Sosyolojik Açıdan Aile ve Eğitim
Sosyolojik açıdan toplum bir kurumlar manzumesi veya organizasyonu olarak görülebilir. Özellikle, toplumu bu tür bir görme ve analiz etme biçimi yapısal işlevsel yaklaşımla örtüşür. Bu yaklaşıma göre her toplum aile, eğitim, din, ahlak, hukuk, siyaset, serbest zamanlar, sanat vb. kurumlardan oluşur. Her kurum bazı temel işlev veya fonksiyonları yerine getirir. Kurumlar arasında işlevsel bir ilişki ve etkileşim söz konusudur. Hiçbir kurum birbirinden bağımsız değildir.
Aile eğitim ilişkisi karşılıklı etkileşime dayalı bir ilişki biçimi olarak değerlendirilebilir. İnsanın yetişmesi, gelişmesi ve sosyalleşmesi üzerinde bu iki kurum son derece önemli rol oynar. Eğitim sosyolojisi açısından ailedeki sosyalleşmeyle okuldaki sosyalleşmeyi birlikte ele alarak incelemek veya araştırmak bu bağlamda bir gerekliliktir.
Günümüz toplumlarında işbölümü ve uzmanlaşma oldukça artmış, toplumun temel işlevlerini karşılayan kurumlar farklılaşmıştır. Benzer bir durum toplumdaki sosyal gruplar, sınıflar ve tabakalar için de söylenebilir. Özet olarak, toplumlar oldukça karmaşık bir yapıya sahip olmuşlardır.
Ancak, daha önce de ifade edildiği gibi toplumdaki bu farklılaşmalar, hem kurumlar arası ilişkileri; kurumların işlevlerinin birbirlerini etkilemesini, hem de grup ve sınıfsal koşulların bu işlevler üzerindeki etkilerini göz ardı etmeyi gerektirmez. Çünkü farklılaşmalar çeşitli düzey ve koşullarda yeni etkileşimlere ve bütünleşmelere de neden olmaktadır. Aile eğitim ilişkisini/etkileşimini de hem grup ve hem de kurumsal bağlamda, toplumun tabakalaşma düzenini dikkate alarak incelemek ve araştırmak büyük önem taşır. Bu tür bir bakış açısıyla elde edilecek bilgilerle eğitimin kalitesi artırılabilir ve eğitimde yaşanan sorunlar çözüme kavuşturulabilir. Kısacası, bireyin eğitiminden sadece okul ve öğretmen sorumludur anlayışı artık geçerli değildir.
Konuyla ilgili birçok araştırmanın da ortaya koyduğu gibi, aile çocuğun sosyalleşmesi, okula; eğitime hazırlanması, eğitim için desteklenmesi, akademik başarısı gibi birçok konuda önemli işlevleri yerine getirmektedir. Bu işlevler ailenin sosyo -ekonomik düzeyi ve sınıfsal koşullarıyla yakından ilişkilidir. Orta ve üst sınıfa mensup ebeveynler çocuklarının eğitimi konusunda daha bilinçli ve yapıcı hareket etmektedirler.
Eğitim kurumu da ebeveynleri bilinçlendirip onları çeşitli konularda geliştirerek aileyi etkilemektedir. İyi eğitim görmüş anne -babalar meslekleri ve ekonomik koşullarıyla çocuğa ve gence daha iyi eğitim olanakları sunabilmektedirler. Aile eğitim programları ailenin güçlendirilmesi ve dolayısıyla eğitime katkı sunma bağlamında önemli bir diğer uygulamadır.
Aile eğitim türü programlar içerik olarak geliştirilmelidir. Bu programlar kitle iletişim araçları üzerinden de etkili olarak topluma sunulabilir.
Sonuç olarak, eğitimde istenilen seviyeye ulaşmak, çocuk ve gençlerin yetiştirilmesinde daha iyi sonuçlar almak için aile ve eğitimi sosyolojik olarak birlikte ele almak, yaşanan sorunların nedenlerinin ve aynı zamanda çözümlerinin bir kısmının da burada yattığını görerek aile ve okul arasındaki ilişki ve işbirliğini geliştirmektir.