmaların sadece yerel ve ulusal pazarlarda değil, uluslararası pazarlarda da yoğun bir rekabet ile karşı karşıya kalmalarına neden olmuştur. Tüm bu gelişmeler, birçok alanda olduğu gibi firmaların yönetim anlayışını da değiştirmiş ve buna paralel olarak finansal yönetimin önemini artırmıştır.
Finansman fonksiyonu en yalın hâliyle; bir işletmenin ihtiyaç duyduğu fonların en uygun şartlarla ve en uygun zamanda sağlanması (fon tedariki) ve en verimli biçimde kullanılması (fon tahsisi) olarak tanımlanabilir. “Finansal yönetim” kavramı ise finansal yöneticinin görev ve sorumluluk alanlarının belli bir ölçüde tarifi olarak ifade edilebilir. Finansal yönetim; finansal yöneticilerin İşletmenin iç ve dış dinamiklerini dikkate alarak belirledikleri gerçekçi hedefler (planlama) doğrultusunda, ihtiyaç duyulan fonların miktarını, kullanım süresini ve niteliğini tespit ederek buna paralel biçimde, en uygun zamanda ve en uygun koşullarla fon sağlaması (tedarik) ve bu fonların en verimli ve en kârlı alanlara tahsis etmesi (kullanım-yatırım) işlevlerinin tamamını içeren bir süreç olarak tanımlanabilir.
1980’li yıllardan itibaren de baş döndürücü bir hızla yaşanan teknolojik gelişmeler, işletmeleri bilgi toplamak, depolamak ve bunları kontrol ve analizde kullanmak için yeni yöntemler bulup geliştirmek konusunda yönlendirmeye başlamıştır. Bu süreçte ticaretin serbestleşmesi (liberalleşme) ve küreselleşme olgusu firmalar arasındaki rekabeti artırmış, bu nedenle kâr marjları daralan işletmeler de yeni finansman yöntemleri geliştirmeye çalışmışlardır. Görev tanımı değişen ve çerçevesi genişleyen finans yöneticilerinin doğal olarak sorumlulukları da artmış ve neredeyse işletme başarısı, bu fonksiyonların sağlıklı bir biçimde yerine getirilmesine bağlı hâle gelmiştir.
Finansal Yönetimin Kapsamı, Fonksiyonları ve Önemi
Finansman politikası genel olarak tedarik, üretim, pazarlama ve personel gibi işletmenin diğer fonksiyonel birimlerini de etkilediğinden, alınacak kararlara ve izlenecek politikalara adı geçen bölüm yöneticilerinin de katılmaları gerekir. Bu bağlamda finans yöneticilerinin genel olarak sorumlu oldukları görevler; finansal planlama, finansal analiz ve kontrol, varlık yönetimi, kaynak tedariki ve finansal sorunların çözümü olarak özetlenebilir.
Finansal yönetim sürecinde işletme değerini etkileyen kararlar ya da daha somut biçimde finansal yöneticinin alacağı kararlar, yatırım kararları, finansman kararları ve kâr dağıtım kararları olmak üzere özetle üç başlıkta toplanabilir. Finans yöneticisi, hem kendi bölümündeki bahsedilen bu kararları almakla ilgili hem de diğer bölümlerdeki işlevlerin gerçekleştirilmesinde önemli bir görev ve katkı yapar. Çünkü her bir bölümde alınan kararlar çerçevesindeki uygulamalar, az ya da çok, doğrudan ya da dolaylı olarak parasal kaynaklara ihtiyaç gösterir.
Alınan her finansal karar; para, zaman ve risk gibi üç kritik faktörü bünyesinde barındırır. Finans teorisi temelde, gelecekteki nakit akımlarının değerlendirilmesi esasına dayandığı ve gelecekteki belirsizlikler değerlendirme konusunda hata yapma ihtimalini artırdığı için, sağlıklı bir finansal planlama yapılamaması, işletmenin başarı şansını önemli ölçüde azaltmaktadır.
Satışlardaki dalgalanma, tedarik güçlükleri, stok kalemlerinin maliyetindeki artış, aşırı rekabet, ürünün demode olması, likidite sorunları, teknoloji, yönetimin becerisi gibi konular risk düzeyini belirler. Bu ve benzeri riskler de faaliyetlerin para ve zaman boyutunu doğrudan veya dolaylı biçimde etkilediği için, firmanın varlığını sürdürebilmesi açısından hayati öneme sahiptir. Bu nedenle finansal kararlar alınırken, ortaya çıkabilecek muhtemel durumların alternatif sonuçlar doğurabileceği de dikkate alınmalıdır.