Gelişim Dönemlerine Göre Dinî Hayat

Dinî gelişim hayat boyu devam eden bir süreçtir. Dinsel bir hazırbulunuşlukla dünyaya gelen insan yavrusunda 3 yaş civarında dinî ilgi uyanmaya başlamaktadır.

Dinî sosoyalizasyon ve formel eğitim başta olmak üzere, bireyin bilişsel kabiliyetlerinin gelişmesi ve aldığı eğitim sonunda ulaştığı genel farkındalık düzeyi, tefekkür ve düşünce biçimi ve duygu durumu gibi etkenler, dinî gelişimi etkileyen belli başlı faktörler olarak ön plana çıkmaktadır.

Çocukların dinî bir yatkınlıkla dünyaya geldikleri konusunda neredeyse bir ittifak bulunmakta ve bu görüş din çevreleri kadar bilim dünyasında da kabul görmektedir.

Çocukluk dönemi dindarlığını besleyen temel duygulardan biri “güven ve himaye” ihtiyacıdır. Çocukluk döneminde ön plana çıkan gelişim özelliklerinden biri olan “benmerkezcilik”, dindarlık gelişimi için de geçerlidir. Çocukluk dönemi Tanrı tasavvurları genellikle somut karakterde ve insan biçimindedir.

Çocukluk dönemi dindarlığının genel karakteristiği düşünmeden kabuldür ve okul öncesi çocukların dinî gelişimi tamamen ailenin kontrolü altındadır. Bu yüzden çocuğun din ile ilgili bilgi ve ilgisi, ebeveyninin dine ve çocuğuna gösterdiği ilgiye göre değişmekte olup tekdüze bir özelliğe sahiptir. Ergenlik dönemi dinî gelişimi üzerine yapılan çalışmalar, genellikle çocukluk döneminde ortaya çıkan dinî ilginin , bu dönemde de devam ettiği yönünde sonuçlar ortaya koymuştur.

Her açıdan önemli değişimlerin meydana geldiği ergenlik dönemi, kimlik ve kişilik gelişiminde olduğu gibi dinî gelişimde önemli bir evreye tekabül etmektedir.

Ergenlik dönemi belli krizlerin yaşandığı bir dönemdir. Kimlik krizinin bir boyutunu da dinî kimlikle ilgili arayışlar oluşturmaktadır. Diğer konularla ilgili krizlere benzer bir seyir izleyen dinî kimlik krizinin onlardan ayrıldığı temel noktalardan biri, varoluşsal sorgulamalar gibi daha derin ve kuşatıcı problemler içermesidir . Dinî kimlik krizinin çözümü yolunda mesafe katedilmesi, genel kimlik krizinin çözümüne de önemli katkılarda bulunabilecek etkilere sahip olmakla birlikte, genel krizinin çözümü yolunda mesafe alamamak, dinî kimlik krizini de ağırlaştırabilmektedir. Bu dönemin sonu itibariyle din îhayatta az çok kararlı bir hâle gelmeye başlamaktadır.

Dindarlık veya din karşıtı tutumlar her ne kadar yetişkinlik döneminde kararlı bir şekle bürünmekteyse de hayatın geri kalan bölümünde değişim ve gelişimden uzak durağan bir özellik arz etmez.

Bazı araştırmalara göre dinî inanç ve ibadetlerde 18 -30 yaşlarında bir azalma görülmüşse de 30’lu yaşlardan sonra tekrar bir artış tespit edilmiştir. Yetişkinlik döneminde çeşitli faktörlerin etkisiyle aktiflik kazanan sadece dinî ilgi değildir. Bu dönemde dinî ilgiyle de ilişkili olan ruhsal ve manevi ilgilerde de bir artış görülmektedir.

Çocukluk, gençlik ve yetişkinlik dönemlerinde dinî ilgisini muhafaza eden bireylerde, genellikle yaşlılık döneminde bu ilgide artış meydana gelmektedir. Ancak yaşlılık dönemi, tek başına zorunlu bir dinî uyarıcı değildir. Dindar yetişkinler ise kişilik özelliklerine göre birtakım farklılıklar sergilese de genellikle dindarlıklarını devam ettirerek yaşlanırlar.