Biyolojik Afetler

Biyolojik afetler; salgın hastalıklar, biyoterörizm ve böcek istilaları olarak eski çağlardan günümüze kadar zaman zaman karşılaşılan felaketlerdir. Bu felaketler bir bölgede ya da kıtalar arasında kendini gösterir.

Eski tarihlerden beri biyolojik hastalık etkenlerinin yol açtığı salgınların (veba, çiçek, grip vb.) bölgesel ya da kıtalar arası ölümlere yol açmış ve bu hastalık etkenleri askerî, siyasi, ekonomik amaçlar için kullanıldığında etik değerleri olmayan biyolojik savaşları ortaya çıkarmıştır. Bu etkenler, dünya üzerindeki tüm canlılar için bir tehdittir.

Biyolojik afetlere yol açan bakteri, virüs, mantar gibi mikroorganizmalardır. Biyolojik ajanlar; düşük maliyetle üretilebilmeleri, ortama uyum sağlayarak koruyucu önlemlerden etkilenmemeleri, oluşturdukları hastalıkların tedavilerinde kullanılan ilaçlara karşı dirençli hale getirilebilir ya da değişikliğe uğratılabilmeleri, etkilerinin ani ortaya çıkmaması gibi özellikler gösterirler.

Biyolojik afetler biyolojik ajanların havaya püskürtülmeleri, insanlara hastalığı taşıyan hayvanların enfekte edilmesi ya da su ve gıdaların bunlarla kirletilmesiyle yayılabilirler. Uçaklardan püskürtme ve duman şeklinde bir şeyler atıldığında, patlama sesi düşük mermi ve bombalar kullanıldığında, sebebi bilinmeyen sis ve duman görüldüğünde, püskürtme cihazı kullanıldığında, bitki ve hayvanlarda olası hastalık belirtileri dışında bir belirti varsa, hayvan ölümleri aniden meydana gelmişse, insanlarda coğrafya ve mevsimle örtüşmeyen hastalık belirtileri görülmüşse, çok sayıda insanda ateş ve ishal gibi belirtiler ortaya çıkmışsa ve normal şartlarda görülmeyen mantar ve haşereler ortaya çıkmışsa bir biyolojik saldırı olabileceği akılda tutulmalıdır.

ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi , ajanın yayılım ve hastalığın ciddiyeti açısından biyolojik ajanları üç kategoride toplamıştır. Kategori A; ulusal güvenlik açısından yüksek risk oluşturan ajanlardır. Bu kategoriye; çiçek, veba, şarbon, ebola kanmalı ateşi, marburg kanamalı ateşi gibi hastalıklar girmektedir. Kategori B; orta dereceli yayılıma bağlı olarak orta düzeyde hastalık ve düşük oranda ölüme yol açan gruptur. Bu kategoriye; brucelloziz, venezuella ensefalomyeliti, risin toksini, stafiokoksik enterokoksik enterotoksinler, kolera, dizanteri gibi hastalıklar girmektedir. Kategori C; kolay elde edilebilen, üretimi ve yayılımı kolay olan, yüksek ölüm ve hastalık potansiyeline ve halk sağlığını yüksek riskte tehdit eden ajanlardır. Bu kategoriye; Nipah virüs, sarıhumma girmektedir.

Biyolojik ajanları yok etmek ya da etkilerini azaltmak için yapılan faaliyetlerin hepsine biyolojik savunma denir. Saptama ve korunma olarak iki elemandan oluşur. Biyolojik ajanın saptanmasını sağlayan yöntemlerden biri geleneksel mikrobiyolojik yöntemlerdir. Diğeri ise polimeraz zincir reaksiyonu, DNA probları, immunosensörler, akım sitometrisi, gaz kromotografisi kütle spektrometrisi gibi hızlı, duyarlı ve spesifik yöntemlerdir. Biyolojik savaş ajanının hasar verici konsantrasyonuna maruziyetten sonra hastalıkları önlemek için çeşitli kontrol tedbirleri almak olarak tanımlanır. Bunlar; fiziksel koruma, dekontaminasyon ve tıbbi tedavidir.

Biyolojik afetlerden korunmak için önce eğitim, bilgilendirme ve kişisel hazırlık en önemli ve ilk tedbirdir. Hijyen ve diğer sağlık kurallarına dikkat edilmelidir. Planlanan aşılar yapılmalı, biyolojik savaş ajanlarına karşı koruma sağlayan malzemeler temin edilip nasıl kullanılacakları hakkında bilgilendirilmelidir.