Engelliliğe Kavramsal Bakış

GİRİŞ

İletişim ve sosyal gelişim ya da sosyal uyumu kısıtlı; düşünce, duygu ve davranışlarda meydana gelen normalden farklı örüntüler nedeni ile günlük yaşam aktivitelerini yerine getirmede ve insanlarla ilişkilerini sürdürmede güçlük yaşayan, kaygı ve korkularını kontrol edemeyen ve yargıda bulunma ve gerçeği anlama yetileri sınırlılık veya sapma gösteren kişidir.

Gerçek yaşamda kimi gruplar, sosyal durumları, bilişsel ve fiziksel farklılıkları açısından eşit haklara sahip olamamaktadırlar. Engelliler de bu grubun bir kategorisini oluşturmakta ve toplumun diğer bireyleri gibi, günlük yaşamlarında, mesleki gelişmelerine, sosyal refahlarına ilişkin konularda bilgiye ve desteğe gereksinim duymaktadırlar. İnsan hakları alanındaki başarılı uygulamalarda, çoğunlukla toplum içindeki, engelli ya da engelsiz, bütün bireylere sağlık, eğitim, ulaşım, sosyal güvenlik, istihdam ve adalet gibi hizmetlerin yeterli olarak verilip verilmediği ölçülmektedir.

Bu noktada kırılgan ve savunmasız yapılarıyla önemli uygulama alanlarından olan “engelliler” ile çalışan sosyal hizmet uzmanlarının koruyucu-önleyici, iyileştiricigeliştirici ve rehabilite edici fonksiyonları vardır.

Sosyal hizmet uzmanları engellilerle çalışmalarını üç boyutta yürütür. Bunlar;

1. Engelli bireyler ve aileleri ile sosyal hizmet uygulamaları,

2. Engelli grupları ve aileleri ile sosyal hizmet uygulamaları ve

3. Engelli bireyler/gruplar ve ailelerine yönelik toplum düzeyinde sosyal hizmet uygulamalarıdır.

Engellilik ile İlgili Tanımlar

“İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi”ne göre tüm insanların eşit doğduğu ve eşit haklara sahip olduğu kabul edilmektedir. Ancak gerçek yaşamda kimi gruplar, sosyal durumları, bilişsel ve fiziksel farklılıkları açısından söz konusu haklara sahip olamamaktadır.

Engellilik, “doğuştan veya sonradan herhangi bir sebeple bedenî, zihnî, ruhî, hissî ve sosyal yeteneklerin, çeşitli derecelerde kaybedilmesi sonucunda, sosyal hayata uyum sağlanması ve günlük ihtiyaçların karşılanmasında güçlüklerle karşılaşılması, korunma, bakım, rehabilitasyon, danışmanlık, destek hizmetleri, mimari yapılarda, açık alanlarda özel fiziki düzenlemelere genel anlamda ihtiyaç duyulması” olarak tanımlanmaktadır.

Engelli ise, “herhangi bir sebeple ve hangi oranda olursa olsun, fizikî, zihnî veya ruhî yapılarında bir eksiklik ya da bozukluk olan kişi” olarak tanımlanmaktadır

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), 1980 yılında özürlülük ile ilgili verilerin karşılaştırılabilmesi ve tanımların standardize edilmesi için “Bozukluklar, Yeti Yetimi ve Engellilerin Uluslararası Sınıflandırması” çerçevesinde yetersizlik, özürlülük ve engellilik sınıflandırması geliştirmiştir.

Engelli olma nedenleri pek çok başlıklar altında ele alınabilir. Ancak; en çok kullanılan sınıflama doğum öncesi, doğum anı ve doğum sonrası oluşmalarına göre ele alınan sınıflamadır.

Engelli sağlık kurulu raporları ile ilgili işlemleri düzenleyen Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine göre yedi farklı özür grubu bulunmaktadır.

1.Ortopedik Engelli: İskelet ve kas sisteminde fonksiyon kaybı, eksiklik veya yetersizlik olan kişidir.

2.Görme Engelli: Bir veya iki gözünde kısmi ya da tam görme bozukluğu veya kaybı olan kişilerdir.

3.İşitme Engelli: Sesleri algılama veya fark etme yeteneğinin kısmen ya da tamamen azalması nedeniyle işitme durumunu kaybetmiş kişidir.

4.Dil ve Konuşma Engelli: Farklı nedenlerden dolayı konuşamayan veya konuşmanın akıcılığında, hızında ve ifadesinde bozukluk ya da ses bozukluğu olan kişidir.

5.Zihinsel Engelli: Çeşitli derecelerde zihinsel yetersizliği olan kişilerdir. Zeka geriliği olanlar(mental retardasyon), Down Sendromu, Fenilketonüri (zeka geriliğine yol açmışsa) bu gruba girer.

6.Süreğen Hastalıklı Engelli: Doğuştan ya da farklı nedenlerle sonradan oluşan, kişinin sürekli tedavi ve bakımını gerektiren ve yaşadığı hastalık nedeniyle sosyal, eğitim ve mesleki durumu olumsuz şekilde etkilenen kişidir.

7.Ruhsal ve Duygusal Hastalıklı Engelli: İletişim ve sosyal gelişim ya da sosyal uyumu kısıtlı; düşünce, duygu ve davranışlarda meydana gelen normalden farklı örüntüler nedeni ile günlük yaşam aktivitelerini yerine getirmede ve insanlarla ilişkilerini sürdürmede güçlük yaşayan, kaygı ve korkularını kontrol edemeyen ve yargıda bulunma ve gerçeği anlama yetileri sınırlılık veya sapma gösteren kişidir.

Engelliliğin Tıbbi Model ve Sosyal Modelde Değerlendirilmesi

Tıbbi model tanı, teşhis ve tedavi uygulamalarını içerirken sosyal model, tıbbi modelin yaklaşımlarına ek olarak engellilerin toplum içindeki kabulü ve yer edinmeleri üzerinde durmaktadır.

Tıbbi modelin ve sosyal modelin engelli bireye yaklaşımını değerlendirildiğinde; tıbbi model, bireyci model olarak ele almaktadır.

Sosyal model yaklaşımında ise engelli tanımıyla, engelli bireyi toplumda ayırıcı durumuna düşürüldüğü savunulmaktadır.

Tarihsel süreç içerisinde toplumun engellilere engelliliğe bakışında karşılıklı olarak birbirini etkileyen ve belirleyen ilişkilerle değişimler yaşanmıştır. Engelliliği kavramaya ve tanımlamaya yönelik yaklaşımlar, sosyal hak kavramını somutlaştıracak şekilde engellilere yönelik sosyal politikaların oluşturulması sürecini de doğrudan etkilemiştir.