Sendikalar ve Endüstri İlişkileri
Sanayileşmeyle birlikte yayılan bağımlı çalışma; yeni çalışma ilişkilerini, sınıfsal yapıları ortaya çıkarmış, bölüşüm kavgası büyütmüş ve sömürüyü artırarak, kapital birikimini hızlandırmıştır. Burjuvazi ve proletarya olarak ifade edilen iki kesim arasında ortaya çıkan çatışma kapitalist sanayi toplum düzenin sonucudur. Ücretli işçi olan proletaryanın karşı çıkışları, dirençleri ve mücadeleleri çatışmayı artırmış, içinde bulunulan şartların kader olmadığı düşüncesini yaymıştır.
Fordist ve Taylorist üretim ve yönetim tarzının işleri parçalara bölmesi, işçiliğin değersizleştirilmesi, makineleşme ve işsizlik gibi faktörlerin etkisi ile işçilerin pazarlık gücünün gerilemesi, sömürü üzerine kurulmuş bir düzeni doğurmuştur. Bu sömürü düzenine karşı işçilerin örgütlenmesiyle ortaya çıkan sendikalar,üstlendikleri fonksiyonlar nedeniyle ekonomik, siyasal ve sosyal alanda dengelerin işçiler lehine değişmesinde etkili olup, II. Dünya Savaşı’ndan sonra en parlak dönemini yaşamıştır.
Sendikal hareketin ortaya çıkardığı endüstri ilişkileri; menfaat çatışmasının yer aldığı, bölüşüm mücadelesinin olduğu, işçi ve işveren örgütleri veya işverenlerin taraf olduğu, toplu pazarlığın esas alındığı, kuramsal ilişkilere dayalı bir sistemdir.
İşçilerin sendikalara yönelik beklentilerinin ekonomik menfaatlerde odaklanması, ekonomik şartların ağırlığı gibi nedenlerle sendikaların siyasal ve sosyal fonksiyonları geri plana itilmektedir.
Sendikalar, ekonomik fonksiyonlarını özellikle imzaladıkları toplu iş sözleşmeleriyle yerine getirmektedirler ancak bu yöntemin tek başına yeterli olmayacağı açıktır. Bu mücadeleyle birlikte hükûmetlerin ekonomik politikalarını etkilemek ve işçiler lehine ekonomik kararları aldırmak da önem kazanmaktadır. Burada da sendikaların demokratik fonksiyonları ve siyaset ilişkisi gündeme gelmektedir.
Endüstri ilişkileri alanı, on dokuzuncu yüzyılın sonu ve yirminci yüzyılın başında Batı dünyasının endüstriyel ekonomi ve demokratik devlet kavramlarıyla ilgili fikir ve olayların kesişmesiyle doğmuştur. Hem negatif, hem de pozitif dürtüler sonucu ortaya çıkmıştır.
Dar anlamda endüstri ilişkileri yalnızca endüstri sektöründe çalışanların çalışma şartlarını incelemek olarak açıklanırken, geniş anlamda endüstri ilişkileri tüm ücretli çalışanların çalışma şartlarını incelemektedir.
Endüstri ilişkileri sisteminin ortaya çıkışı genel bir değerlendirmeye tabi tutulduğunda dört dönem altında incelemek mümkündür. Bunlar; serbest dönem, müdahaleci dönem, sosyal refah dönemi, neoliberalizm ve esneklik dönemidir. Endüstri ilişkilerini ortaya çıkaran temel aktörleri işçi ve örgütleri, işveren ve örgütleri ve hükûmetler olmak üzere üç başlıkta toplamak mümkündür.
Toplu pazarlık, bir tarafta işçi sendikası diğer tarafta işveren veya işveren kuruluşlarının yer aldığı ikili veya çok taraflı çalışma şartlarını belirlemeyi esas alan görüşmeler sürecidir. Toplu pazarlık; tarafların görüşmeleriyle başlar, toplu iş sözleşmesiyle sonuçlanır, uygulanmasıyla hayata geçer. Bu süreçlerin her biri diğerinin olmaz ise olmazıdır.
Toplu pazarlığın başlayabilmesi için toplu iş sözleşmesi teklif taslağının hazırlanması, görüşme ekibinin oluşturulması gerekmektedir. İş uyuşmazlıkları bireysel ve toplu olmak üzere iki şekilde ortaya çıkar, ancak konumuz itibarıyla sadece toplu iş uyuşmazlıkları bu bölümde ele alınacaktır