Eğitim Ve Siyaset Kurumu İlişkisi

Siyasal anlamda eğitim iki yönden ele alınabilir. Birincisi ülkenin mevcut siyasal kültürünün yeni nesillere öğretilmesidir. İkincisi ise devletin kendi ideolojisi doğrultusunda halkı eğitmesidir.

Eğitim evrensel bir olgudur. Bu nedenle evrensel değerlere aykırı bir eğitim toplumları çöküşe sürükler. Eğitimin bütünleşmekle ve aktarmakla yükümlü olduğu beş evrensel değer şunlardır: Özgürlük, eşitlik, adalet, bilim ve sanat (Birkök, 2019).

Eğitim ve Siyaset İlişkisi

Eğitim ve siyaset ilişkisi doğrudan ve açık ilişkilerden, karmaşık ve fark edilmesi çok zor olan ilişkilere kadar geniş bir yelpaze içinde çeşitlilik göstermektedir. Bir toplumun kültürü yeni nesillere aktarıldığında, toplum yeniden üretilerek devam ettirilmektedir. Toplum, sosyal işleyişle meydana gelmektedir. Ancak sosyal işleyiş, yani normlar, gelenekler, roller, ilişkiler ve diğer hiçbir şey sabit değildir, değişkendir. Bunlar her zaman bireyin zihninde değişerek varlıklarını sürdürürler. Bu sürdürme hadisesi, her zaman bireyin zihninde yeniden üretilir. Sosyolojide toplumun yeniden üretilmesi, bireylerin kendilerine söylenenden farklı bir şekilde kişisel nitelikleri oranında kültürü algılaması ve yorumlamasına katkı sağlayacak uygulamalara denir.

Devlet, rejim, parlamento, parti gibi tüm siyasal olguların eğitim ile doğrudan ilişkisi vardır. Örneğin parlamento eğitim sisteminin yasal yapısının sağlandığı organdır. Partiler ise parlamento ve hükûmetler aracılığıyla halkın eğitim ihtiyacının sağlanmasına katkıda bulunurlar.

Her tür siyasal rejimde eğitim son derece önemlidir. Totaliter rejimler varlıklarını sürdürebilmek için katı ve sert eğitim politikaları uygularlar. Demokratik rejimler ise sosyal gelişmeyi bireyin gelişmesine dayandırdıkları için bireyi merkeze alan özgürlükçü eğitim sistemleri uygularlar.

Birey uzun bir siyasal sosyalleşme süreci ile aydın, lider ya da normal bir vatandaş olarak ortaya çıkmaktadır.

Demokratik bir siyasal yapının sağlanabilmesi için eğitim yoluyla kültürel dönüşüm gerekmektedir. Örneğin kadının toplum içindeki konumu ancak geleneksel değerlerin sekülerleştirilmesi ile iyileştirilebilir. Yasal düzenlemeler işlevsel olamamaktadır.

Laik ve demokratik eğitim sistemi, en genel biçimi ile anayasada düzenlenmiştir. Sivil toplum örgütleri, uluslararası kurumlar hatta uluslararası ilişkiler eğitimin çeşitli siyasal boyutlarını ortaya koymaktadırlar.

Eğitimin Siyasal İşlevleri

Eğitimin siyasal işlevleri, başka bir deyişle eğitimin hangi siyasal işlere yaradığı veya hangi siyasal amaçları gerçekleştirdiği, eğitim -siyaset ilişkisinin temel konusudur. Bu bağlamda bireysel, toplumsal, kurumsal yönler ön plana çıkarılarak incelenebilir. Eğitimin faydası ya da siyasal işlevleri aslında bir bütündür; örneğin bireyin aldığı eğitim hem kendisinin mutlu yaşamasına hem de toplumdaki problemlerin çözülmesine katkı sağlamaktadır. Bu olgu doğrultusunda Cheng (1996), eğitim ve okulun siyasal işlevlerini bireysel, kurumsal, okul çevresi ve toplum yönlerinden ele almıştır.

Eğitime Siyasal Eleştiriler

Eğitime siyasal açıdan çeşitli eleştiriler yapılmaktadır. Eğitime en önemli eleştiriler gerçek amacına aykırı işlevleri nedeniyle yapılmaktadır. Örneğin, eğitim ile ulus devlet ve milliyetçilik, laiklik, din -devlet ilişkisi, küreselleşme, demokrasi ve cumhuriyet ilişkisi, Kemalizm gibi konular, değişik boyutlarıyla kamuoyunda tartışılmaktadır.