İnanç Psikolojisi ve İmanın Psikolojik Yapısı
İnsan irade tercihlerine göre davranan bir varlıktır. Bu özellik, pozitif bir özellik olsa da karar verme süreci o kadar da kolay bir süreç değildir. Dinî hayat da iradi kararlar sonucunda yapılan tercihler sonucunda şekillenmektedir. Bundan ötürüdür ki dindar, farkındalık düzeyi en az vasat veya vasatın üstünde olan, neye inandığı gibi ne yaptığı ve ne yapması gerektiğinin ayırdında olan bireydir.
Dinî inanç, birçok kavramla ifade edilmektedir. Bunlar arasında inanç, iman ve teslimiyet/İslam kavramları en sık kullanılanlar olmakla birlikte, kavramlar arasında bazı anlam farklılıkları bulunmaktadır. İnanç kavramı, iman gibi sadece dinî alanla sınırlandırılmadığı gibi, hemen her konu inanca nesne olabilmektedir. Daha çok dinî inanç ifade eden iman kavramı ise, duygusal coşkunlukla desteklenmiş ve zihinsel kabulle onaylanmış hareketlerden kaynaklanan eylem yönü ağır basan bir olgu olarak tanımlanmaktadır. İmanın; bilişsel, duygusal, iradi ve davranış olmak üzere dört temel boyutu ve bu boyutlar arasında güçlü ilişkiler bulunmaktadır. İmanın davranış boyutu, onu kendini ifade edici eylemlerde canlandırarak hayatta kalmasının sigortası pozisyonundadır.
İnsanın hemen her alanda karşılaştığı şüphe ve tereddütler din konusunda da geçerlidir. Şüpheler, iman için açık bir tehdit oluşturuyorsa da aynı zamanda ona dinamizm kazandıran temel faktörlerin başında gelmektedir. Dinî hayatın farklı yönlerine tekabül edebilecek kadar çeşitli olabilen şüphelerin iman üzerindeki etkisi, bireyin niyeti, şüphelerin yoğunluğu, o anki güdülenmişlik durumu, şüphelerle baş etme stratejisi, yardım alıp almama durumu gibi çeşitli faktörlerden etkilenmektedir.
Dua veya ibadet esnasında ciddi bir olumsuzlukla karşılaşan bireyler, dualarının işe yaramadığını düşünerek Tanrı’ya karşı olumsuz tepkiler gösterebilmektedir. Dua ettiği esnada yakınındaki bombanın patlaması sonucu yaralanan askerin durumunda olduğu gibi ani bir şok, Tanrı’ya yönelik olumlu tutumları olumsuza dönüştürebilir.
Tepkisel şüphe, yaşanan şiddetli şok durumları ve insanın çeşitli nedenlerle açığa vuramadığı duygu ve düşüncelerinin kendiliğinden ortaya çıkmasıyla tetiklenen şüpheler olarak değerlendirilebilir.
Tepkisel şüphelerin bir benzeri, kişisel isteklerine karşılık bulamayan bireylerin içine düştükleri şüphe hâlidir. Dine daha çok ondan sağlayacakları menfaatler açısından motive olan dış güdümlü dindarlara benzer bir şekilde, dinî inancı henüz olgunlaşmamış bireylerin Tanrı’dan istediklerine ulaşamamaları, onlarda Tanrı’nın gerçekte var olup olmaması veya kendisini terk etmiş olabileceği yönünde şüpheler oluşturabilmektedir.
Eleştiri ve itiraz niyeti taşımaksızın dinî bilgi ve kavramların gerçekliğini ve sebeplerini araştırma ve tatminkâr cevaplar bulma arzusuyla ortaya çıkan ve daha çok çocukluk döneminde görülen bir şüphe çeşidi olan arayış şüphesi, dinî inancı rasyonel argümanlarla besleme amacı taşımaktadır.
Dinî inancı besleyici nitelikteki diğer bir şüphe çeşidi sadakat şüphesidir. Kulluk vazifelerini hakkıyla ifade edip edememe kaygısından kaynaklanan bu şüphe çeşidi, inanılan değerlere yönelik olmaktan çok imandaki samimiyet ve sadakatten beslenmektedir.
Dinî olguları bilimsel bir perspektiften ele alanların yaşadığı şüphe çeşidi bilimsel şüphedir.
Bilimsel şüpheye benzemekle birlikte ondan farklı özelliklere sahip olan kavramsal şüphede birey, dinî norm ve hayat tarzının reddinden çok, dinî inanç sistemlerinde yer alan bazı müphem, muğlak, akıl ve idrak sınırlarını zorlayan ifadelerin harfi harfine anlaşılmaya çalışılmasından kaynaklanan kararsızlık yaşamaktadır.