Eğitim ve Ekonomi Kurumu İlişkisi

Giriş

Avcı toplayıcı kabileler dışında insanlık kadar eski olan ekonomik faaliyetler, insanlığın tarımla birlikte yerleşik hayat ageçmesiyle başlamıştır diyebiliriz.

Eğitim kurumu nun, yeni bilgilerin üretilmesi, üretilen bilginin topluma yayılması, yeni değerlerin üretilmesi, kültürel ve millî değerlerin gelecek kuşaklara aktarılması yolu ile toplumun devamlılığının sağlanması gibi dört önemli temel işlevi bulunmaktadır.

Eğitim kurumunun da diğer toplumsal kurumlar gibi kendine özgü normları ve rolleri bulunmaktadır. Eğitim faaliyetlerin ingerçekleştiği farklı kurumlar yer almaktadır. Aile, din, medya, siyaset gibi farklı sosyal yapılar içinde de eğitim faaliyeti yer almaktadır. Bunlar b irbirinden farklı normlar ve roller ile gerçekleşen eğitim faaliyetleridir. Eğitim kurumunun da diğer kurumlarla içiçe geçmişliği de bundan kaynaklanmaktadır.

Eğitim ile ekonomi kurumlarının birbiri ile olan ilişkisini birey ve toplum üzerinde ki etkisi şeklinde ikiye ayırarak incelemek yerinde olacaktır. Bireylerin eğitim yolu ile meslek kazanmaları, gelir getirici bilgi ve becerileri kazanmaları eğitim yoluyla olmaktadır. Eğitim ile nitelikli bireyleri yetiştiren, gerekli teknolojik üretimi yapan ve kullanan bireyler yaratan eğitim politikaları bir ülkenin kalkınma hızına hız katmaktadır.

Toplumsal Kurum Olarak Ekonomi

Ekonomi ile eğitim kurumları arasındaki etkileşim çift yönlü ve karşılıklıdır. Eğitimin ekonomiye yaptığı bu güçlendirici etki dışında ekonominin de eğitime yaptığı katkı büyüktür.

Ekonomi bir insanın ihtiyaçlarını karşılamaya dönük çıkara dayalı ve rasyonel olan bir faaliyetidir. Aynı zamanda ekonomi bu faaliyetleri inceleyen bir bilim dalıdır.

İhtiyaç duyulan mal ve hizmetlerin üretilmesi, dağıtılması ve tüketime sunulması esnasında, üretimden kaynaklanan gelir ve refahın harcamalara ayrılması ve bireyler arasında dağılımının sağlanması aşamasında örgütlenmiş sosyal roller ve normlar ekonomik kurum olarak adlandırılmaktadır. Bu ekonomik kurumlar hem devlet bünyesinde hem de özel sektörün elinde olabilmektedir.

Modern toplumlarda ekonomik kurumlar daha karmaşıktır ve daha uzmanlaşmıştır. Toplumsal hayat içinde ağırlıkları fazladır. Uzman bilgi ve teknoloji kullanılarak doğadan gelen ürünler tamamen işlenerek yeni ürünler üretilir. Hatta malların dışında hizmetler de ekonomik faaliyetlerin kapsamındadır. Ayrıca ortada mal ya da hizmet yokken paradan para da kazanılabilmektedir .

Eğitim ve Ekonomi Kurumu İlişkisi

Eğitim ile ekonomi arasındaki ilişkinin bir diğer boyutu ise eğitimin ticarileşmesi sürecidir. Eğitim, ulus devlet öncesi toplumlarda aile, din, meslek locaları, asker ocakları gibi farklı kurumlar çatısı altında verilirdi. Dolayısıyla bu dönemlerde çok ayaklı ve parçalı bir sistem hâkimdi. Ulus devlet ile birlikte eğitim belli bir forma sokuldu ve ulusal bütünlük sağlandı. Formel eğitim ağırlıklı olarak devlet eliyle verilir oldu. Fakat küreselleşme ile birlikte eğitim tekrar çok ayaklı bir hâl aldı ve çeşitlendi. Günümüzde devlet dışında özel okullar ve kolejler, dershaneler, kısa sureli sertifika programları sunan veya meslek kazandıran kurslar yaygınlaştı.

Ayrıca eğitimin içeriği ve yapısı da değişti. Zaman ve mekân bağlamında bağımsız hâle gelen toplumlar internet sayesinde, online eğitimlere ağırlık vermeye başladılar. Günümüzde yalnızca özel okul ve kurslar değil, devlet üniversiteleri de online dereceler veren programlar açmaya başladılar. Ayrıca çoğu ders sanal ortamdan yürütülür hâle geldi.

İnternet çağının ve küreselleşmenin yeni liberal politikalar ile şekillendirdiği eğitim kurumu fazlasıyla ticarileşen, piyasa şartlarına uyum sağlayan, ulus devletlerin vatandaş yetiştirme politikasından daha bağımsız bir kurum hâline gelmiş oldu.

Eğitimin içeriğinin çeşitlenmesi, sürelerinin kısalması ve yoğunlaşması, devlet dışı kurumların ve özel sektörün payının artması neticesinde, eğitim gittikçe ticarileşmiş, ve eğitimde ekonomik rekabet hızlanmıştır. Günümüzde eğitim kurumları ve bilhassa üniversiteler birer ekonomik kurum olarak hareket eder olmuş, kâr amacı gütmeye ve öğrenciyi müşteri olarak görmeye başlamışlardır. Eğitimde seçeneklerin çoğalması ve kuruluşların artması sebebiyle, rekabet kızışmış ve öğrenci çekmek için reklama ve eğitim dışı aktivitelere ağırlık verilmeye başlanmıştır. Örneğin özel üniversiteler, eğitimlerinin içeriğinden ziyade, kampüslerindeki lüks olanaklar, öğrenci kulüpleri, farklı sosyal aktiviteler aracılığı ile öğrenci çekmeye çalışmaktadırlar. Bu durum neticesinde ise, eğitimde kalite azalmış ve nitelik sorunu ortaya çıkmıştır.