Anadolu’nun Tarih Öncesi Dönemleri
Tarih, MÖ 3500’lerde Mezopotamya’da yazıyı bulan Sümerler ile başlar. Yazının keşfedildiği MÖ 3200’ler hem tarihî devirlerin hem de Eski Çağ’ın başlangıcı olarak kabul edilmelidir. Tarihî çağların ve tarih çağlarının ilk aşamasını teşkil eden Eski Çağ’ın başlangıç noktası, yazının ilk kez keşfedildiği MÖ 3200’lerdir.
Anadolu tarihî devirleri MÖ 2000-1500 yılları arasına tarihlenen Orta Tunç Devri’nin başlarına denk gelir. Bu dönemin hemen başlarında Asurlu tüccarlar ticaret yapmak amacıyla Anadolu’ya gelecekler ve beraberlerinde çivi yazısını da getireceklerdir. Asur Ticaret Kolonileri Çağı olarak da bilinen bu faal süreç, MÖ 1970-1750 yılları arasına tarihlenir. Yazı öncesi dönem Taş ve Maden çağları olarak iki temel bölüme ayrılır. Paleolitik Çağ’dan MÖ II. binyıl başlarına kadar uzanan zaman dilimi, “Anadolu’nun Tarih Öncesi Dönemleri” olarak algılanmalıdır.
Anadolu'da Taş Çağları
Anadolu, maden devrine erişinceye kadar, binlerce yıl süren uzun bir taş devri kültürleri sürecinden geçmiştir. Anadolu’nun Taş Devri’ni Paleolitik Çağ (Eski Taş), Mezolitik Çağ (Orta Taş) ve Neolitik Çağ (Yeni Taş / Cilalı Taş) olmak üzere üç ana döneme ayırırlar.
Paleolitik Çağ: Taş Devri kültürlerinin en eski safhasını oluşturan Paleolitik Çağ, Buzul Çağı’na rastlamaktadır. “Yontma Taş” ya da “Eski Taş” olarak da bilinen bu dönem, Hellen dilinde “eski” anlamına gelen “palaios” ve “taş” anlamına gelen “lithos” kelimelerinden türetilmiştir. Binlerce yıl süren bu çağda insanlar, mağara ve ağaç kovuklarında barınmışlar, toplayıcılık ve avcılıkla geçinmişlerdir. Paleolitik Çağ, kendi içinde üç alt evreye ayrılmaktadır. Bunlar; Alt Paleolitik, Orta Paleolitik ve Üst Paleolitik olarak sıralanmaktadır.
Paleolitik Çağ, insanları, bütün araç, gereç ve silahlarını taştan ya da kemikten imal etmişlerdir. Anadolu’nun en eski Paleolitik Çağ yerleşmeleri Dülük (MÖ 600.000), Yarımburgaz (MÖ 400.000) ve Karain Mağarası (MÖ 50.000-15.000)’dır.
Paleolitik Çağ insanının yaşam biçimi topluluğun tüm fertlerinin doğada yabanî olarak bulunan bitkilerin köklerini, yaprak ve meyvelerini toplayarak ve avlanarak geçimlerini sağlamalarına dayanmaktadır.
Mezolitik Çağ: “Orta Taş Devri” olan Mezolitik Çağ, yaklaşık olarak MÖ 15000-8000 yılları arasına tarihlenmektedir. Mezolitik Çağ, Paleolitik ile Neolitik arasında bir intikal, bir geçiş devri olarak kabul edilir. Bu çağ, Epipaleolitik, Preneolitik ya da Protoneolitik gibi isimler de verilmektedir. İnsanların bu yeni çevre şartlarına uyum sağlama sürecidir. İnsanlar toplayıcılık ve avcılığa devam etmekle birlikte, su ürünleri ve bitki toplayıcılığı ön plana çıkmış, beslenme menüsüne yemiş, bitki ve bitki kökleri ilave edilmiştir. Gıdalarını nehir ve göllerden temin etmeye başlayan insanlar, mağara yaşamının yanında yarı göçebe bir yaşam tarzını da benimsemiştir. Bu devir “mikrolit” denilen küçük taş aletlerle karakterize edilir. Bu aletlere Tekkeköy, Beldibi ve Belbaşı’nda rastlanmıştır. Bu çağ insanı mikrolit taşlar yanında kemik ve geyik boynuzundan aletler de yapmıştır. Bunlar olta ve zıpkın başlığı olarak balıkçılıkta kullanılmışlardır. Bu dönemde yaşayan Homo Sapiens türü insan, killi toprakların suyu geçirmediğini fark etmiş ve yere açtığı çukurun içini killi toprakla sıvayarak suyunu burada biriktirmeyi başarmıştı.
Neolitik Çağ (Yeni Taş Devri): Mezolitik Çağ’dan sonra Neolitik Çağ’a (Yeni Taş/ Cilalı Taş Devri) geçilir. Taş Devri kültürleri içerisinde bir inkılap olarak kabul edilir. Neolitik Çağ'da ilk yerleşik hayat, başka bir tabirle köy kültürü başlamıştır. İnanç temelli ortak bir kutsal alan gayesiyle inşa edilen ilk tapınak olan Göbekli Tepe Mezolitik/ Neolitik Çağ’a tarihlendirilir. Bu kutsal alan, MÖ 10.000 / 9.000’lerde yapılmış ve iki bin yıl kullanılmıştır. Bu çağda insanoğlu tarafından ateş, kontrol altına alınmış, seramikler fırınlanmış, ziraat keşfedilmiş ve ilk defa tam yerleşik hayata geçilmiştir.
Anadolu'da Maden Çağları
Kalkolitik Çağ (Bakır-Taş): Neolitik Çağ’ın sonlarına doğru insanlar, madeni de keşfetmiş ve ziynet eşyası, iğne ve silahların yapımı daha sonra genişlemiştir. Fakat bu devirde taş baltalar, obsidyen aletlerde sıklıkla kullanılmaktadır. “Kalkolitik” tabiri, “bakır” anlamına gelen “khalkos” ile “taş” anlamına gelen “lithos”tan türetilmiştir. Bu devrin en önemli özelliği, taş ve maden araçların birlikte kullanılmasıdır. Tarım ilerlemiş, araçlar daha gelişmiştir. Yerleşim yerleri büyümüş, mimariye kapı ve pencere girmiş, kentlerin etrafında surlar inşa edilmiştir. Dokumacılık gelişmiş, astar boyalı geometrik motifli seramikler üretilmiştir. İlk defa yerleşim biriminin içinde ya da dışında belirli mekânın mezar olarak ayrıldığı gözlemlenmektedir. Kalkolitik Çağ, aynı zamanda köy kültüründen kent kültürüne geçiş sürecinin yaşandığı bir ara devirdir. Anadolu’da yaklaşık olarak MÖ 5000-3000 yılları arasına tarihlenen Kalkolitik Çağ’ın en önemli yerleşme merkezleri; Pulur, Canhasan, Beycesultan, Horoztepe, Yumuktepe, Tilmen Höyük, Kusura, Alacahöyük, Büyükgüllücek, Yazır, Alişar ve Fikirtepe höyükleridir.
Eski Tunç Çağı: Kalkolitik Çağ’dan sonra Anadolu’da Tunç Çağı başlar. Eski Tunç (MÖ 3000-2000), Orta Tunç (MÖ 2000-1500) ve Yeni Tunç (MÖ 1500- 1200) olmak üzere üç ana bölüme ayrılır. Ancak Anadolu’nun tarih öncesi dönemleri içerisine sadece Eski Tunç Çağı girmektedir. Eski Tunç Çağı’nın başlarında Anadolu halkı henüz tam olarak yazılı bir kültüre sahip olmadığı için, bilgiler kısıtlıdır. MÖ 2500-2000 yıllarına arasında bakırın yerine, bakırkalay karışımı olan tunç kullanılmaya başlanmıştır ve tarım aletleri ve silahlar tunçtan imal edilmiştir. Bu çağın önemli gelişmeleri; dört tekerlekli kağnı arabası, çömlekçi çarkı ile seri üretime geçilmesi, etrafı surlarla çevrili şehir devletlerinin ortaya çıkması sayılabilir. MÖ 2500-2000 yılları arası, Anadolu’da gerçek anlamda bir şehir kültürü yaşandığı anlaşılmaktadır. Eski Tunç Çağı Anadolu’sunda Hattiler, Luviler ve Hurriler gibi etnik kökenleri farklı birçok kavim yaşıyordu. Anadolu’da etrafı surlarla çevrili orduları olan birçok şehir devleti kurulmuş ve dış tehditlere karşı ittifaklar oluşturabildikleri görülür.