Eski Yunan Tarihi 3
Miken Kültürü
(Kökenleri, sosyal ve kültürel yapıları, ekonomileri, sanat ve yazıları)
Yunanca konuşan halkların kökeni Mikenlerle başlar çünkü Linear B yazılı belgelerde ortaya çıkan dil Yunancadır.
Mikenler tarihi dönemlerde bilinen ilk Yunanlılardır. Yunanistan’a ne zaman ve nereden geldikleri bilinmemektedir ancak MÖ 2. binyıl başlarında güney Yunanistan’a geldikleri, daha sonra Girit ve adalara yayıldıkları kabul edilmektedir. Ortaya koydukları kültür Girit’teki Minos kültürünün etkisi altındadır.
Yazılı belgeleri okunmuş olmasına rağmen Mikenlerin kendilerine ne isim verdikleri bilinmemektedir. Homeros destanlarında adları geçen Akhaların Mikenler olduğuna dair yaygın bir kanaat vardır. Akhaların yanı sıra Danaos adı da zaman zaman bu eşleştirme için kullanılır. Çağın diğer toplumlarında Mikenlerin de tanınmış olduğunu göstermek için Hitit metinlerinde geçen Ahhiyawa ve Mısır metinlerinde geçen Ekweş ve Danyen adları dayanak olarak gösterilir. Mikenler Anadolu, doğu Akdeniz ve Mısır’la deniz ticareti yaptıkları halde her hangi bir Miken kentinin uluslararası diplomasinin bir parçası olmadıkları görülmektedir.
Miken kent rejimleri bir tür elit oligarşiden oluşuyordu. En başta wanax denilen bir “kral” hüküm sürüyordu. Kentler içinde yönetici elit ve bürokrasinin yer aldığı bir saray kompleksinde ikamet ediyorlardı. Saraylar yüksek bir tepenin üzerinde tahkimatlı kalelerle çevrilmişti. Bu türden saraylaraMykenai, Pylos, Menelaion, Atina, Thebes, Orkhomenos ve İolkos gibi kentlerde rastlanmaktadır.
Miken kent ekonomisi takas ve paylaştırma esaslarından oluşuyordu. Toprağın ve sürülerin işletilmesinden saray sorumluydu. Yün, şarap, zeytin yağı, parfüm gibi ihraç ürünler vardı. Yönetim ve ekonomik sistemleri köleciliği ön görmüştür.
MÖ 13. yüzyıldan itibaren Miken sarayları gerilemeye başlamış ve 12. yüzyılda da aşama aşama çökmüşlerdir. Miken saraylarının çöküşünde Dor istilası, Deniz halkları ve kuraklığın etki ettiği düşünülmektedir.
Mö 12. yüzyıldan MÖ 8. yüzyıla kadar etkisini gösteren büyük bir gerileme görülmektedir. Saray kentlerinin yıkımından sonra kentler büyük oranda terk edilmiştir. İskan edilen kentlerde ise nüfus çok azdı ve ahali yoksuldu. Tarım toplumu yerine çoban ve göçebelerin ortaya çıktığı görülmektedir.
Dört yüzyılı kapsayan bu büyük boşlukta çeşitli filolojik ve arkeolojik bulguların değerlendirmeye alınmasıyla birlikte Kahramanlar çağı olarak adlandırılan bir dönem gündeme gelmiştir. Bu varsayım, Homeros’un Mikenler çağını değil, Miken sonrası dönemi anlattığını kabul etmektedir.
9. yüzyılın başlarından itibaren başta Atina ve Lefkandi olmak üzere bazı kentlerde nüfus artışı dikkat çekmektedir. Bu kentlerin deniz aşırı ticaret yaptıkları, doğu Akdeniz’le ilişki içersinde oldukları anlaşılmıştır. Atina bölgesinde gelişmeye başlayan kap kacak türü nedeniyle arkeologlar proto geometrik evre ayrıştırmaktadırlar. Bu dönem aynı zamanda koloni hareketlerinin başladığı dönem olarak kabul edilir.
Miken sanatının belli başlı özelliklerinden olan freskolar, madeni eserler, heykelcikler ve toprak kaplar ana hatlarıyla Girit Minos kültürünün etkisinde ortaya çıkmış ve gelişmiştir.