Sanata Etki Eden Unsurlar ve Sanat Eserinin Nitelikleri

Sanat ve sanatçı ifadesi öylece birkaç basit cümleyle geçiştirilecek kavramlar değildir. Çünkü onların kapsadığı alan geniş ve birçok özellikleri içermektedir. Bir sanat eserinin oluşabilmesi için öncelikli olarak yaratıcı ve hayal gücüne sahip bir sanatçıya, sonra bu sanatçının oluşturduğu anlamı uygulayabileceği malzemelere ve nesnelere ihtiyaç vardır. Ancak oluşturulan bu sanat eserinin değer kazanabilmesi için onun karşısında duygulanacak bir alımlayıcıya da ihtiyaç vardır. Kısacası sanatçı, sanat eseri ve alımlayıcı en temel unsurlar olarak bulunmaktadır. Fakat bu unsurlara da etki eden iç ve dış unsurlar bulunmaktadır. İç ve dış unsurların bulunmasının sebebi ise hem sanatçının hem de alımlayıcı duygusal özellikleri olan birer varlıklardır. Bu varlıkların kendilerinde oluşmuş birtakım değerleri vardır. Bu değerler ister istemez sanat etkinliği içerisinde bir şekilde yer almaktadır. Bu kişisel özelliklerin yanı sıra sanat eserinin oluşturulacağı malzeme de önemlidir. Soyutun somutlaştırılması için maddi unsurlara da ihtiyaç vardır.

Sanatçı sanat eserini ortaya çıkarırken, bulunduğu çevreden yaşadığı toplumdan bağımsız bir şekilde ortaya eser çıkarmamaktadır. Bugün bile büyük eserler olarak adlandırılan sanat eserleri sanatçının sosyal çevresinden toplumundan, ülkesinin geleneklerinden ve göreneklerinden bağımsız bir şekilde sanatını icra etmemektedir. Bunun yanı sıra sanatçı sanat eserini ortaya çıkarırken kendi duygularını ve düşüncelerini de esere yansıtmaktadır. Sanatçının iç dünyasının yani ruh halinin de sanatına yansıması muhtemeldir. Nitekim birçok eserde de bu durum sezilmekte ve eserde kendini açık etmektedir.

İnsanlar her yaptıkları işlerde kendi karakterini ya da kendisini yansıtan öğeler ya da izler bırakmaktadırlar. Bir saat tamircisi bile saatin arka kapağının iç kısmına kendi adını ve saatin eline geçtiği tarihi yazmaktadır. Böylelikle yaptığı işin ya da işlemin kendisine ait olduğuna dair bir emare bırakmaktadırlar. Bu emare bırakma işlemi birçok alanda da kendini göstermektedir. Fakat sanat alanında bu emare bırakma durumu kendini daha da öteye taşıyarak, sanatçının yaptığı işin adeta kendisini belirlemektedir. Bu yüzden sanatçı bu durumla eserini biricik kılmanın ilk adımını gerçekleştirmektedir. Sanatın iç unsurları, sanatçıyı dış etkenlerden bağımsızlaştıran ve onu dış etkenlerden izole hale getirmeyi mümkün kılan unsurlardır. Bu unsurlar unutulmamalıdır ki sanatta temel olarak bulunan unsurlardır. Bu unsurların toplamında ortaya çıkan şey sanatçının ta kendisidir.

Sanatçılar sanat eserlerini ortaya çıkarırken kendi iç dünyalarından bir hayli etkilenmektedirler. Fakat bu durum sadece iç dünyadan etkilenmekle mi kalmaktadır? Sanatçılar yaşadıkları dönemin olaylarından bağımsız incelenebilmekte midir? Sanatçı sadece atölyesinde kalarak dış unsurları ret mi etmektedir? Ya da sanatçı bulunduğu coğrafyadan bağımsız mıdır? Tüm bu sorulara karşı farklı farklı cevap vermek mümkündür fakat gerçeğe bakıldığında her ne kadar sanatçının dış etkenlerden sıyrıldığı iddia edilse bile bunun hiçbir gerçekliği bulunmamaktadır. Bunun tam tersi sanatçının muhakkak bir şekilde sanatçı dış unsurlardan etkilenmektedir. Nitekim sanat da bunu içerisinde barındırmaktadır.

Nasıl ki bir olguyu tanımlarken onun özelliklerinden bahsedebiliyorsak, sanat eserinin de çeşitli özellikleri yani nitelikleri vardır. Bu nitelikler bir eseri sanat eseri yapmak ve onun sanat eseri olarak anılmasını belirlemek için adeta birer kriterdir. Dolayısıyla bu nitelikler olmadan bir eserden sanat eseri diye bahsedilmek mümkün değildir. Sanat eserinin ilk niteliği sanat eserinin kişisel olmasıdır. Sanat eseri bir sanatçı tarafından ortaya konulmaktadır. Bunun için o sanat eserinde ister istemez sanatçının yaratıcılık özelliği ve hayal gücü etkili olacaktır. Yaratıcılık özelliğinin kişiden kişiye farklı olması sanat eserinin kişisel özellikler taşımasına neden olacaktır. Sanat eserinin ikinci özelliği ise, kalıcı olmasıdır. Her sanat eserinin alımlayıcı üzerinde bıraktığı duygusal etkiler ve haz başka olmaktadır. Bu etki kişiden kişiye farklı etki bırakır. Ancak sanat eserlerinin öyle bir özelliği vardır ki kişilerde farklı duygular oluştursa bile muhakkak alımlayıcılar üzerinde bir etki bırakmaktadır. Sanat eserinin üçüncü niteliği ise, evrensel olmasıdır. Bir ürünün ve eserinin evrensel olabilmesi için dünyada var olan tüm insanlar tarafından kabul görmesi gerekir. Bunun içindir ki her ne kadar sanat eserleri kişisel olarak ortaya konulsalar da tüm insanlar tarafından kabul gördüğünde gerçek değerine ulaşır. Sanat eserinin dördüncü niteliği ise, sanat eserinin yaratıcılık gerektirmesidir. Birçok kişi sanata yönelse de o sanatı gerçekleştirmeleri veya o sanata dair ortaya bir eser koymaları mümkün olmayabilir. Ancak bir sanat eseri oluşturabilmek için sanatçının sahip olduğu özel bir yeteneğe sahip olunması gerekmektedir. Sanat eserinin son niteliği ise, sanat eserinin ölçülülük barındırmasıdır. Her sanat eseri geleneğe bağlılığı arasından da onu yadsıyıcı bir özellik taşır. Yani her sanat eserinde bir uyum, orantılılık, simetri, biçim ve ahenk bulunmaktadır. Sanat eseri bir kopyadan ibaret değildir. Bazı eserler bu özelliği barındırabilir fakat buradaki amaç ulaşılabilirliktir. Fakat kopya asla bir sanat değildir. Ancak teknik üretim kategorisinde değerlendirilebilir.