Yer Kökenli (Jeolojik) Doğal Afetler
Yeryuvarındaki İç Dinamik Olaylar ve Jeolojik Afetler
Litosfer üzerinde bulunan levhaları hareket ettiren bütün süreçlere iç dinamik olaylar adı verilir. Bütün bu hareketlerin sonucu olarak yeryüzünde depremler, volkanlar ve tsunamiler meydana gelir.
Yeryuvarının Yapısı
Yarıçapı 6378 km olan dünyamız sanıldığı gibi bir küre şeklinde değil, kutuplardan basık küremsi (geoid) şekillidir. Ekvatordan dünyanın merkezine olan yarıçap, kutuplardan olan yarıçaptan daha fazladır. Karalar ve denizler katı halde bulunan ve kalınlığı 0-100 km arasında değişen litosfer tabakası üzerinde yer alırlar. Litosferin altında sırasıyla sıvı haldeki astenosfer, üst manto, alt manto, dış çekirdek ve katı haldeki iç çekirdek yer alır.
Litosfer, levha adı verilen 7-8 büyük parça ve birkaç düzine küçük parçalardan meydana gelir. Bu parçalar astenosfer tabakası üzerinde yüzer haldedir. Astenosfer ve mantodaki konveksiyon akımları, sıvı-gaz basınçları ve dünyanın kendi etrafında dönüş hareketleri nedeniyle levhalar sürekli hareket halindedir. Birbirlerine yaklaşan ve dalma batma hareketleri veya iki levha kenarı boyunca çarpışan levhalara konverjan (yaklaşan) levhalar adı verilir. Birbirinden uzaklaşan levhalara diverjan (uzaklaşan) levhalar adı verilir. Uzaklaşan levhalar incelir ve kopar, kopan zayıf zona alttaki sıvı magma sürekli baskı yapar ve enjekte olarak iki levhayı birbirinden ayırarak bir okyanus oluşumunu başlatır. Bazen de birbiriyle komşu olan levhalar sınırları boyunca yan yana hareket eder. Bu tür levhalara transform (yan yana hareket eden) levhalar adı verilir. Levha hareketleri sonucu kıtalarda veya denizlerde fay adı verilen kırıklar meydana gelir.
Faylar
Levha hareketlerinin sonucu olarak litosfer içerisinde zayıf kaya kütlelerinde meydana gelen kırıklar fay olarak bilinir. Faylarda hareket kırık yüzeyleri boyunca sürtünmeler şeklindedir. Bu sürtünmelerle ile açığa çıkan enerji ise deprem olarak adlandırılmaktadır. 10.000 yıl öncesinden günümüze kadar deprem üreten faylar aktif faydır.
Faylar hareket tipine göre doğrultu atımlı, normal faylar ve ters faylar olarak 3 çeşittir. Doğrultu atımlı faylarda kayma ve hareket yatay yöndedir. Ülkemizdeki Kuzey Anadolu Fay Zonu, Doğu Anadolu Fay Zonu doğrultu atımlı faydır. Normal faylar ise kırık yüzeyi boyunca yerçekimi etkisiyle hareket eden faylardır. Bu tür faylar litosferdeki incelmeye neden olan açılma gerilimi rejimleri ile oluşur. Normal fay sisteminde yükselen bloklara horst, düşen bloklara graben adı verilir. Menderes ve Gediz Havzaları normal faylar tarafından oluşturulmuşlardır. Ters fay ise sıkışmalar neticesinde kayaların sıkışması sonucu birbirleri üzerine bindirme hareketi yaptığı faylardır. Bu tür faylar diğer iki fay türüne göre daha az deprem üretirler.
Deprem
Levha hareketleri neticesinde litosferde ani kırılmalar ve biriken enerjinin aniden boşalması şeklinde meydana gelen sarsıntılar depremdir. Enerjinin yeraltında ilk boşaldığı noktaya hipostantr denilmektedir. Hiposantr noktasının yeryüzündeki iz düşüm noktası ise episantr veya depremin merkez üssü olarak bilinir. Hiposantr noktası ile yeryüzündeki düşey iz düşümü olan episantr noktası arasındaki mesafe depremin odak derinliğidir. Depremler sismograf denilen alet ile ölçülür. Sismograf tarafından kaydedilen ize sismogram adı verilir. Deprem büyüklüğü Richter Ölçeği olarak magnitüd cinsinden ölçülür. Depremin büyüklüğü ile şiddeti her zaman karıştırılmaktadır. Depremin büyüklüğü ölçülen aletsel büyüklük, şiddeti ise yaptığı yıkımın miktarıdır. 7 büyüklüğünde bir deprem ülkenin gelişmişliğine ve yapı kalitesine göre 6 şiddetinde olabilirken, 5 büyüklüğündeki bir deprem daha düşük kalitedeki yapılar nedeniyle 6-7 şiddetinde olabilir. Bir deprem meydana geldikten sonra çeşitli sismik dalgalar yayılır. Sismik dalgalar deprem odak merkezinden uzaklaştıkça hızları azalır ve sönümlenir. Deprem ile iki tür dalga yayılır. Cisim dalgaları; kaya dalgalarından meydana gelir. Yüzey dalgaları ise Raley ve Love dalgalarından meydana gelir ve bu dalgalar yüzeye yakın olduğu için en çok yıkıcı etkiye sahiptirler.
Depremler yeryuvarında çoğunlukla litosferde olurken nadir olarak üst mantoda da meydana gelebilir. 0-60 km arasında meydana gelen depremler sığ depremler; 60-300 km arasındaki depremler orta derinlik depremleri; 300 km’den daha derindeki depremler ise derin depremler olarak sınıflandırılır. Sığ ve orta derinlikteki depremlerin verdiği hasar daha fazladır.
Ovalardaki alüvyon zeminler içerisinde çok ince taneli kum ve kil karışımından meydana gelen zemin tabakalarında yeraltı suyu bulunur. Deprem sırasında zemin taneleri arasındaki su nedeniyle zemin taneleri arasındaki bağlar kopar ve taneler serbest hale geçerler. Böylece zemin katı haldeyken sıvı davranış gösterir. Boşluk suyu basıncı artan alttaki zemin, üstteki zemine baskı yaparak enjekte olur. Bu olaya sıvılaşma denir. Sıvılaşma sebebiyle yapılar yan yatar veya zemine gömülebilir. Faylar dışında farklı mekanizmalarla da deprem oluşabilir. Volkan patlamaları ile volkan kökenli, yer altı mağaralarının çökmesi ile çöküntü, meteor çarpmaları ile oluşan depremler ve nükleer denemeler veya büyük patlamalar ile yapay depremler, diğer deprem türleridir. Levha hareketleri ve volkanizma ile meydana gelen depremler yıkıcı etkiye sahiptirler.
Ülkemiz Alp-Himalaya Deprem Kuşağı içerisinde yer almaktadır. Dünya’da meydana gelen levha hareketleri neticesinde ülkemizin büyük bir bölümünün üzerinde bulunduğu Anadolu Levhası, AfrikaArabistan Levhası tarafından güneyden kuzeye doğru ittirilirken, kuzeydeki Avrasya Levhası’na dalma yapmaya zorlanmaktadır. Sıkışma rejimi içerisinde kalan Anadolu’da doğu batı yönlü Kuzey Anadolu Fay Zonu (KAFZ) ve kuzeydoğu güneybatı yönlü Doğu Anadolu Fay Zonu oluşmuştur. Batıda ise sıkışma rejimi, yerini açılma rejimine bırakmıştır. Menderes ve Gediz Havzalarındaki normal faylar Batı Anadolu Fay Zonunu oluşturmaktadır.
Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun (KAFZ) uzunluğu yaklaşık 1500 km olup Erzincan ilinin güneydoğusundan (Bingöl Yedisu ve Karlova) başlayıp Niksar- Merzifon-Gerede-Gölcük istikametinden devam eder. Düzce’de fay iki kola ayrılır. Kuzey kolu Marmara Denizinin güneyinden Saros Körfezi’ne kadar uzanır. Güney kolu Yalova üzerinden Kapıdağ Yarımadası üzerinden Çanakkale ili güneyinde son bulur. Bu kol Bursa’nın biraz doğusunda tekrar ikiye ayrılır ve Kaz Dağları’nın batısında son bulur. Fay zonu sağ atımlı doğrultu fayıdır. Bu fay zonu üzerinde Cumhuriyet kurulduktan beri tutulan deprem kayıtlarına göre 6,5 üzerinde 11 deprem meydana gelmiştir. 1939 Erzincan depremi 8,3 büyüklüğünde, 1999 Marmara depremi ise 7,4 büyüklüğündeki önemli depremlerdendir.
Doğu Anadolu Fay Zonu (DAFZ) ise yaklaşık 700 km uzunluğunda olup Karlıova güneyinden başlayarak güneybatıya doğru Elazığ üzerinden Kahramanmaraş’a kadar devam eder. Fay burada iki kola ayrılır. Bir kol Adana Karataş İlçesine kadar, diğer kol ise Hatay üzerinden Lazkiye’ye kadar uzanarak son bulur. Fay zonu, sol yönlü doğrultu atımlı faydır. Kuzey Anadolu Fay Zonu’na göre daha az deprem üretmiştir. Ancak yine de bu fay üzerinde 5,5 ve üzeri 10’larca deprem meydana gelmiştir.
Volkanizma
Yeryuvarının derinliklerinde, litosferin altındaki sıvı magma, içerisindeki gazlar ve konveksiyon akımları ve kimyasal reaksiyonlar nedeniyle yukarıdaki litosfere sürekli basınç yapar. Basınçlı magmanın bir kırık boyunca baca oluşturur ve yukarı çıkmasına volkanizma adı verilir. Volkanizma kıta içerisinde olduğu gibi denizaltında da meydana gelir.
Tsunami
Deprem veya deniz altındaki volkanizma başlıca olmak üzere, denize düşen meteor, büyük buzul kopmaları, güçlü tropik kasırgalar vb. sarsıntılar neticesinde denizde meydana gelen büyük ve yıkıcı dalga olayına tsunami denir. Derin denizde 45 cm boyunu geçmeyen dalgalar kıyılara ulaşmaya başlayınca 35 metre yüksekliğe kadar çıkarak büyük yıkımlara yol açar. Tsunamiler 800 km/sa. hızlarına erişebilirler. Tsunamiin asıl yıkıcı etkisi, kıyıdan dalganın geri çekilmesi sırasında yaşanır.
Yeryuvarındaki Dış Dinamik Olaylar ve Jeolojik Afetler
Üzerinde yaşadığımız yeryüzünde jeolojik zamanlarda meydana gelen yeryüzü şekilleri, meteorolojik, fiziksel ve kimyasal şartlara bağlı olarak değişime uğramaktadırlar. Bu değişimler dağların aşındırılması, akarsu, rüzgâr, buzul, dalga ve yeraltı suyuna bağlı yer çöküntüleri gibi etkenlerle aşınan malzemenin başka yerlere taşınması ve biriktirilmesi, biriktirilen malzemenin yeniden aşındırılması ve yeryüzü şekillerinin sürekli değişim göstermesidir. Bu tür değişikliklere dış dinamik olaylar denilmektedir.
Heyelan
Ufalanmış kaya veya zeminlerin yerçekimi etkisiyle dengesinin bozularak aşağıya kayarak veya akarak yaptığı hareket, heyelan olarak adlandırılır. Heyelan, jeolojik yapı (kayaçların bozulması ve direncinin düşmesi), su (yeraltı suyu ve yağış miktarı) ile yamaç eğimi faktörlerine bağlı olarak meydana gelir. Ayrıca sarsıntılar deprem, maden ocaklarında patlatma, bitki örtüsünün yok edilmesi, yamaç topuğundan kontrolsüz malzeme alınması heyelan oluşturan diğer faktörlerdir. Heyelanlar düşme, devrilme, kayma, yanal yayılma ve akma şeklide olabilirler.
Kaya Düşmesi
Kaya düşmesi, dik topoğrafyaya sahip alanların yüksek kotlarında yüzeylenen eklemli kayakütlelerinde hacim değişikliğine yol açan P (boyuna) ve şekil değişikliğine yol açan S (enine) ortamlarında, süreksizliklerin sınırlandırdığı kaya bloklarının serbest yüzeye doğru küçük hareketlerde dengesini yitirerek kaynak bölgeden eğim aşağı oldukça hızlı olarak hareket ettiği bir tür yamaç duraysızlığıdır. Kaya bloğunun hareketi dik yamaçlarda düşme şeklinde olup eğimin azalmasına bağlı olarak sıçrama ve yuvarlanma şeklinde devam etmektedir.
Obruk
Yeraltında karbondioksit içeren kayaçlarda dolaşan yeraltı sularında karbonik asit oluşmaya başlar. Bu asitli sular yeraltında dolaşarak dolomit ve kireçtaşlarını çözer ve büyük yeraltı boşlukları ve mağaralar oluşmasına neden olur. Yeraltında oluşan bu boşlukların tavan kaya direnci, üstteki zemin veya kaya malzemesini taşıyamayacak kadar düşerse, çöküntüler meydana gelir. Bu çöküntülere obruk adı verilir.