Ortaöğretim Dönemi Din Eğitimi

Ortaöğretim dönemi, gelişim basamakları açısından ergenlik dönemine denk gelmektedir. Ergenlik, bireyin gelişim süreci içerisinde çocukluk döneminin bitişiyle beraber, sözü edilen dönemin başlangıcından fizyolojik olarak erişkinliğe ulaşıncaya kadar geçen bir gelişim dönemidir.

Bu dönem, fizyolojik anlamda kızlarda adet görme ve göğüslerin büyümesiyle; erkeklerde ise yüzde kılların çıkması ve sesin kalınlaşmasıyla başlayan, genel olarak da 12 -22 yaşlar arasını kapsayan bir gelişim dönemidir.

“Ergenlik” ve “gençlik” kavramları bazı çalışmalarda birbirinin yerine kullanılmaktadır. Ergenlik, gelişim evreleri içerisinde özellikle fizyolojik ve psikolojik değişimlerin yaşandığı özel bir evredir. Gençlik ise, ergenliği de kapsayan ve üst yaş sınırının daha geniş olduğu bir dönemdir.

Ortaöğretim dönemi, dinî tutum ve davranışlar ile kişiliğin gelişimi için ayrı bir önem taşır. Bu kritik dönemdeki gençlere etkili bir din eğitimi verebilmek için de bu dönemi ve özelliklerini çeşitli yönlerden incelemek gerekir.

Kızlık ve delikanlılık devresinde olan gencin başlıca ilgileri; karşı cinsle yeni ilişkiler kurma, memleket ve dünya problemleri, meslek seçimi ve nihayet bağımsız olma isteğidir.

Ergenlik, fiziksel gelişmenin 0 -2 yaş döneminden sonra en yoğun ve kapsamlı bir biçimde yaşandığı evredir. Ergenin gelişimiyle ilgili hemen hemen her inceleme, bu dönemde görülen en çarpıcı değişmenin fiziksel alanda olduğuna işaret eder. Büluğ ile beraber çocukluktan ergenliğe doğru adım atan bireyin, özellikle ergenlik öncesi olarak nitelendirilen 10 -12 yaşlarında bedensel farklılaşmaları başlamaktadır. Ergenliğin başlangıcının en belirgin habercisi ise boy uzamasıdır. Bedensel gelişim, kızlarda 16 -18 yaşlarında, erkeklerde ise, 18 -20 yaşlarında durmaktadır.

Zihinsel gelişim; düşünceleri, duyu organlarımızla fark ettiklerimizi, öğrendiklerimizi, zihnimizde yorumladıktan sonra ifade etmemizi, bilgi ve becerileri öğrenmemizi sağlayan bir gelişim alanıdır. Bu dönemin zihinsel açıdan en önemli özelliği, soyut işlemler sürecinin başlamasıdır. Ergenliğin ilk yılları, soyut düşünmeye doğru bir geçiş olarak kabul edilmektedir.

Ergenlik dönemindeki hızlı fiziksel değişmelere paralel olarak, duygusal dalgalanmalar da farklılaşmaya başlar. Çocuktaki uyumlu -dengeli tepki ve davranışların yerini uyumsuz -dengesiz bir tutum ve davranış örgüsü alır. Her türlü otoriteye başkaldırı, bağımsız olma arzusu, stres, çatışma, cinsel arzuların baskısı, din ī şüphe ve tereddütler, suçluluk ve günahkârlık duygusu gibi ruhsal problemler, bu dönemin en belirgin özellikleri olarak bilinir.

Gençlik dönemin başlıca özelliği, ergenin kendi kimliğini bulabilme sürecinin inişli çıkışlı olmasıdır. Genç kendine yakışacak bir kimlik aramakta ve çevresindeki örnekleri kontrol etmektedir. Kendisini ve çevresini sürekli tartmakta, değerlendirmekte ve eleştirmektedir. Böylece uygun gördüğü bireylerin beğendiği özelliklerini alan ergen günbegün kendi benliğini oluşturmaktadır. Bu kritik dönem, kişiliğin kalıcı olarak temellendiği en esaslı yaşam evresi olarak görülmektedir.

Psiko -sosyal gelişim kuramının kurucusu olan Erikson’a göre insan gelişimi sekiz döneme ayrılır. Bu kuramda sekiz döneme ayrılan hayatın her evresinde farklı çatışmalarla karşılaşılacağı ve bu çatışmaların başarılı bir şekilde atlatılması gerektiği ileri sürülmektedir. Yaşanan çatışmalar aşılmaz ise bir sonraki dönemde farklı zorluklarla karşılaşılacak ve geçmiş dönemdeki çatışmaların bıraktığı hasarların telafisinde zorluklar çekilecektir. Erikson’un psikososyal gelişim kuramına göre ergenlik dönemi “Kimlik Kazanmaya Karşı Kimlik Karmaşası (11 -17 Yaş)” şeklindeki beşinci dönemdir.

Ergenlikte bir diğer önemli gelişim boyutu da sosyal gelişimdir. Sosyal gelişim bireyin, toplumun bir parçası olduğunu; aile, akraba ve komşuluk düzenini, arkadaş çevreleriyle ilişkilerini nasıl düzenleyeceğini öğrendiği bir süreçtir. Bir başka ifade ile sosyal gelişim; “bireyin içinde bulunduğu toplum tarafından kabul edilebilir biçimde davranmayı öğrenme süreci” olarak tanımlanmaktadır. Bilindiği gibi bireyin sosyalleşmesi ilk olarak ailede başlamaktadır. Bu bağlamda ergenin sosyalleşme süreci aslında çocukluk döneminde başlamış ve ergenlik döneminde ise bu süreç ailesinin dışına taşarak okul çevresi ve dolayısıyla arkadaş grupları ekseninde hızla devam etmektedir.

Ahlaki gelişim, bireyin kendisinin veya başkasının davranışı hakkında düşünme veya bu davranışı iyi ya da kötü olarak yargılama yetisinin gelişimidir. Piaget ahlak gelişimini iki döneme ayırmıştır. Birincisi 6 -12 yaşlarını kapsayan dışsal bağlılık dönemidir. İkincisi ise 12 yaşından itibaren gelişmeye başlayan ahlaki özerklik dönemidir. Kohlberg, ahlak gelişimini üç düzeye ayırmıştır. Bu üç ana düzeyde de her düzeyde iki dönem olmak üzere toplam altı dönem vardır.

Lise öğrencilerinin bulundukları yaşlar genellikle ergenlik dönemine tekabül etmektedir. Ergenlik döneminde dinî şüphe ve tereddütler artmakta, hayatın anlamı ile ilgili insanın ilk sorgulama deneyimleri de yine bu dönemin önemli bir özelliği olarak görülmektedir. Bu sorgulamaların ergenlik dönemindeki kimlik oluşumu için karşılığını bulması noktasında ortaöğretim düzeyinde alınan din eğitimi, oldukça etkilidir.

Ergenlerin dinî gelişim dönemleri şunlardır: Dinî şuur ve soyut bir Allah düşüncesi, dinî şüpheler ve bunalım dönemi, günahkârlık, pişmanlık, adalet duyguları, tövbe ve dinî konularda durulma.

Şüphe, kaygı ve çatışmaların yoğunlaştığı, hayata anlam verme sürecinin hızlandığı gençlik döneminde din eğitimi önemli bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle kiml ik arayışında olan ergenlik dönemdeki gençler için bir ihtiyaç olarak belirmektedir.

Ortaöğretim din eğitiminin temelleri şunlardır: İdeolojik -dinî temel, bilgi temeli, tecrübe (duygu) temeli, ritüel (dinî pratik/ibadet) temel, din î etki (davranış) temeli.

Ortaöğretim dönemi din eğitiminde temel sorunlar şunlardır: Özgürlük - güvenlik çelişkisi, statü arayışını cevaplandırma, idealizm, aşk ve sevgi, anlam arayışı. Din eğitimi etkinliklerini planlar ve uygularken bu hususların dikkate alınması gerekir.