Kurgu Kuramcıları ve Kurguculuk Mesleği

Kurgu Kuramcıları

Kurgu kuramcıları birbirine zıt iki kutupta toplanabilir: Biçimciler, gerçekçiler.

Film Kuramlarında Biçimci Gelenek ve Kurgu

Biçimci gelenek, genel olarak sinemanın gerçekliği kaydetme çabasının aksine filmin biçimsel özelliklerine vurgu yapmaktadır.

Béla Balázs

Balazs, kameranın yerinin değiştirilmesiyle filmin diğer sanatlardan ayrıldığını belirtmektedir. Eğer kamera nesneye bağlı olarak eyleme geçirilmeseydi, sinema fotoğrafçılığı mekanik bir kopyacılık olarak kalma tehlikesi altında olacaktı. Balazs’ın düşünceleri genellikle çekim üzerine yoğunlaşmıştır. Film kuramında kurguya fazlaca yer vermemesi eleştirilmiştir.

Hugo Münsterberg

Münsterberg, film ve seyirci arasındaki iletişim ile daha fazla ilgilenmiştir. Gestalt psikologları gibi her deneyimde bir parça-bütün, figür-zemin ilişkisi olduğunu düşünür. Münsterberg, film deneyimlerini zihin açısından ele alan bir nesne olarak görür. Filmde zamansal ve mekânsal soyutlamalar yapılır. Filmdeki her bir kesme, çerçeve ya da ayrıntı bir soyutlamadır.

Rudolf Arnheim

Arnheim, Münsterberg gibi Gestalt psikolojisi geleneğinden gelir. Zihin çekimler ve kesmeler arasındaki boşlukları doldurur, eksiklik ve bozuklukları düzeltir. Arnheim, gerçeklikle ilişkisinde sinemanın sınırlılıkları olduğunu söyler. Filmin bu sınırlılıkları aslında onun avantajıdır. Film bu sınırlılıklar sayesinde salt gerçekçi olmaktan kurtarır, film deneyiminin gerçek dışılığının daha güçlü olduğunu savunur.

Lev Kuleşov

Yaptığı kurgu deneyleriyle ünlü olan film yapımcısı ve kuramcısı Kuleşov, sinema tarihine geçen üç ünlü kurgu deneyi ile “Kuleşov Efekti” olarak bilinen etkinin oluşmasına neden olmuştur. Bu üç kurgu deneyi şunlardır: Mekân Oluşturma, Beden Oluşturma ve Duygu Oluşturma.

Vsevolod Pudovkin

Pudovkin, film sanatının temelini kurguya bağlar. Kurgu, sözcüklerin dizimi gibidir. Harfleri göstermekten çok kelimeleri anlamlı olarak dizmektir. Kameranın önündeki görüntü hareket etse bile ölüdür. Kurgulandığında ise o görüntüler yeni bir hareket kazanarak canlanmaktadır.

Pudovkin, film için kurucu/inşa edici kurgu tanımlamasını kullanır. Ona göre film “çevirmek” kelimesi yanlış bir kullanımdır, film çevrilmez kurulur/inşa edilir.

Sergei Eisenstein

Eisenstein’a göre izleyicinin zihnini egemenliğine alabilecek, yönlendirebilecek, ona bir anlayış, coşkusal bir zihin kazandıracak filmler yapılmalıdır ve filmde kurgu bu amaç için kullanılmalıdır.

Eisenstein, Uzak Doğu sahne sanatlarından ve onların kavramsal yazılarından oldukça etkilenmiştir. Eisenstein’a göre filmin görüntüsü çok anlamlı bir kavramsal-yazıdır. Kurgu, kavramsal-yazıda olduğu gibi öğelerin toplamından değil çarpımından oluşmalıdır.

Eisenstein’in kurgu anlayışı kavramsal-yazıda olduğu gibi simgelerin sıkı bir kaynaşmasındaki çatışmadan doğmaktadır. Kurgu çekimlerin toplanmasından değil çarpımından doğmalıdır.

Film Kuramlarında Gerçekçi Gelenek ve Kurgu

Gerçekçi gelenek, genel olarak filmin gerçekliği kaydetme yeteneğine vurgu yapmaktadır. Sinemanın gerçek gücünün gerçeklikle ilişkisinden kaynaklandığını savunurlar.

Dziga Vertov

Vertov, Kino-glaz (sine-göz) akımının kurucusu ve kuramcısıdır. Kendinden sonraki birçok gerçekçi akıma esin kaynağı olan Kino-glaz akımının manifestosunun ilk maddesi şudur: Drama halkın afyonudur. Kurmaca öyküler insanları yanlış bilince yönelten bir araçtır. Burjuva senaryolarına (masallarına) dayanan filmler kapitalistlerin ölümcül bir silahıdır.

André Bazin

Sinemada gerçekçi geleneğin en önemli kuramcılarından biri olan film eleştirmeni Andre Bazin, yazılarıyla Fransız Yeni Dalga (La Nouvelle Vogue) akımının doğmasında ve gelişmesinde önemli bir rol üstlenmiştir. Varoluşçu bir düşünür olan Bazin, temelde sinema nedir sorusuna cevap aramış ve onun gerçeklikle kurduğu ilişkiye odaklanmıştır. Bazin, sinemaya şu teknikleri önerir: Derin odaklı çekim, uzun süreli çekim, kamera hareketi ve mise-en-scene.

Bazin’in bu dört tekniğini tek bir teknikte toplamak mümkündür, plan sekans. Plan sekans, genellikle uzun sabit tek çekim veya uzun hareketli tek çekim veya bu iki hareketin (sabit/hareketli) bir karışımı ile elde edilir. Bir anlamda kurgunun karşıtıdır.

Siegfried Kracauer

Kracauer, sinema ve film üzerine yazan çağdaş kuramcıların aksine daha çok üretimin sosyo-politik meselelerine yönelmiştir.

Kracauer’e göre film ise fotoğrafla birlikte, kendi hammaddesini ortaya koyan tek sanattır. Fotoğraf ve film belirli bir tarihsel dönemin maddi ifadeleridir. Fotoğraf, bir nesnenin kendisini değil fakat o nesnenin belirli bir dönemde nasıl algılandığını gösteren bir belgedir.

Kurguculuk Mesleği

Bir yapımın teknik ve sanatsal açıdan ortaya çıkmasında en önde gelen kişiler yönetmen, görüntü yönetmeni ve kurgucudur.

Filmin kurgu süreci, çekilen görüntülerle zaman geçirmeyi ve hikâyenin ne olacağını bulmayı içerir. Genellikle bir film kurgu odasında yeniden düzenlenir. Kurgucu, bir filmin sinematik dilini ortaya çıkarabilecek farklı bakışlar oluşturabilir.

İyi bir kurgucu olabilmek için bazı özellik, beceri ve birikimlere sahip olmak gerekir. Kurgucunun alanıyla ilgili kendini geliştirmesi iki şekilde olur. Birincisi, işine yönelik teknolojik ve teknik bilgiye sahip olmak. İkincisi, işinde kendisini daha ileriye götürecek sanatsal, estetik ve kültürel birikime sahip olmak. Teknolojik ve teknik bilgiye sahip olmak ve bunu uygulamak bir kurgucunun başarıya ulaşması için gereklidir ancak yeterli değildir.