İnsan Vücudunun Anatomisi ve Fizyolojisi

İnsan vücudunun anatomik ve fizyolojik yapısı çeşitli sistemlerden oluşmuştur. İnsan vücudunun yapısını anatomi, işleyiş ilkelerini ise fizyoloji ve tıp bilim dalı inceler. Anatomi terimi, keserek ayırma, parçalama anlamına gelmektedir. İnsan vücudu pek çok yapının kusursuz bir şekilde bir araya getirilmesiyle yaratılmıştır.

Hava ile kan arasında gaz değişimini sağlayan organlara Solunum Sistemi denir. İnsanlar akciğerli solunum sistemini kullanırlar. Solunum sistemi, burun, yutak, gırtlak, soluk borusu ve akciğerlerden oluşmaktadır.

Akciğerler, havanın kana geçmesini ve kanın temizlenmesi sağlar. Göğüs boşluğunu bütünüyle doldurur. Sağda ve solda olmak üzere bir çifttir. Sağdaki akciğer üç, soldaki akciğer ise iki parçacıktır. Bu parçalara “Lob” denir. Akciğerler birer körük gibi çalışarak solunumu sağlarlar. Kanı oksijence zengin bir hâle getirirken içerisindeki karbondioksiti dışarı atar. Akciğerde gaz değişimini sağlayan balon şeklindeki birimlere alveol (hava kesesi) denir. Akciğerler göğüs boşluğunda sağlı sollu iki kısımdan oluşur. Sağ akciğer üç, sol akciğer iki parçalıdır.

İnsanların yer ve yönlerini değiştirmelerine hareket denir. Hareketi sağlayan organlar Hareket Sistemi’ni oluşturur. Destek ve hareket sisteminin oluşmasında kemikler, kaslar ve eklemler kullanılır.

Erişkin bir insanda 205 kemik bulunur. Bunun 26’sı omurgada, 25’i göğüste, 22’si başta, 64’ü kollarda ve ellerde, 62’si bacaklarda ve ayaklarda, 6’sı da kulak kemikleridir. Kemikler dış görünüşlerine göre uzun, kısa ve yassı olmak üzere üçe ayrılır. Kemiklerin birleşmesiyle oluşan yapıya iskelet denir. İskeleti oluşturan kemikler eklemlerle birbirine bağlanırlar.

İnsan iskeleti özelliğine göre üç kısımdan oluşur: baş, gövde ve üye iskeletleri. Şekil ve büyüklüğüne göre dört çeşit kemik bulunur. Bunlar kısa, uzun, yası ve düzensiz şekilli kemiklerdir.

İskeleti oluşturan kemiklerin birbirine bağlanmasını sağlayan yapılara eklem denir. Bunlar: oynamaz, yarı onyar ve oynar eklemlerdir. Kemiklerden, eklemlerden ve kaslardan oluşan sistemin bütününe, destek ve hareket sistemi denir.

Sinir sisteminde başta; beyin, beyincik, omurilik soğanı, omurilik, beyinden çıkan 12 çift ana sinir ve omurilikten çıkan birçok sinir vardır. Omurilik, sırtta omurların içerisinden geçer.

Sinir sistemi sinir telleri yardımıyla tüm vücuttaki olayları denetler ve düzenler. Özelliğine göre iki kısımdan oluşur: Merkezî ve çevresel sinir sistemleri.

Merkezî Sinir Sistemi, sinir sisteminin yönetici ve denetleyici kısmıdır. Kafatası ve omurga içindeki sinirsel organlardan oluşur.

Çevresel Sinir Sistemi, vücudu ağaç kökü şeklinde saran sinir liflerinden oluşur. Sinir dokusunu oluşturan hücrelere nöron denir.

Bütün organ ve sistemler arasında madde iletimini sağlayan yapılara dolaşım sistemi denir (Şekil 3.8). Dolaşım sistemini kalp, damarlar ve kan dokusu oluşturur. Dolaşım sistemi besin, gaz, hormon, artık ve antikor gibi maddeleri ilgili hücrelere taşır.

Alınan besinlerin vücutta bir dizi işleme tabi tutularak enerji hammaddesi ve yapı taşı öğelerine ayrılması ve daha sonra da kana geçmesine “sindirim” denir.

Besin maddelerinin hücrelerdeki metabolik olaylarda kullanılması sonucu oluşan ürünlere artık denir. Vücuttaki suyun, tuzun, minerallerin ve vitaminlerin fazlası; asitler, gazlar, amonyak, üre, ürik asitler ve ilaçlar artık özelliğinde olup boşaltımla dışarı atılabilir.

Miyelin kılıf, bazı nöronlarda, aksonların çevresiyle yalıtımını sağlayarak uyartıların daha hızlı taşınmasını sağlar. Uyarı, nöronları etkileyen çevresel değişmelerdir. Uyartılar (impuls) etkisiyle nöronlarda oluşan elektiriksel ve kimyasal değişmelerdir.

Bütün organ ve sistemler arasında madde iletimini sağlayan yapılara dolaşım sistemi denir. Dolaşım sistemini kalp, damarlar ve kan dokusu oluşturur. Kalp, kulakçık ve karıncık olmak üzere iki kısımdan oluşur. Bunlardan"Kulakçık" kan sıvısını kalbe doğru çeken kısm olup, sol kısmı vücut toplar damarına, sağ kısmı akciğer toplar damarına bağlıdır. "Karıncık" ise, kan sıvısını organlara doğru pompalayan kısımı olup sol kısmı vücut atar damarıyla, sağ kısmı akciğer atardamarıyla bağlantılıdır.

Kalp, her insanın yumruğu büyüklüğünde bir pompadır. Vücutta bulunan en güçlü kas, kalp kasıdır. Kalp dakikada 60-180 arasında kasılır. Normali ise 60-80 arasıdır. Eğer kanda hemoglobin yetersiz ise anemi (kansızlık) denen durum meydana gelir. Kanda bulunan ikinci hücre grubu akyuvarlardır. Vücudun savunmasıyla ilgili hücrelerdir. Bir milimetreküp kanda 6000-10000 arasında akyuvar vardır.

Kanda bulunan trombositler kanın pıhtılaşmasında görev yaparlar. Kanın sıvı kısmına plazma adı verilir. İnsan kanı A, B, AB ve O olmak üzere dört ayrı guruba ayrılır. İnsanların % 85’inde Rh faktörü denilen özel bir protein bulunur. Bu proteinin bulunduğu kan Rh (+), bulunmadığı kan da Rh (-) olarak adlandırılır.

İnsan vücudu devamlı enerji tüketir. Tüketilen bu enerji yiyecek ve içeceklerden sağlanır. Alınan besinlerin vücutta bir dizi işleme tabi tutularak enerji hammaddesi ve yapı taşı öğelerine ayrılması ve daha sonra da kana geçmesine Sindirim denir. Besin maddelerinin hücrelerdeki metabolik olaylarda kullanılması sonucu oluşan ürünlere artık denir. Artıklar dolaşım sıvısı olan kanda bulunur. Böbrek, boyuna kesildiğinde üç kısımdan oluştuğu görülür.