Tutumlar

Tutumlar, genel olarak insanların, objelerin ve fikirlerin değerlendirilmesi şeklinde açıklanmaktadır. Bu yönüyle tutumlar, herhangi bir unsura karşı gösterilen negatif ya da pozitif tepkileri içermektedir.

Basit bir olgu gibi görünen tutumlar, bilişsel, duygusal ya da davranışsal olmak üzere üç bileşenden oluşmaktadır. Her üç bileşenin etkileşimi ve ürünü olarak ortaya çıkan tutumların oldukça karmaşık kavramlar olduğu dikkat çekmektedir. Bilişsel bileşen, insanların tutum nesnesine ilişkin düşünce ve bilgilerinden oluşmaktadır. Duygusal bileşen, bireylerin tutuma konu olan canlı-cansız, soyut-somut unsurlara karşı duydukları heyecanın yoğunluğu ile ilgilidir. Davranışsal bileşenler, bir objeye karşı başkalarınca gözlemlenebilen davranışların tümünden oluşur.

Tutumlar; (a) kuvvet derecelerinin farklı olması, (b) karmaşıklık, (c) bileşenler arası tutarlılık, (d) tutumlar arası etkileşim, (e) sonradan edinilme, (f) inanç ve değer yargılarına bağlı olma ile (g) öğrenilebilme gibi özelliklere sahiptir. Bu özelliklerin bilinmesi, tutumların anlaşılabilmesi ve tutumdavranış ilişkisinin ortaya çıkarılabilmesi açısından önemlidir.

Tutumlar üç önemli olgu ile doğrudan bağlantılıdır ve zaman zaman anlamları da karıştırılmaktadır. Bunların birincisi, “bir düşünceye gönülden bağlı bulunma durumu” olarak tanımlanan inançlardır. İkincisi, değerlerdir ve "değerler bireylerin herhangi bir nesneye karşı bilişsel bir tavrından ziyade davranışsal tavır ve yönelimiyle" ilgilidir. Üçüncüsü ise, “siyasal veya toplumsal bir öğreti oluşturan, bir hükümetin, bir partinin, bir grubun davranışlarına yön veren politik, hukuki, bilimsel, felsefi, dinî, moral, estetik düşünceler bütünü” şeklinde tanımlanan ideolojilerdir.

Tutumların oluşumunda ve değişiminde çok sayıda faktör rol oynamaktadır. Bu faktörler genel olarak, "bireyin kendisinden kaynaklananlar" ve "bireyin kendisi dışındaki unsurlardan kaynaklananlar" olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır. Genetik faktörler, fizyolojik faktörler, deneyim ve kişilik bireyin kendisine ilişkin faktörlerdir. Buna karşın, aile ve arkadaşlar, medya, sosyal sınıf, grup üyeliği gibi faktörler bireyin kendisi dışındaki unsurlardan kaynaklanmaktadır.

Tutumlar birey açısından birçok fonksiyonu yerine getirmektedir. Bunlar arasında; (a) bireyin olumsuz duygulardan kurtulmasını sağlamak, (b) bireyin benliğinin gelişmesini sağlamak ve (c) belli ihtiyaçlarının doyurulmasını sağlamak ön plana çıkmaktadır.

Tutumların öğrenilebilirlik özelliği aynı zamanda onun değiştirilebilirliği konusunu da gündeme getirmekte ve değişim konusu özellikle yönetenler ve yönlendirenler için açısından oldukça fazla ilgi çekmektedir. Karmaşık bir olgu olan tutumların değişimi konusunu açıklığa kavuşturabilmek amacıyla çok sayıda kuram geliştirilmiştir. Öğrenme kuramları, bilişsel tutarlılık kuramı, kendini algılama kuramı, beklenti-değer kuramı ve işlevsel kuramlar tutumların değişimini açıklamaya çalışan kuramlar arasında yer almaktadır.

Öğrenme kuramları, tutumların koşullandırma yoluyla değiştirilebileceğini savunmaktadır. Bu kurama göre tutumlar, büyük ölçüde diğer davranış ve alışkanlıkların kazanılma şekline benzer şekilde kazanılmakta; bireyin tutum konusunun birtakım iyi veya kötü deneyimlerle ilişkilendirilmesi tutum değişimine zemin hazırlamaktadır. Bilişsel tutarlılık kuramına göre bireyler, bilişsel öğeleri arasında tutarlılık gösterme eğilimindedir. Bu tutarlılık arama mücadelesi tutumların gelişiminde, değişiminde ve biçimlenmesinde temel etkendir. Kendini algılama kuramına göre tutum ifadeleri, sadece sıradan sözlerden oluşur ve gerçekte, tutumlarımızın ne olduğu, davranışlarımızın içinde geçtiği koşullara göre şekillenir ve gözlenerek anlaşılır. Beklenti-değer kuramına göre, tutumların oluşumu ve değişimi farklı tutumların olumlu ve olumsuz yönlerini tarttıktan sonra en iyi seçeneğin tercih edildiği varsayımına dayanır. İşlevsel kuramların temeli ise, “Kişinin tutumları ne işe yarar?” sorusuna dayanır. Bu kuramın bakış açısına göre bireyler, toplumsal yaşamda psikolojik açıdan kendileri için rahatlatıcı işlevleri yerine getiren tutumları seçmekte ve benimsemektedir.

Tutumlar; tutum-davranış ilişkisini anlayabilmek, davranışları tahmin edebilmek, bireyin içinde bulunduğu durumu saptayabilmek ve tutumları değiştirebilmek gibi nedenlerle ölçülmektedir. Tutumlar, doğrudan ve dolaylı teknikler olmak üzere iki farklı teknik ile ölçülmektedir. Tutumların doğrudan ölçümünde “tutum ölçekleri” kullanılmaktadır. Tutum ölçekleri, “bireylerin çeşitli tutum konularına ilişkin tepkilerini belli kurallar dahilinde ve sayısal olarak değerlendirmesi esasına dayandıran” ölçüm araçlarıdır. Dolaylı yöntemler, tutumların konuyla ilgili olayı ve eylemi ele almak yerine, konuyla işlevsel ilişkisi bulunan farklı bir konuyu ele alıp incelemektedir.