Okul Öncesi Dönem Din Eğitimi

Dünyaya gelen her birey, ömrü kifayet ettiği sürece, çocukluk, gençlik, yetişkinlik ve yaşlılık gibi gelişim dönemlerinden geçer. Gelişim psikolojisinin verilerine göre, her bir dönemin kendine has özellikleri, gelişim ödevleri söz konusudur. Bununla birlikte, bu dönemler içerisinde çocukluğun ayrı bir yeri vardır.

Çocukluk dönemi, sadece fiziksel ve zihinsel gelişim açısından değil, kişisel ve sosyal gelişim açısından da önemli bir evredir. Zira bu dönem, bireyin kişilik ve karakterinin şekillendiği ve ileriki hayatının temellerinin oluştuğu bir dönemdir. Aynı şekilde, birey kendisini yetişkin hayatına hazırlayıcı davranışları büyük ölçüde küçük yaşlarda öğrenir. Dolayısıyla bireyin gençlik ve yetişkinlik döneminde sergileyeceği dinî tutum ve davranışlarının temelinde de, onun çocukluk döneminde aldığı din eğitiminin, geçirdiği yaşantıların önemli ve belirleyici bir rolü vardır. Bu bağlamda, okul öncesi dönemde verilecek olumlu ve bilimsel temellere dayalı bir din eğitimi, çocuğun sağlıklı bir dini duygu ve inanç gelişimine imkan verirken; olumsuz ve bilimsel temeli olmayan, çocuğun gelişim düzeyine uymayan, ilgi ve ihtiyaçlarına cevap vermeyen bir din eğitimi de, çocuğun ileride sağlıksız bir dinî gelişim göstermesine, dinden uzaklaşmasına, hatta bir takım ruhsal sorunlar yaşamasına neden olabilir.

Uzmanlara göre, din ve inanma duygusu fıtridir. Sağlılı bir din eğitimi çevresi bu fıtratın gelişmesine katkı sağlar. Çocuğun fıtratına uygun, olumlu ve bilimsel temellere dayalı bir din eğitimi verebilmek için, onun fiziksel, zihinsel, duygusal ve psiko -sosyal gelişimlerinin yanı sıra, dinî -ahlaki gelişim özelliklerinin de bilinmesi ve eğitim süreçerinin bunlara göre yapılandırılması gerekmektedir.

Çocukluk dönemi din eğitiminde en önemli faktör ailedir. Çocukluk döneminde, çocuğun diğer gelişim alanlarında olduğu gibi, dinî duygu ve düşünce gelişiminde de birinci derecede etkili olan kurum ailedir. Aile, çocuk için dinî tutum ve davranışların modelidir. Bu nedenle başta anne ve baba olmak üzere, tüm aile bireyleri, çocukların eğitimlerinde etkilerinin ve buna bağlı olarak sorumluluklarının farkına varmalı ve çocuklarına bilinçli, olumlu ve bilimsel bir din eğitimi verebilmenin gayreti içerisinde olmalıdırlar. Dolayısıyla diğer konularda olduğu gibi, dinle ilgili konularda da çocuklarından birşey istemeden önce, ana -babaların kendilerinin yapması, çocuklara kazandırılacak dinî tutum ve davranışlar konusunda ana -babalar arasında anlayış ve uygulama birliğinin, yani tutarlılığın olması da son derece önemlidir.

Aile çocuklarına din eğitimi veririrken, doğru bir Allah inancı vermelidir. Allah’ın çocuğun seviyesine uygun şekilde, somut örneklerle anlatılması; onun yaratıcı, koruyucu, merhamet edici gibi özelliklerinin öne çıkarılması daha doğru bir yaklaşım olabilir.

Çevreye meraklı gözlerle bakan, her konuda olduğu gibi, dinî konularda da sorular soran, çocukların soruları geçiştirilmemeli, açık, anlaşılır, somut, onun anlama, kavrama düzeyine uygun şekilde cevaplanmalıdır.

Çocukların din eğitiminde gerek fiziksel gerekse psikolojik cezalara, baskı ve zorlamalara yer verilmemeli; onun zihinsel ve duygusal gelişimine olumlu etki yapacak, sevgi ve hoşgörüye dayalı, merak uyandırıcı bir yaklaşım sergilenmelidir. Bu konuda cezaların yerine ödüllerin öne çıkarılması, burada da maddi ve geçici ödüller yerine, zihni, pisikolojik ödüllerin değerlendirilmesi daha kalıcı etkilere sahip olabilir.

Çocuklar dinî konularda eğitilirken cuma, bayram gibi önemli günleri, kandil geceleri gibi diğer bazı gün ve geceleri en etkili şekilde değerlendirmek, camiler gibi kutsal yerlere götürmek, onların dinî kavramları daha iyi anlamalarına, dinî duygularınını canlı tutmalarına, din - hayat ilişkilerini daha iyi kavramalarına yardımcı olabilir.